Kırşehir sağlıkta gerçekten 10-15 yıldır yaşanan güzel hizmetler ne yazık ki son yıllarda giderek aksamaya, düşmeye ve dolayısıyla halkın memnuniyetsizliği artmaya başladı.
300 yataklı modern bir hastane olarak çok değil, bundan birkaç yıl önceye kadar Kırşehir Devlet Hastanesi olarak hastalara güzel hizmetler veren bir kurum ne oldu da bugünkü haline kavuştu soruları sıkça sorulmaya başlandı.
İsterseniz kısaca anlatmaya çalışayım.
Kırşehir Devlet Hastanesi’nin Sağlık Bakanlığı ile Ahi Evran Üniversitesi arasında yapılan protokol gereğince Eğitim ve Araştırma Hastanesi olduktan sonra başlayan sıkıntılar giderek artmaya başladı ve özellikle döner sermayenin düşüşüyle birlikte uzman doktorlar tek tek Kırşehir Devlet Hastanesi’nden ayrılmaya başlayınca, hastaların tedavilerinde yaşanan memnuniyetsizlik de arttı.
Yıllarca Kırşehir Sağlık Müdürü ve Hastane Başhekimi Kırşehir’de, hastanede görev yapan, Kırşehir’i ve Kırşehir halkını tanıyan insanlardan oluşuyordu. Şöyle hatırlıyorum da o zamanlar Kırşehir’de üç hastanemiz vardı. Bunlar Doğum Hastanesi, SSK ve Devlet hastanesiydi. Bu hastanelerin başında da başhekim olarak hep Kırşehirli doktorlar bulunuyordu. Bu doktorlarımız Erdal Ahat, Kubilay Dündar, Ahmet Cingi, Metin Durandurdu, Coşkun Mahmutoğlu, Cahit Gürses, Osman Arslan, İbrahim Koca, Rasim Ergül, Oğuz Kocamış, Mehmet Çiçek, Şenol Delibaş ve Mehmet Yetiş’ti…
Bunlar hastanenin ve diğer sağlık kurumlarının sorunlarını bildiği için bu sorunları kısa sürede çözümlüyor ve dolayısıyla halk bu sorunları fazla yaşamadan kısa sürede çözümlüyorlardı. Dolayısıyla Kırşehir’de halkın sağlık hizmetlerindeki memnuniyeti yüksekti.
Son Başhekimlerimizden Dr. Mehmet Yetiş’ten sonra göreve gelen başhekimler ne yazık ki bu sorunların üzerine ciddiyetle ve kararlılıkla gidemeyince, hastanede memnuniyetsizlik oranı giderek artmaya başladı.
Ne zaman ki Mehmet Yetiş ve ekibi görevden ayrıldı, hastanede hizmet kalitesi düştü, sorunlar ayyuka çıkmaya başladı.
Bugün T.C. Sağlık Bakanlığı, Kırşehir İl Sağlık Müdürlüğü, Ahi Evran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi adıyla Kırşehir’de yılda 1 milyondan fazla hastaya hizmet veriliyor. Ancak hastanede iki başlılık hakim.
Sağlık Müdürlüğü ile Hastane Başhekimi Sağlık Bakanlığı’nca atanırken, burada görev yapan Ahi Evran Üniversitesi bünyesinde hizmet veren doktorlara ne Sağlık Müdürü’nün, ne de Hastane Başhekiminin bir yaptırımı olamıyor. Bu da Sağlık Bakanlığı bünyesinde hizmet veren doktorları huzursuz ediyor.
En büyük sıkıntı da Ahi Evran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan ve günde en az 100 hastayı muayene eden, ameliyat ve tedavilerini yapan doktorların döner sermayeden aldıkları payların sürekli düşmesi. Bu düşüşün ana nedeni de Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan, ancak hastaneye hiçbir katkısı geçmeyenlerin de yasa gereği döner sermayeden pay almaları.
Bu durumdan rahatsız olan doktorlar ya emekli oluyor; ya başka illere, ya küçük ilçe hastanelerine, ya sağlık olacaklarına, ya da özel hastanelere gitmeyi tercih ediyor. Böyle olunca da Ahi Evran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde doktor açığı giderek artıyor.
Düşünebiliyor musunuz bir uzman doktor hastane yerine sağlık ocağını tercih edebiliyor. Neden olabilir ki acaba?
Ahi Evran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde doğum başta olmak üzere birçok polikliniklerde muayene olmak neredeyse mümkün olmuyor. Randevusuz hasta da kabul edilmeyen bazı poliklinikler önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Hastanede yaşanan iki başlılık doktorları olduğu gibi hastane yöneticilerini de büyük ölçüde rahatsız ediyor.
Bugün Devlet Hastanesi’nde yıllarca hastanede görev yapan, çalışkanlığı ve hizmet aşkıyla bilip tanıdığımız Başhekim Yahya Şahin Bey’in de bu iki başlılıktan olsa gerek ki yaşanan sorunlar karşısında çaresiz kaldığını düşünüyorum.
Yine Sağlık Müdürlüğü’nün başında Kırşehirli bir doktor hemşehrimiz atandı.
Yıllarca Ağrı’da çalışan ve son olarak Ağrı İl Sağlık Müdürü olarak görev yapan Op. Dr. Ali Bulut Kırşehir'e İl Sağlık Müdürü oldu. Yaklaşık iki aydır bu görevini yürüten Bulut ta hastanede ve diğer sağlık kurumlarında yaşanan sorunlar karşısında çaresiz kalıyor ki hastaneden gelen şikâyetler giderek artmaya başladı.
İşte dünkü gazetemizde Sağlık-Sen Kırşehir Şubesi Başkanı Cuma Köysüren bir açıklama yaparak, döner sermayenin tıkandığını ve derhal çözümlenmesi gerektiğini ifade etti.
Döner sermaye sisteminin sağlık çalışanlarının en önemli motivasyon kaynaklarından birisi olduğuna dikkat çeken Cuma Köysüren, defalarca uyarmalarına rağmen Sağlık Bakanlığı tarafından gerekli önlemler alınmadığı için hekimler dahil tüm sağlık çalışanlarının sadece sabit ek ödemeye mahkum kaldığını ve bu nedenle sağlıkta verimin düştüğünü söylüyor.
Evet, bugünkü haberimizde de belirttiğimiz gibi herkesin şikâyeti var. Hastalar kadar doktorların da, çalışanların da sıkıntıları var.
Doktor sayısı her geçen gün düşüyor, hasta yığılmaları artıyor.
Bakın isminin açıklanmasını istemeyen Devlet Hastanesi’nde görevli bir doktor yaşanan sıkıntıları dile getirirken, şunları söylüyor:
“Benim gibi pek çok Hastane Başhekimliği kadrosunda çalışan doktor arkadaşımız yıllardır büyük özveriyle hastalara hizmet veriyor. Bize her gün gelen her hastayı kabul ederken, üniversite kadrosundaki doktorların pek çoğu haftada 1-2 gün geliyor, üstelik randevusuz hasta da kabul etmiyor. Bu durumu hastane yöneticileri de çok iyi biliyor. Ama onların da bu konuda bir yaptırımı da olmuyor. Ayrıca hastanede büyük özveriyle çalışan doktorlarımızın, hemşire ve hasta bakıcılarımızın döner sermayeden aldıkları pay da iyice düştü. Bunun en büyük nedeni de üniversitede görev yapan, hastaneyle, hastalarla uzaktan yakından ilgisi olmayanların da döner sermayeden pay almaları. Böyle olunca pek çok meslektaşımız da Kırşehir’den başka bir ile gitmek zorunda kalıyor. Hatta ilçe hastanelerine, ya da sağlık ocaklarına gidiyor. Kırşehir’de yaşamak zorunda olan doktorlarımızın sayısı da günden güne düşüyor. Hastanede yaşanan iki başlılık devam ettiği sürece, döner sermaye payları sürekli azaldığı takdirde doktor sayısı düşer. Hasta sayısı her geçen gün artan Kırşehir’de hiç kimsenin hastaneden memnun olmaları beklenemez.”
Evet durum maalesef böyle.
Doktorlar deyim yerinde ise tek tek Kırşehir’den kaçıyor. Bugün Suriyeliler yoğunlukta olmak üzere çeşitli ülkelerden gelen mültecilerle birlikte en fazla yoğunluğun yaşandığı poliklinik kadın hastalıkları ve doğumda. Kısa bir süre önceye kadar 7-8 doktorun bulunduğu kadın doğumda bugün sadece 2 doktor görev yapıyor. Bu doktorlar doğuma mı, ameliyata mı, servise mi, yoksa polikliniğe mi baksın?
Gözde, göğüste ve diğer polikliniklerde yaşanan uzman doktor ihtiyacı artıyor, bu gidişle de artmaya devam edecek. Dolayısıyla Kırşehir’de sağlık hizmetlerinde yaşanan bu sıkıntı ister istemez Kırşehir’de yaşayan hastaları çevre illere, hastanelere gitmelerine neden olacaktır.
Bu sorunlarla Sayın Valimiz İbrahim Akın’ın da, iktidar partisi Milletvekili Mustafa Kendirli’nin de bilgilerinin olduğunu düşünüyor ve artık bu konuda gerekli girişimleri yaparak, sorunların biran önce çözümlenmesini istiyoruz.
Giderek içinden çıkılmaz hale gelen Kırşehir Devlet Hastanesi’nin bu sorunlar kangren olmadan mutlaka çözümlenmeli. Yoksa sağlığımız Allah’a emanet.

