7 Haziran 2022 tarihinde internette yayınlanan “İyi mi olayım, iyi mi oynayayım?“ başlıklı yazımın altına “misafir” adıyla yorum yaparak, “Hocam hep olumsuz durumlar yazıyorsunuz. Sizin yazılarınızı okuyan bir yabancı, Kırşehir’i yaşanmaz bir kent olarak düşünür. Oysa Kırşehir Türkiye’nin en medeni şehirlerindendir. Yerli, yabancı, etnik köken, mezhep ayrımı yapılmayan beldelerin başında gelir“ görüşlerini bildiren değerli arkadaşım, öncelikle değer vererek yazımı okuduğunuz, zaman ayırıp, emek vererek yorum yaptığınız için teşekkür ederim.  

Prensip gereği yorumlara ve eleştirilere cevap vermek gibi alışkanlığım yoktur. Olumlu eleştirilerden faydalanır, hakarete varmayan olumsuz eleştirileri okur ama cevap vermem. Lakin sizin yazdıklarınız bayağı düşündürdü beni ve çok az yaptığım gibi sizin için prensiplerimden dışarı çıkmaya karar verdim. 

Sizin yazdıklarınıza “Eyvallah“ der, altına imza atarım ama yazılarımı dikkatlice okursanız Kırşehir hakkında olumsuz yazılar yazmıyor aksine Kırşehir’in elinde bir derya gibi bulunan tarihi ve kültürel zenginliklerinden tam manasıyla faydalanamadığımızı, turizme açarak Kırşehir ekonomisine kazandıramadığımızı ve bunun sorumlularını ellerini taşın altına sokmayan, suya sabuna dokunmayan, birlik, beraberlik sağlamayan siyasilerle, protokolde en ön saflarda bulunan ve yemeklerde boy gösteren, sosyal medyada etrafa gülücükler dağıtan STK’lar ile hiç hak etmediği halde siyasetin cilvesiyle göreve getirilen liyakatsiz, beceriksiz, bilinçsiz ve korkak daire müdürleri olduğunu yazarak onları göreve davet edip, Kırşehir için çalışmalarını yazmaktayım. Bu hususu bilgilerinize sunarım.  

Değerli arkadaşım Kırşehir buram buram tarih ve kültür kokan bir şehirdir. 

Kırşehir az da olsa Anadolu ve Türk kültür ve geleneğinin yaşandığı tarihi çok eskilere dayanan bir Türk şehridir.

Kırşehir Osmanlı İmparatorluğu’nu kuran topraktır.

Kırşehir  Ahi Evran-ı Veli’dir.

Kırşehir Ahiliğin Başkentidir. 

Kırşehir Gök Bilimleri Medresesi Cacabey’dir. 

Kırşehir Türkçe yazıp, Türkçe konuşan Aşık Paşa’dır. 

Kırşehir Mantıkut Tayr’ı gibi Türkçe eseri yazan Ahmedi Gülşehri’dir. 

Kırşehir Türk Dilinin Başkentidir. 

Kırşehir gönül, sevgi ve hoşgörü insanı Yunus Emre’dir. 

Kırşehir Süleyman Türkmani’dir. 

Kırşehir Muzafferüddün Behram Şah’dır. (Melik Gazi) 

Kırşehir Kayı Şeyhi’dir.

Kırşehir Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’dir. 

Kırşehir Osmanlı’nın temelini atan Şeyh Edebali’dir. 

Kırşehir Fatma Hatun, Muhterem Hatun, Kalender Baba, Aflak Baba’dır. 

Kırşehir yiğit siyasetçi duayen Osman Bölükbaşı’dır. 

Kırşehir türküleriyle insanları oynatan, bozlaklarıyla ağlatan Neşet Ertaş’tır.

Kırşehir Şemsi Yastıman, Muharrem Ertaş, Çekiç Ali, Dadaloğlu’dur. 

Kırşehir adını burada yazmadığım alimlerin, bilge insanların yurdudur. 

Demek istediğim Konya’nın sadece Mevlana’sı var ama akın akın yerli ve yabancı turist gelerek Konya’nın tanıtımına ve ekonomisine yarar sağlıyor. Ankara’nın Hacı Bayram Velisi var yerli ve yabancı turist akınına uğruyor ama biz sayısını dahi bilmediğimiz alimlerin, bilge insanların tarihi ve kültürel değerlerinden, araştırmacı tarihçilerin Türk Dilinin Başkenti ifadesini kullandığı Kırşehir için hiçbir icraat yapmıyoruz. 

