“Türk Tarihini ve Kültürünü araştıran tarihçilerin yolu elbet bir gün Kırşehir’e düşecektir” sözüyle Kırşehir’in Türk Tarihi ve Kültürü bakımından ne kadar önemli bir vilayet olduğunu vurgulayan Cevat Hakkı Tarım Kırşehir’in yetiştirmiş olduğu çok değerli ve ender ilim, irfan ve kültür adamıdır. Kırşehir ve Türk tarihi konusunda , Cumhuriyet’in kültürel, sosyal siyasi gelişimine önemli katkıları olan bir aydındır.

“Türk Tarihini ve Kültürünü araştıran tarihçilerin yolu elbet bir gün Kırşehir’e düşecektir” sözüyle Kırşehir’in Türk Tarihi ve Kültürü bakımından ne kadar önemli bir vilayet olduğunu vurgulayan Cevat Hakkı Tarım Kırşehir’in yetiştirmiş olduğu çok değerli ve ender ilim, irfan ve kültür adamıdır.
Kırşehir ve Türk tarihi konusunda , Cumhuriyet’in kültürel, sosyal siyasi gelişimine önemli katkıları olan bir aydındır. Babası Koca Ağa Oğlu Hakkı Efendi’den kalan büyük kütüphane sayesinde kendisini oldukça iyi yetiştirmiştir.
Kırşehir’de tarih, coğrafya ve beden eğitimi öğretmenliğinin yanı sıra Kırşehir’ de Vilayet Matbaa Müdürlüğü de yapan Cevat Hakkı Tarım, Kırşehir Halkevi Dergisi “Kılıçözü”nde yazılar kaleme almış, Kırşehir Gazetesi’ni uzun yıllar çıkarmış, 1944- 1946 yılları arasında Kırşehir Belediye Başkanlığı yapmış, 1938 yılında Kırşehir Tarihi Üzerine Araştırmalar I, 1940 yılında Kırşehir Tarih ve Coğrafya Lügatı, 1947 yılında Kırşehir Tarihi Tarihte Kırşehri, 1948 yılında Gülşehri ve Babailer, Ahiler, Bektaşiler Kırşehir Ansiklopedisi, 1960 yılında Tarih, Coğrafya, Etnografya ve Biyografya Sözlüğü kitapları gibi çok sayıda önemli eserleri yazarak Türk Kültürüne, Türk Kütüphanesine kazandırmıştır.
Cevat Hakkı Tarım’ın Kırşehir Tarihi Üzerine Araştırmalar adlı kitabını Kırşehir Vilayet Matbaa Müdürlüğü görevinde iken 1938’de kaleme almıştır. Eserin en önemli özelliği, yayınladığı tarih itibariyle, Cumhuriyet döneminde Kırşehir tarihi üzerine yapılan detaylı çalışmalardan biri olma niteliğine sahip olmasıdır.
M. Kemal Atatürk’ ün 1928 yılının Ağustos ayında yaptığı harf devriminin hemen arkasından 14 Eylül 1928’de Sinop, Samsun, Amasya ve Kayseri’yi kapsayan bir yurt gezisine çıkarak halkın ileri gelenlerinin, eğitimcilerin yeni Türk alfabesini ne ölçüde kavradıklarını ve benimsediklerini anlamak için çeşitli fikir alışverişlerinde bulunmuş, trenle Ankara’ya dönüşünde 20 Eylül 1928 günü Kırşehir yakınlarındaki Yerköy tren istasyonuna gece yarısı birkaç saatliğine uğramıştır. Bu ziyareti haber alan Kırşehir halkının ileri gelenleri başta Cevat Hakkı Tarım olmak üzere Atatürk’ü Yerköy istasyonunda karşılamaya giderler. Karşılamadan oldukça memnun kalan Atatürk tren istasyonu salonuna girince oradaki ilan tahtası olarak kullanılan kara tahta üzerinde imtihan yapmak için tebeşir ister ve Kırşehir heyetini imtihan eder.
