Ülkemizde olduğu gibi Kırşehirimizde de çokça bulunan (sayısı ne kadar bilmiyorum) Suriyeli meselesine değinelim istedim.
Bu Suriyeliler hakkında o kadar çok yazıldı, çizildi ki hemen herkes yorumda bulundular.
Peki, bu Suriyeliler gitmeliler mi kalmalılar mı?
Neler söyleniyor bu Suriyeliler ile ilgili olarak bir bakalım.
Elektrik, su, doğal gaz ve bizlerin ödediği diğer faturaları ödemiyorlar.
Hastanelerde sıra beklemeden muayene oluyorlar ve ücret ödemiyorlar.
Suriyeli öğrencilere devletin 1.200 TL burs verdiği söyleniyor.
5 yıl sonra bu Suriyeliler Türkiye Vatandaşı olacakmış.
Devlet bu insanlara maaş ödüyormuş.
Bunlar istediği üniversiteye sınavsız olarak giriş yapıyorlarmış.
Sözde Suriye’den getirdikleri lüks araçlara biniyorlar ama vergi ödemiyorlarmış.
TOKİ evleri Suriyelilere bedava verilecekmiş.
Seçimlerde Suriyeliler oy kullan(mış)acakmış…
En kötü senaryo da Suriyeliler devlet memuru olacaklarmış..
Bu ve buna benzer onlarca söylem hemen her gün sosyal medyadan görüp duymak mümkün…
Göçmenlere karşı dışlayıcı bir nefret söylemi Türk medyasında da artmaya başladı.
Sosyal medyada zaten "Suriyeliler defolsun" gibi korkunç ırkçı söylemler çok yaygın.
Kimi gelip sokak ortasında kavga çıkartıyor, kime kelle almaktan bahsediyor, kimi kadınımıza kızımıza ahlaksızlık yapmaya yelteniyor…
Bununla da yetinmeyip zaten kaybolmaya yüz tutmuş ahlakımızı da yok etmeye vesile oluyorlar.
Ne olacak bu Suriyelilerin işi?
Bana sorarsanız; yaşlı kadın ve çocukların haricindekiler derhal defolup gitmeliler.
Hele o plajlar da boy gösteren ibnemsi yavşakların burada kalmasına asla izin verilmemelidir.
Devlet onlara Ensarlık yaptı ama onlar muhacirliklerini beceremediler.
Devletimiz bu vatanı bırakıp gelenlere öyle sahip çıktı ki belki de kendi vatandaşına vermediği ev sahipliğini verdi ama bunlar bu iyiliği anlayamadılar.
Gün geçmiyor ki bir olayları olmasın.
Şimdi burada bunlar tek tek saymaya gerek yok.
Öyle ki ilimizin en gözde mekânları olan Cacabey Meydanında, Ahi Evran Külliyesi parkında ve özellikle de Kent Parkta adım attığımız her yer Suriyeli dolu ve bu kişilerin çoğu gençlerden oluşuyor.
İşlek caddelerde neredeyse her 50 metrede bir kucağında bebesi ile dilencilik yapan kadınlarda azımsanmayacak kadar çok.
Elbette ki bizde insanız ve onların ülkelerine gidip ölmelerine razı olacak kadar insanlığımızı kaybetmedik ama sokaklar aynı şeyi söylemiyor.
İçlerinde iyi olan yok mu elbette ki var sözümüz asla onlara değil.
Bizim söylemimiz ülkemizde bulunan Suriyelilerin yaklaşık 100’de 40’ının gençlerden oluşuyor olmasıdır. Yoksa yaşlı ve çocuklara kimsenin bir şey söylediği yok.
Bu insanlar için Güneydoğu’da bir tampon bölge oluşturulmalı ve bunlar buralara yerleştirilmeliydi bu benim kişisel fikrim. Elbette ki devlet büyüklerimiz konuyu bizlerden daha iyi biliyorlar ve gereğini ona göre yapacaklardır.
Değilse; mesela bu çocuklar arasında Suriye’yi hiç hatırlamayanlar olduğu gibi, savaşın korkutucu yüzüne bizzat tanıklık etmiş, bombardıman altında yaralanıp tedavi görmüş olanlar da var. Bunların Suriye’de kalmasına ya da yüzlerine kapı kapamak bizlere elbette yakışmazdı.
Devlet büyükleri Türk misafirperverliğini göstermişlerdir. Bizim sıkıntılı gördüğümüz üstte de anlattığımız gibi cadde sokak ve meydanları boşu boşuna işgal eden genç Suriyeliler için.

Yine de en doğruyu devlet büyüklerimiz bilir.