***

Biraz da gülelim!

Ağzını kapalı tutmak işe yarıyor!

Yüzü gözü mosmor bir kadın doktora gider.
Doktor: “Ne oldu size?”
Kadın: “Doktor bey ne yapacağımı bilemiyorum. Kocam ne zaman içip de eve sarhoş
dönse beni gebertene kadar dövüyor.”
Doktor: “Bu konuda size çok işe yarayan bir çözümüm var hanımefendi. Kocanız sarhoş olarak eve geldiğinde elinize bir bardak şekerli çay alın ve kocanız yatıp uyuyana kadar ağzınıza alacağınız bir yudum çayı ağızınız içinde sürekli dolaştırın...”
İki hafta sonra aynı kadın eli yüzü düzgün şekilde doktoru ziyaret eder.
Kadın: “Evet doktor harika bir çözümdü bu. Kocam eve sarhoş geldiği her seferinde yatıp uyuyana kadar ağzıma bir yudum çay alıp ağzımı çalkalar gibi dolaştırdım ve kocam bana hiç dokunmadı.”
Doktor: “Gördünüz mü ağzınızı kapalı tutmak ne kadar çok işe yarıyor.”

***

Sevdiğim bir söz

“Kişiliğinde şeref yoksa eğer, başını ne kadar dik tutarsan tut; Gün gelir gökyüzü bile suratına tükürür!”