Dünyanın kuruluşundan zamanımıza kadar sömürgecilik var olmuş ve de devam edecektir. İnsanları esaret altına alıp köle olarak kullanma, modern dünyada biraz ayıp kaçar düşüncesiyle, değişik yöntemler kullanılıyor ve bunlardan birisi ve en önemlisi, yer altı kaynaklarının kullanılmadır.

Geri kalmış ve ekonomisini iyi yönetemeyen ülkelerin madenlerine her hangi bir şekilde el koyan ve adeta çöken global şirketler, insan güvenliği ve insanla beraber doğa sağlığını hiçe sayarak, hükümetlerin de mali sıkıntılarında istifade ederek kendi çıkarları doğrultusunda anlaşmalar yaparak, yer altı kaynaklarını her türlü hile ile bunların içinde rüşvet, tehdit ve hiç bir zaman oluşmayan vaatlerle ele geçirir.

Bunların içinde en değerli maden olan altın madenini çıkarmak için, uluslararası kullanımı yasak ve aynı zamanda tehlikeli olan siyanür kimyasalını kullanmadan çekinmezler. Bu şirketler bulunduğu ülkenin önde gelen ve mevcut iktidarla daha iyi iletişimi içinde olan şahısları, ya ortak ya da yönetim kurulu adı altında bir makam vererek faaliyetlerini sürdürürken, hatalarını gizlemesini çok iyi yaparlar.

İşte son olarak Erzincan’da meydana gelen faciada toprak altında kalan vatandaşların bu düzensiz ve denetimsiz işletmenin hatasında kaynaklanan bir olay olmasına rağmen, sorumlu olan ve olması gereken tek bir şahıs yok ve herkes suçu nerdeyse, çalışan çaycı veya aşçıya yüklemenin gayreti içindeyken, bu şirkete ruhsat veren ve ne kadar altın çıkardığını dahi denetleyemeyen kimseler meydanda yoklar.

1792'den kullanılmaya başlayan dolar zamanımıza kadar en değerli para olarak krallığını sürdürmüş ve altınla aynı değere eşleştirerek bütün ticari ortamda varlığını altın eşliğinde devam ettirecektir.

Elinde tuttuğu dolar avantasını kullanarak sömürü düzenini aleyhine kullanmayı devam ettirdiği gibi zaman zaman siyasi amaç için de kullanmakta. Doların yeşiline aşık olan bazı siyasiler, ülkesinde yaptığı hatalar sonrasında istiflediği paraların hatırı pahasına sığınacak ülke olarak doların gölgesine ziftlenmeyi umarken, azan da bu hayalini ulaşmadan tarihte silinip gidenlerde yok değil.

Erzincan felaketinde de herhangi bir sonuç beklemek saflık olur, göreceğiz bu olayında üstüne sünger çekilecek, belki cüzi bir tazimatla kaybı olan kimseler susturulacak ve olay kapanacaktır.