İmtihan bittikten sonra Atatürk’ün yeni harflerin uygulanmasında okuma ve yazmayı güçleştiren şekiller bulunup bulunmadığını sorması üzerine, kara tahtanın yanında ayakta bekleyen Cevat Hakkı Tarım Latin harflerle yazılan Türkçe imla kurallarının bir kısmının daha anlaşılır olmasına dikkat çeker ve “Paşam bilhassa bağlama, soruya ait edatı olan mu, mü, mı, mi.. ve rabıt, rabıta (bitirici, bağlayıcı) edatı olan ki ile zarf edatı olan ki ile dahil manasına gelen de-da gibi edatların yazılışında harfleri yeni öğrenmeye başlayanların aralarındaki incelikleri ayırt edemediklerini bunların bir standarda kavuşması gerekiyor” diyerek kara tahtada örnekler vererek izah eder.
Bu arada Yozgat Milletvekili Süleyman Sırrı İçöz Fransızca’da olduğu gibi “Q” Harfinin neden kabul edilmediğini Atatürk’e sorar. Atatürk’ün cevap vermede bir süre tereddüt etmesinden cesaret alan Cevat Hakkı Tarım şöyle der; Kamil, katil, gaip, gar, gardiyan gibi yabancı menşeli kelimeleri Türkçeleştirmek için cevabını verir. Cevat Hakkı Tarım’ın bu cevabı üzerine Atatürk gülerek ‘evet doğru’ diyerek Cevat Hakkı Tarım’ı onaylar.
Atatürk beş saat süren bu imtihan ve mülakattan sonra tam gitmeye hazırlanırken başka sorusu ve önerisi olan var mı diye son defa sorunca Cevat Hakkı Tarım Paşam iki konuda daha ricam olacak’ der. Atatürk ‘söyle evlat der. Paşam Milli Mücadelenin gazetesi Hakimiyet-i Milliye gazetesi hala Arapça harflerle çıkıyor, halk gerçekten yeni harfleri öğrenmek istiyor. Hakimiyet-i Milliye gazetesini bir an önce yeni harflerle çıkarılmasını rica ediyorum.
İkinci ricam da şu; Yeni Latin alfabede Ş sesini Fransızcadaki gibi CH yazarak veriyoruz. Bu karışıklığa sebep oluyor. Biz S harfinin altına bir virgül koyarak Ş olarak okursak bu halk için çok daha kolay olacak.” Der. Bunun üzerine Atatürk yanındaki Saffet Arıkan’a dönerek bunları not al der. Bu olaydan sonra çıkan ilk Hakimiyet-i Milliye gazetesi Latin harflerle çıktığı gibi başta Ş harfi değişikliği olmak zere Cevat Hakkı Tarım’ın bir çok önerisi ile Türk alfabesi ve yazım kuralına yenilikler getirilir. Muhtemelen C harfine kuyruk eklenerek alfabeye Ç harfi eklenmesi bu öneriye bağlı olarak yapılmıştır diye düşünülmektedir.
İşte Türkiye’nin ve Kırşehir’in Tarihine, Türk Kültürüne Türk Diline, Türk Alfabesine yön veren Atatürk’ün fikirlerini birebir uyguladığı Cevat Hakkı Tarım’ın adının yeni yapılan Kırşehir İl Halk Kütüphanesine verilmesinin çok yerinde bir o kadar olacağını düşünüyorum.
Eğer bu mümkün değil ise il halk kütüphanesinin herhangi bir katına veya salonuna Cevat Hakkı Tarım katı, Cevat Hakkı Tarım salonu, Cevat Hakkı Tarım toplantı salonu gibi değişik alanlara verilerek adının yaşatılmasının yerinde bir karar olacağı gibi vefalı bir karar olacaktır diye düşünüyor ve haddim olmayarak ilimizin yetkilerini bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.