Sahip olduğumuz nice değerleri kaybedince anlıyoruz. Elimizdeyken varlığına alışılmış değerler hiç gitmeyecek, kaybetmeyecek sanır insanoğlu ve üzerine titremez, kıymet vermez.

Sahip olduğumuz nice değerleri kaybedince anlıyoruz. Elimizdeyken varlığına alışılmış değerler hiç gitmeyecek, kaybetmeyecek sanır insanoğlu ve üzerine titremez, kıymet vermez. Ne zaman ki onu yitirir, kaybı çok önemli olur, o zaman kıymetini değerini anlar.

Geçtiğimiz salı günü yurt genelinde olduğu gibi Kırşehir’ de de elektrikler kesildi. Elektrikler kesilince su depolarındaki pompalara elektrik gelmediğinden sularda kesildi. Kısaca hayat durdu.
İnsanoğlunun yaşamında vazgeçilmez iki unsur olan su ve elektrik hayatın olmazsa olmazlarındandır. Elektrik olmayınca karanlıkta kalıyoruz, kombilere elektrik gelmediği için üşüyoruz, buzdolabında bulunan yiyecekler bozuluyor, kokuyor ve atıyoruz, trafik ışıkları devreden çıkıyor, şehir merkezlerinde trafik laçkalığı yaşanıyor. Işıklar yanarken ışıklara uymayan, birbirine karşı saygılı davranmayan, banka kredisiyle veya baba parasıyla bindiği son model arabalarda kasılan, kırışan ve insanlıktan nasibini almamış entellektüel kişiler, kabadayılar, cahiller ve saygısızlar sayesinde elektrik kesilince trafik tamamen çekilmez hale geliyor.
Hastaneler, doktorlar görevlerini yapamıyorlar. Düşünün o anda ameliyat olan hastayı. Onca dükkanlarda, marketlerde, kasaplarda, manavlarda bulunan gıda maddelerini. Çalışamayan devlet dairelerini, resmi ve özel kurumları, sanayi tesislerini ve uğradıkları maddi, manevi zararları.
Salı günü elektrikler olmayınca hayatımızın her safhasında karışıklıklar yaşandı. İnsan sağlığı tehlikeye girdi. Trilyonluk zarara yol açtı.
Su tek başına hayat demektir. Su olmazsa hiçbir şey olmaz, İnsanoğlu yaşamını sürdüremez, temizlik yapılamaz, banyo yapılamaz, abdest alınamaz, namaz kılınamaz, evler ve sokaklar pis kokar, ölümcül hastalıklar meydana gelir. İnsanoğluyla birlikte ağaçlar, çiçekler, böcekler, kurtlar, kuşlar, ekinler tabiatta ne varsa susuzluktan yok olur gider.
Çok önemli iki unsurdan saatlerce ayrı kaldık. Ne yapacağımızı şaşırdık. Bir gazeteci olarak rotayı caddelerdeki insanoğluna çevirdim. Hepsi şaşkındı, ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Herkes kendi arasında konuşuyordu. Elektrik ve su olmayınca hayat felç diyenler, aman elektriğin, suyun kıymetini bilmek lazım perişan olduk diyenler, herkes konuşuyor, üzülüyor, elektrik ve su olamayınca yaşanamayacağını, elektrik ve suya sahip olarak tasarruflu kullanılmasının gerektiğini söyleyenler vardı caddelerde.
Bizde adettir. “Kör ölünce badem gözlü olur.”
Sağlığında değer verilmeyen insanlar öldükten sonra kıymete biner.
Hayatımızdaki insanların. Anne ve babalarımızın değerini onları kaybedince anlarız.
İşte salı günü çok önemli iki varlığımızı dokuz, on saatliğine de olsa kaybettik. Aynen bir değerimizi kaybettikten sonra söylediklerimizi tekrarladık. Elektrik çok kıymetli olmazsa hayat yaşanmaz hale gelir, Su insanın can damarıdır, hayattır, kıymetlerini bilmeli, tasarruflu kullanmak gerekir gibi sözler ettik.
Peki bu aklı selim düşüncelere neden zamanında sahip olmuyoruz?
Neden, onları kaybetmemek için yeterli özeni göstermiyoruz?
Neden iş işten geçtikten sonra hep pişmanlıklar yaşıyoruz?
Neden evimizde kullandığımız su ve elektrik kullanımına özen göstermiyoruz?
Neden suyun boşa akmasına, elektriğin boşa yanmasına izin veriyoruz?

Evimizde kaç odada televizyon, bilgisayar çalışıyor, kaç odanın lambası gereksiz yanıyor?
Bunları düşündük mü, gereken özeni gösterdik mi?
Dağın suyu, Allah’ın suyu diyerek Kırşehir Belediyesine parasını ödemekten kaçtığımız su evlerimize ne zorlukla geliyor, belediye yetkililer ne emekler veriyor, ne paralar harcanıyor düşündük mü?
Kaçak su ve elektrik kullananlara yıllardır göz yumarak hayat damarlarımızın koparıldığını düşündük mü ? Bu kişiler ilgili kurumlara bildirdik mi?
El birliği ile yok etmeye çalıştığımız bu dünyanın değerini doğa elimizden tamamen gidince mi anlayacağız? Ne zaman doğaya, suya, elektriğe, yaşamaya kıymet vereceğiz?
Neden elimizdekilerin ve sahip olduklarımızın kıymetini onlar elimizdeyken bir türlü anlamayız. sanki bunlar bizim elimizde sonsuz olarak kalacaklar, hiçbir zaman kaybolmayacaklar, bitmeyecekler ve gitmeyecekler gibi düşünürüz.
Neden, onların da bir gün olup elimizden çıkabileceklerini hiç düşünmeyiz?
Neden, elimizde iken ne kadar kıymetli olduklarının hesabını hiç yapmayız?
Sahip olduklarımızın kıymetini anlamak için illa onların elimizden çıkması ve onları kaybetmemiz mi gerekir?
İşte bunları iyi düşünmemiz gerekiyor.
Kırşehir'de dokuz, on saatliğine elektriksiz ve susuz kaldık felç olduk ya tamamen kaybedersek ne olacağını düşünmek dahi istemiyorum ama Allah esirgesin kıyamet kopar.