Ülkemizde yaşanan ekonomik krizi gördükten sonra toplum olarak ne kadar fırsatçıların da aramızda yaşadığını anladık maalesef…
Tamam Dolar ve Euro kurunda bir artış oldu, kabul ediyoruz. Döviz kurları arttı. 4 lira olan dolar 6 lira, Euro 5 liradan 7 liraya yükseldi. Yani yüzde 50’lik bir artış oldu diyelim. Peki yüzde 100, hatta yüzde 200-300’e varan artışlar nasıl oldu? Bu duruma benim gibi kimsenin aklı fikri almıyor.
Önce kendi işimizden başlayalım isterseniz. 2014 yılında Kırşehir’de yayınlanan 12 gazetenin birleşerek 3’e düşmesiyle basında gelen kalite, son yıllarda yeniden gazete sayısının artması ile düşerken, son yaşanan ekonomik krizle birlikte gazete kâğıdı başta olmak üzere tüm girdilerin büyük çapta artması, yatırımların olmaması ile zor günler yaşayan Kırşehir’deki yerel gazeteler kategorilerinde zorunlu olarak düşüşe geçti.
Şu elinde tuttuğunuz gazetenin bin adetinin, yani topunun 42 liradan 130 lirayı geçmesini kim nasıl kabul edebilir ki? Bir gazete kâğıdındaki artışa döviz kuruyla ilgisini nasıl kabul edebiliriz ki?
Kırşehir’de yatırımların olmaması ile ayakta durmakta zorlanan, kâğıt, işçilik ve hammadde fiyatlarının yüzde 100’dan fazla artış göstermesine rağmen yayınlarını güç şartlarda, zarar etmesi pahasına sürdüren yerel gazeteler 1.12 olan kategorilerini 0,90’a, 8 sayfadan 6 sayfaya düşme kararı alırken, bu kararla birlikte yaklaşık 5 yıldır bütün ekonomik zorluk ve sıkıntılara göğüs gererek günlük renkli ve 12 sayfa olarak yayınlanan gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” de kategorisini 0.90’a, sayfa sayısını 12’den 8’e indirmek zorunda kaldı ne yazık ki…
“Kırşehir Çiğdem” Gazetesi olarak 42 yıldır Kırşehir’e hizmet yolunda en iyi hizmetleri vererek yayın hayatımıza ara vermeden sürdürüp, bugünlere geldik. Son 5 yıldır renkli ve 12 sayfa olarak yayınlayarak, Kırşehirlilerin sesi olduk. Son iki yıldır bütün kısıtlı imkânlara ve yayın gelirlerimizdeki yüzde 50’lik düşüşe rağmen, gazetemizi renkli ve günlük olarak 12 sayfa olarak yayınlamak için çaba harcadık, sürekli zarar etmemize rağmen, gazetemizin sahip ve çalışanları kaliteden ödün vermeden bugünlere kadar devam ettik.
Ancak içinde bulunduğumuz ekonomik kriz her sektörü olduğu gibi bizim basın sektörünü de olumsuz yönde etkiledi. 42 lira olan bir top kâğıdının fiyatı 130 liraya yükseldi. Buna kalıp, işçilik, basım ücretlerini, SGK ve işçilik ücretlerini de etkilediğimizde aylık maliyetin 25 bin lirayı bulurken, yatırımların olmaması, gelir kaynaklarımızın azalması nedeniyle aylık gelirin 3-4 bin liraya kadar düşmesi bizleri büyük bir çıkmaza sürükledi.
Resmi ilân ve reklam yayını ve aboneden başka geliri olmayan bir gazete olarak ne yazık ki yaklaşık 5 yıldır 2.25 kategoride, renkli ve günlük 12 sayfa olarak yayınladığımız gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”in kategorisini 0,90’a düşürmek mecburiyetinde kaldık.
Normalde bu kategoride 6 sayfa olarak yayınlamamız gerekirken, bütün imkânlarımızı kullanarak 8 sayfa olarak yayınlamaya devam edeceğiz.
