Siz hiç kır çiçeği gördünüz mü?
Görmemiş olamazsınız. Ama bakmakla görmek arasında kalmışsanız eğer, sonuç; ya görmüş ya da görmemiş olacağınıza dair çıkıyor. Gördüyseniz eğer, o güzelim çiçeklerin yakınına gidip; rengini, şeklini, yapraklarını, dallarını, bir başına ve de birbirleriyle uyumuna dikkat etmişsinizdir.
Kır çiçeklerinin adlarını bende bilmem ama papatya ve gelinciği tanımayanımız yoktur. Kırşehir’de, o kadar çok çeşitlikte ve renkte kır çiçekleri var ki, hayran olmamak elde değil. Birde parkları süsleyen menekşeler, güller… Hele de laleler var ki, baktıkça içi açılıyor insanın.
Her çiçeğin bir ekilme mevsimi, tohumu, toprağı, çabası, çapası var elbette.
Ama kır çiçekleri öğle mi, alabildiğine özgür. Bir bakmışsın yol kenarında açmışlar, bir de bakmışsın bahçe duvarında. Yapay çiçeklerle arılarılar bal yapar mı, onlar ilaçlanır mı ? Bilmiyorum. Meraklıları, belediyenin park bahçeler müdürlüğünü arayıp bilgi alabilirler.
Kır çiçeklerinin sadece renkliliği güzel bir görüntüyü ya da toprağın keyfinin istediği otu, böceği doğurup, beslenme özgürlüğünü biz insanlar toprak ananın elinden alıyoruz. Sadece çiçeklerin yetişmesini değil, daha önce bağ-bahçe olarak kullanılan araziler biri birinden farklı ve karma - karışık nizamlarda yapılan ucube binalar yüzünden yok ediliyor.
Bu tarım ya da bağ-bahçe olarak kullanılacak topraklar, sahipleri tarafından bir-iki daire alacağım diye heba ediliyor. Bu yapılar nedeniyle, şehir kötü göründüğü gibi, birde bozkırda zar-zor bulunan yeşil alanlar betona teslim ediliyor. Nüfusa oranla, fazla sayıda yapılan bu binalar, on beş- yirmi yıl sonra değer kaybedecek, ama sizin canım bağınız- bahçenizden eser kalmayacak. Kaybettiğiniz ve ciğerlerinize çektiğiniz oksijeni azaltıldığı da işin cabası. Bu durum, ilk bakışta, karlı bir alış-verişmiş gibi görünse de, örneğin bulunduğum yerde benim gördüğüm binalar iki yıldır ince işçiliğinin yapılmasını bekliyor. Yani o binalardaki daireyi alan malik en az dört yıl eskimiş bir dairede oturacak.
Buradan yetkili-yetkisiz herkese çağrımdır!
Lütfen nüfusun üzerinde olan binaları yapmayın. İlle de yapacaksanız, mevcut binalarla simetrik bir biçimde yapılıp ve şehrin iklimine karakterine uygun binalar inşa edilsin. Bakın bu yeni yapılan binalar, kendi başına lüksmüş gibi duruyor. Ancak bulundukları mevkiye genel olarak bakıldığında ise, modern gecekondu şeklinde duruyor. Ve yine bağından- bahçesinden bir-iki daire için vazgeçenler!
Boş kalma riski bile bulunan, 100-150 metrekarelik daireler, çocuklarınıza bırakacağınız iyi bir yatırım değildir. Kira getirisi de binanızın eskimişliğini ne yazık ki karşılayamayacak. Çünkü o binalar, yirmi yıl sonra eskiyecek. Ama sizin bahçeniz hiç eksilmeyecek. O eşsiz bahçeleriniz, meyve verecek, sebze verecek. Yeşilin ve bahçenin varlığıyla, doğada, hayatınız da kelebekler kuşlar ötecek.