Sabahın erken saatlerinde başlıyor insanların hayatla mücadelesi, ekmek kavgası, rızık peşinde koşması. Saatlerin geriye alınmamasından dolayı zifiri karanlıkta yollara düşüyorlar.

Sabahın erken saatlerinde başlıyor insanların hayatla mücadelesi, ekmek kavgası, rızık peşinde koşması. Saatlerin geriye alınmamasından dolayı zifiri karanlıkta yollara düşüyorlar. Kırşehir’in kuru ayazı ve soğuğunda okula giden öğrenciler, işlerine giden çalışanlar, simit satanlar, servis araçları cadde ve sokaktaki yerlerini alıyorlar. Ekmek parası uğrana, çocukların geleceği adına bir takım fedakârlıklar yapıyorlar, kavgaların içerisine giriyorlar.
Günlük yaşantımızda ekmek, makam, yol, para, menfaat gibi her konuda kavga yapılıyor, Kavgası yapılmayan bir şey yok. Lakin ahlakın kavgasını yapmak, toplumda dürüstçe yaşamanın, iş yerinde dürüstçe çalışmanın ve ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Zaman, zaman düşünerek kendime bu tezatlıklar nedendir diye sorduğum olmuştur.
İş yeri ve çalışma ahlakına uyarak gösterişten uzak, dürüst ve sessizce işini yapanlar sürekli itelenirken, sabahtan akşama kadar boş durmayıp boşa çalışan riyakârlık, uyanıklık, yalakalık yapan şahsiyetsiz kişiler her zaman itibar görüyor, el üstünde tutuluyor makam ve mevki sahibi oluyor.
İşte hem bu şahsiyetsizlere, hem de sisteme karşı ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Mesai saatinden çok sonra gelen, bir de ilgili müdür yoksa yatıp, uyuyan, sabahtan akşama kadar telefonla sohbet eden, kurumun yemekhanesinden personele çıkan yemekten her gün öğleyin evine götüren, kendisinin yaptıkları çirkinlikleri yanındaki mesai arkadaşı yapıyormuş gibi üst düzey yöneticilere anlatan, bu sayede itibar gören, riyakar, yalancı, münafık, şahsiyetsiz, bilgisiz ve Allah’tan korkmayan insanlara ve bunları el üstünde tutanlara, makam verenlere reklamını yapanlara karşı dik durarak ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Şahsiyetsizlerle, münafıklarla, yalakalarla, yalancılarla mücadele edip, onları insan yerine koymayarak dışlayan, onuruyla, şerefiyle, gururuyla çalışan insanları bu tutumlarından dolayı üst düzey yöneticilere yalan, yanlış bilgilerle kriterlere uymuyor, çalışmıyor gibi anlatıp, geri plana atılmasına vesile olanlara karşı ahlakın kavgası yapılmalıdır.
En büyük kul hakkı, “hak etmeyen kişilere makam vermektir, bir kişinin hakkında yalan ve asılsız beyanlarda bulunmaktır, kaderiyle oynamaktır” Toplum olarak hak etmeyen kişilere makam verenlere karşı ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Ülkemizin her vilayetinde olduğu gibi Kırşehir’de de son model arabalara binerek, lüks evlerde oturup, yaz tatillerini deniz kenarlarında geçirenlerin veya dürüst olmayan insanların Allah’ın suyu, dağın suyu deyip, Kırşehir Belediyesi’ne su parasını ödemeyenlere karşı ahlakın kavgası yapılmalıdır. Elektriği kaçak kullananlara karşı ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Bilinçli şekilde Kırşehir vergi dairesine vergi borçlarını ödemeyenlere, bankaların kredi kartlarını kullanarak bir yediğini bir daha yemeyen, giyindiğini bir daha giyinmeyen, karşılığını ödemeye gelince aman canım ne ödeyeceğim ileride hükümet af çıkarır diyerek af bekleyenlere karşı dürüstlüğün ve ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Yolsuzluklara, hırsızlıklara, ahlaksızlara karşı ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Birilerinin çaldıklarının açığını kapatmak için dürüst vatandaşın sırtına yük bindirilmemesi için ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Hırsızların, kapkaççılar, tecavüzcüler, kadına şiddet uygulayanlar, katiller, vatan haini millet düşmanları ve diğer suçlular için sürekli çıkarılan aflara tepki göstererek ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Kısaca hangi konularda olursa olsun af gündeme geldiği zaman devlet yetkililerinin karşısına çıkarak sürekli af çıkarılmasıyla devlete borcunu ödeyen dürüst ve namuslu vatandaşlar aptal yerine konuluyor, devlette, dürüst vatandaşta kaybediyor, af çıkarılmasına son verilerek kurumlara borcunu ödemeyenler için, suç işleyenler için ağır ceza işlemleri yapılmalıdır diyerek ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Öylesine vurdum duymaz ve sorumsuz bir toplum olduk ki gelen ağamız, giden paşamız oldu. El üfeleye, üfeleye derimiz inceldi. Yalakalık yapmak, takla atmak için yüzde yüz kalmadı, boyun ve bel fıtığına yakalananların, eğilip, kalkarak kambur olanların, yerde paspas gibi sürünenlerin sayısında artış oldu. Bir çok kişinin yüzünde insan yüzü gidip yerini camız derisi aldı. Ahlakın kavgasını yapmak bir tarafa, “ denize düşen yılana sarılır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın “ gibi bizim olmayan ama bizlere mal edilen ecnebi sözleriyle hareket ediyor, yağmur yağdığı zaman benim tarlama, dolu yağdığı zaman herkesin tarlasına yağsın diyerek dualar ediyoruz. İşte bu fesatlığa ve bencilliğe karşı ahlakın kavgası yapılmalıdır.
Birine ayrı, diğerine ayrı görünen insanlar çoğalmış, çok insana güvem kalmamış, insanlar güzel konuşuyorlar, güzel giyiniyorlar, güzel yazıyorlar ama dil başka olmuş, yürek başka olmuş. Görünmüyor asıl çehreleri, artık o kadar sık değiştiriyorlar ki maskeler bile sahte olmuş.
Birilerine batacak, ağır gelecek, yarası olan gocunacak ama yıllardır Türkiye’de ve Kırşehir’de dürüst, şerefli, namuslu insanların kaybettiği, yalakaların, sahtekarların, çok yüzlü münafıkların kazandığı bir düzen oluştu. Bu düzeni bozmak, sistemin sağlamlaşması, adaletin sağlanması, şerefli ve dürüst insanların aptal yerine konulmaması, namuslu insanların namussuzlardan cesur olması için ahlakın kavgası yapılmalıdır.