Böyle bir düşüş yapmayı siz değerli okurlarımızın da anlayışla karşılayacağınıza inanıyoruz. 42 yıldır kaliteden ödün vermeden yayın hayatını sürdürerek bugünlere gelen “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi bu darboğazı ve sıkıntılı günleri atlattığı takdirde yeniden 12 ve daha fazla sayfalı renkli olarak yayınımıza devam edeceğimize söz veriyoruz.
Şunu da özellikle belirtmekte fayda görüyorum. Bizim yerel gazete olarak böyle bir kararla günü kurtaracağımızı da düşünmüyorum. Çünkü yatırımın olmaması halinde bırakın bizi, Kırşehir’i, tüm Türkiye’de yerel basın diye bir şey kalmayacak. Ek iş yapmayan gazeteler ayakta duramayacağı için maalesef ki maalesef yayın hayatına son verecek.
Umarız ülkemizi idare edenler bu durumu düzeltilir, yoksa gidişat basın sektöründe hiç de iyi değil.
Peki diğer sektörler nasıl?
Kırşehir’de her hangi bir esnafa, sanatkâra, sanayiciye bir sorun durumları nasıl diye…
Bin ah işiteceksiniz.
Ya asgari ücretle geçinen, hatta işsiz güçsüz insanlara?
Vah ki vah!
Emekliye, memura, işçiye sorarsınız aldıkları maaşların yüzde 100 eridiğini, alım gücünün iyice düştüğünü, veryansın ettiklerini duyacaksınız.
İyi de ülkemizde krizi kendilerine fırsata çeviren, mal stoklayıp, fiyatları vicdansızca yükseltenlere, paradan para kazandıkları yetmiyormuş gibi, hâlâ zam üstüne zam yapanlara kim dur diyecek?
Dövizle ilgisi olmadığı halde, Türkiye’de, Kırşehir’de üretilen sebzeden, meyveye kadar her şeyin fiyatının artmasını da kabul edemiyoruz.
Ne yapacak bu millet? Yemeyecek, içmeyecek, giymeyecek mi?
Bu kadar zammı vicdanı kararanlar yaparken, ülkemizi idare edenlerin, ilimizi yönetenlerin seyirci kalmasını da inanın ki kabul edemiyoruz.
Bunlara kim dur diyecek?
Bu fırsatçılar, bu vicdansızlar ne zaman doyacak ta fiyatları aşağıya çekecek?
Ben sanmıyorum artık.

***
Sayın Valimize birkaç satırla…

Gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”de uzun süredir köşe yazıları yazan, yazlarını Kırşehir’de, kışlarını Almanya’daki çocuklarının yanında geçiren, Kırşehir’de gördüğü ve yaşadığı olumsuzlukları ve güzel şeyleri dile getiren, memleket ve ülke sevdalısı Refik Avşar ağabeyimi bugünlerde kızgın mı, kızgın, kırgın mı, kırgın görüyorum.
Dün gazetemize gelerek yaşadığı ve gördüğü sıkıntıları benimle paylaşan Refik Ağbi, çalışmalarından övgüyle bahsettiğimiz Sayın Valimiz İbrahim Akın’a aylardır ulaşamadığına dem vurdu, durdu…
Kırşehir’de herkesin rahatlıkla ulaşabildiği, hatta halkın içinde olduğunu bildiğimiz Sayın Valimize kendisinin ulaşamamasının mümkün olamayacağını söyledim Refik Ağbime…
Ama inatla, ulaşamadığını, hatta ulaştırılmak istenmediğini anlattı. Kendisinin bizzat yaşadığı, hatta defalarca gündeme getirerek, çözümlenmesi istediği birkaç sorunu defalarca Vali Yardımcılarına ilettiğini, Vali Akın’dan randevu talep ederek, bizzat kendisine iletmek istediğini anlatan Refik Avşar ağabeyime yapılan böyle bir durum varsa çok yanlış olduğunu ifade edeyim.
Sayın Valimiz İbrahim Akın, halkın içinde birisi. Nasıl olur da ulaşılamaz? Bunu kabul edemiyorum.
Umarım Sayın Valimiz İbrahim Akın, en kısa sürede Refik Avşar ağabeyimle görüşür ve kendisini bir dinler.