Öncelikle bir şehrin büyümesi, yatırım alması, ekonomik alanda gelişmesi için o şehirde iş yapacak sağlam milletvekilleri, siyasiler ve STK olması gerekir. Sizleri bilmiyorum ama ben Kırşehir’de iş yapacak, Kırşehir için bir çivi çakacak ne milletvekilleri görüyorum, nede STK’ları görüyorum. Görevi başında olanlarda da bir yetenek, beceri, kabiliyet, kapasite ve azim göremiyorum herkes kendi sevdasında. Bunları yazmaya çalışıyorum. 

Bilmelisiniz ki biz Kırşehirliler yıllardır “Sizler için çalışıyoruz, işsizliği azaltıyoruz, göçü durduruyoruz, Kırşehir’e deniz getireceğiz, gök kubbeyi aşağıya indireceğiz“ diyen siyasiler tarafından aslı astarı olmayan vaatlerle aldatıldık. Eski okulların ve hizmet binalarının yıkılarak yenilerinin yapılması hizmet olarak gösterildi. Hizmet olarak gösterilen bu faaliyetler göçü durdurmaya işsizliği azaltmaya, Kırşehir’i kalkındırıp, geliştirmeye yetmedi. Kısaca birileri bizi yıllardır uyuttu ve sırtımızdan inmeyerek gününü gün, Kırşehir’e de yazık ettiler. 

İç Anadolu’nun ortasında hemen yanımızda Kayseri’de, Konya’da, Kırıkkale’de, Aksaray’da sanayi, askeri, eğitim ve kültürel alanda bir şeyler oluyor, bu iller gelişip, büyüyor Kırşehir’de yaprak kımıldamıyorsa bunu iyi araştırmamız gerekir.

Bu şehirler de Anadolu şehirleri ama onlar iktidarıyla, muhalefetiyle, STK’larla birlik ve beraberlik içerisinde hareket ediyorlar, maalesef Kırşehir’de herkes bir tarafa çekiyor. Bakın “Kırşehir Belediye Başkanlığını CHP kazandı” diye belediyenin eli kolu bağlandı, hizmet yapamaması için önüne her türlü engel çıkartılıyor, iktidar milletvekili belediyenin yanından geçmiyor, il teşkilatı belediyeyi düşman gibi görüyor. Eğer bizdenseniz hizmet var, diğer taraftansanız hizmet yok anlayışının yanlış olduğunu, bu düşüncelerle neden ülkede demokrasi var diyerek seçime gittiğimizi gündeme getiriyorum. 

Değerli arkadaşım Kırşehir’de işsizliği önleyecek, göçü durduracak yatırımlar yapılmadı. 12 Martlardan,12 Eylüllerden, Ergenekonlardan, Balyozlardan, darbelerden hesap sorulup, mağdurların itibarları iade edilirken,1954 yılında ilçe yapılarak ilçeleri elinden alınan, nüfusu azaltılan, milletvekili sayısı düşürülen Kırşehir için hesap sorulup ilçeleri, köyleri iade edilemedi. Kırşehir’in ilçe olmasına sebep gösterilen Osman Bölükbaşı’nın köyü halen Nevşehir’e bağlıdır. Kırşehir’in ve Kırşehirlinin ne suçu var sorusunu sormadan edemiyor insan. Fakat kimsede kılını kıpırdatmıyor.  

Bunları yapacak olanlar siyasiler ve STK’lardır ama hepsi kendi menfaatinde Kırşehir’i düşünen yok. Tabii ki Kırşehir’in kalkınamayışının nedenleri sadece siyasilerde değildir. Siyasilerin boş vaatlerine inanan, oğlunu, kızını işe girdirmek, gelininin, damadının tayinini yaptırmak isteyen alkışçıların, şakşakçıların, yalakaların, gelene ağam gidene paşam diyen,  hangi parti iktidara gelirse o partiye geçen, benim işim olsun gerisi önemli değil diyen zübük  zihniyetli dalkavukların da suçları var.

Çünkü Kırşehirli seçtiği milletvekillerinden verdiği sözlerinin hesabını sormadı. Kırşehir nereye gidiyor demedi. Hal böyle olunca seçilmişler elini taşın altına koymadı. Bazı uyanıklar Kırşehir’e bir yatırım gündeme gelince Ankara-Kırşehir arası kulisler yaparak arsasının değer kazanması için yatırımı arsasının yanına yapılmasına uğraştı. Menfaat kârlık, paragözlülük, bencillik, doyumsuzluk Kırşehir’in gelişmesine engel oldu. Herkes kendisini düşündü, Kırşehirliyi ve Kırşehir’i düşünen olmadı.

