SAKLI KALAN YAZILAR

“KOCA NİŞANCI MUSTAFA PAŞA”

 

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Reîsü'l-küttâb (Dışişleri Bakanı) olarak hizmet eden Koca Nişancı Mustafa Paşa, Türk toplum töresinin en güzel, en özlü örneklerinden birçoğunu vermiştir. Koca Nişancı Mustafa Paşa 1567’de ölmüştür.

Koca Nişancı Mustafa Paşa, 450 yıl önce öldüğü halde, fert ve toplum ahlâkıyla ilgili sözleri, günümüzün temel meselelerinden birçoğuna ışık tutuyor.

Çağımızın Türkiyesindeki en acıklı gerçeklerden biri, zenginin yoksulu unutması, hor görmesidir. Toplum ahlâkının temellerini açıkça anlatan Koca Nişancı diyor ki:

“İyi insan kendine gerekenden fazla malını hak yoluna saçar, muhtaçların imdadına koşar. Malın çok olmasın da, adın iyi olsun. Mal tükenip gider, ama iyi ad kalır. Verdiğini Allah için ver, yoksullara gönül hoşluğuyla yardım et. Mal, sadaka vermekle azalmaz. Bir eksiği varsa sadaka onu tamamlar. “

Türk dilindeki en güzel şeylerden biri, Koca Nişancı’nın gönülsüz zengin ile zavallı yoksul arasındaki farkı belirten şu sözüdür:

“Zengine gurbet vatandır, fakir vatanda gariptir.”

Son yıllarda kibrinden geçilmeyen, halkı küçümseyen ya da unutan politikacıları yüzyıllar öncesinden görmüş gibi, Türk ahlâkçısı Koca Nişancı Mustafa Paşa, büyüğün küçüğü ezmemesi, hor görmemesi için özlü öğütler vermiş:

“Muhtaçlara büyüklük taslama, alçak olursun. Senden aşağı olana merhamet et ki, senden üstün olan sana merhamet etsin. İnsanın en faziletlisi, şânı büyükken büyüklük göstermeyendir.”

Hileci alimlere ve meydanı boş bulunca yapmadık şirretlik bırakmayan kara cahillere karşı sağduyuyu bakın nasıl uyarıyor:

“Alimin hilesinden, cahilin şerrinden sakın.”

Akılsız ve kavgacı ilim adamlarıyla aydınların kulağına küpe olmalı şu sözler:

“İlim akıl ile, akıl hilim (yumuşak huyluluk) ile tamamlanır.”

Dürüstlüğün en değerli mücadele aracı olduğunu söylüyor:

“Adam dürüst olunca, silahlanmış hazine gibidir.”

Son sözü:

“Sözü çok olanın yalanı çok olur.

Sözün hayırlısı çabuk anlaşılan ve gerçek olandır.”

Koca Nişancı Mustafa Paşa, zenginin yoksula, iktidardakilerin ihtiyaçtakilere kör kalışının acısını birkaç kelimeyle özetlemiştir:

“Gözün körlüğü, yüreğin körlüğünden iyidir.”

[Bu makale, 1970 yılında Milliyet Gazetesinde, ülkemizin ilk Kültür Bakanı Talât Sait Halman’ın köşesinde yayınlanmıştır.]

*

Saklı Kalan Şiirler köşemizde bu hafta eski bir Mısır şiirini yayınlıyorum. M.Ö. 2000 yıllarına ait bir şiir, Talât Sait Halman’ın ‘Eski Uygarlıkların Şiirleri kitabından.

KÖTÜ ÇAĞ

Kimlere dert yansam bugün?

Kardeşler kötü,

Şimdiki dostlar hayırsız.

 

Kimlere dert yansam bugün?

İnsanlar diş biliyor,

Komşu malını kapışan kapışana.

 

Kimlere dert yansam bugün?

İnce duygular hak getire,

Herkes kaba saba.

 

Kimlere dert yansam bugün?

Güler yüzlüler kötü kişi,

İyilik ayaklar altında.

 

Kimlere dert yansam bugün?

Kötüye çatan iyi insanlara

Herkes gülüp geçiyor.

 

Kimlere dert yansam bugün?

Deliler en vefalı dost,

Öz kardeşler düşman.

 

Kimlere dert yansam bugün?

Geçmişi anmıyor kimsecikler,

İyiliklere iyilik yapan yok.

 

Kimlere dert yansam bugün?

Kardeşlerin işi gücü kötülük,

Yüreğin temizse düşman diyorlar.

 

Kimlere dert yansam bugün?

Yüzü görülmüyor kimselerin

Göz göze gelmek korkutuyor herkesi.

 

Kimlere dert yansam bugün?

İnsanlar haset dolu,

Güvendiklerinde yürek yok.

 

Kimlere dert yansam bugün?

Özü sözü bir olanlar nerde?

Yeryüzüne kötüler el koymuş.

 

Kimlere dert yansam bugün?

Güvenecek dost kalmamış

Tanınmayı hak edenler tanınmıyor.

 

Kimlere dert yansam bugün?

Hani yumuşak başlılar?

Canını alıyorlar can yoldaşlarının.

 

Kimlere dert yansam bugün?

İçim kan ağlıyor,

Dert ortağı bulana ne mutlu.

 

Kimlere dert yansam bugün?

Ülkemizi kasıp kavuruyor günah,

Ardı arkası kesilmiyor kötülüğün.