Kırşehir’de Kırşehir’in kalkınması için kimse çaba göstermiyor. Eski ilçelerimizin geri alınması için uğraşan yok dersek yalan olmaz. Kırşehir kendi içerisine kapanmış ve adete kabuğunu kıracağı günü bekliyor.

“Ne oldu Kırşehir’e böyle?” demeyeceğim. 

Ne olduğu belli. Kırşehir başta kendi içerisinden çıkardığı siyasetçiler dahil olmak üzere ilgisiz STK’lar ve hak etmediği halde görevlere getirilen beceriksiz, liyakatsiz, suya sabuna dokunmaktan korkan, gününü gün eden daire müdürlerinin yüzünden gelişemiyor. Basın derseniz bir ikisi dışında besleme basındır. Yemekli, kahvaltılı toplantı olunca ben hariç elli kişi gazeteciyim diye gider ama kahvaltı ve yemek olmayınca kimse gitmez. Basında kendi menfaatinde.

Ancak her seçimde vaatlerle hava alanı, hızlı tren yapılıyor, gerçekte ise Kırşehir olduğu yerde sayıyor, bir şeylerin yapıldığı yok. Bunları gündeme getirmeye çalışıyorum. 

Bakın yaklaşık üç sene önce restorasyon çalışmaları başlayan Cacabey Camii’nde çalışmalar yavaş gidiyor, oysa şimdiye kadar restorasyon çalışmalarının bitmesi ve hizmete açılması gerekirdi.

Yapımına vilayet hizmet binası olarak başlanan sonra inşaatı durdurulan, daha sonra  KYK’na devredilen, sonra tekrar vilayet konağı yapılacağı söylenen şehrin ortasında ne olacağı belli olmayan ucube bir inşaat var bu inşaat Kırşehir için utançtır, ayıptır. Aslında bu ayıp siyasilerin, milletvekillerinindir, onların alnında kara lekedir. Eğer utanma duyguları varsa, yüzleri kızarıyorsa bu utanç onlara yeter. 

Organize Sanayi Bölgesi yatırımcı bekliyor, OSB‘nin Petlas istikametine doğru büyütülmesini bekliyor. Petlas’ın bazı sorunları var onların çözüme kavuşturulmasını bekliyor.

Artık birilerinin ortaya çıkarak “Yeter artık” diyerek haykırması ve Kırşehir’i sahiplenmesi, kalkınıp, gelişmesi için hamleler yapması gerekiyor. Gerçekten buna çok ihtiyacımız var. Zira buna çok ihtiyacımız olduğu gibi gidecek yerimiz de yok, başka Kırşehir’de yok. 

Ben Kırşehir’i olumsuz ve yaşanmaz bir şehir olarak değil; aksine yaşanabilir, huzurlu modern, eğitim seviyesi yüksek şehir olmasının yanında siyasilerin, milletvekillerinin, STK’larının ve daire müdürlerinin. Kırşehir’in gelişip, kalkınması işsizliğin olmadığı, çocuklarımızın iş için başka şehirlere gitmediği, göç aldığı şehir olması için ellerini taşın altına koymalarını istiyor ve bunları yazıyorum.

Tabi bunları yazarken ben inanıyor muyum?

Hayır. Çünkü Kırşehir’de birileri hayatından çok memnun, birleri için Kırşehir tadından yenmez, birileri makamlarda kendi isteklerine göre hareket ediyorlar, Hiç Kırşehir’e gelmemiş veya Kırşehir’den uzun yıllar önce ayrılmış ama seçimlerde Milletvekili, Belediye Başkanı olmuş muhteremler görevleri bitince tekrar Kırşehir’e bir daha gelmemek üzere gitmişlerdir. Bu muhteremlerden kendilerine hayır gelir, Kırşehir’e değil. 

         Son olarak size şu konuyu belirtmek istiyorum. Kırşehir düşman işgaline uğramamış, mayası ve toprağı temiz bir şehirdir. Kırşehir’de doğdum, Kırşehir’de büyüdüm, Kırşehir’de okudum, Kırşehirspor’da futbol oynadım, sağlığımdan ve okulumdan oldum, Kırşehir’de çalıştım ve Kırşehir’de yaşamaya devam ediyorum, terk edip gidemedim Kırşehir’i. Ömrünü Kırşehir’e adamış, Kırşehir aşığı, Kırşehir sevdalısı olarak bırakın Kırşehir için olumsuz yazılar yazmayı, Kırşehir’e, Kırşehirliye, Kırşehir insanına laf söyleyenin ağzının payını veririm.  

Tek derdim Kırşehir’dir ve Kırşehir’e hizmet yapılarak kabuğunu kırmasıdır.  

İnşallah aydınlatmışımdır sizi.