Cenaze ve düğünler nedeniyle yaklaşık 13 gün süren Eskişehir, Bursa, Mudanya, Bozüyük seyahatlerinde sona geldik. Bu yazımı Eskişehir’den yazıyorum. Büyük ihtimalle Salı günü akşam saatlerinde Çarşamba günü günlük yayınlanan gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”de yayınladığında Allah kaza vermezse Kırşehir’de olacağız. 

Yazımın başlığını okuyup da sakın rüşvet dağıttığımı düşünmeyin. Bugün hem nalına, hem mıhına dokunmak ve bir şeyler yazmak istiyorum. Payına düşen alsın.  

*   *   *           

İstanbul’ da tekstil sektöründe faaliyet gösteren Kırşehir’de liseyi aynı sınıfta okuduğumuz iş insanı arkadaşım Ramazan Karahan yaklaşık bir yıldan fazla Kırşehir Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrika kurmak için yer aramaktadır. Lakin şu ana kadar kendisine yer verilmemiştir. Acaba Organize Sanayi Bölgesinde gerçekten yer mi yok, Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan işletmeler amacı dışında mı kullanılıyor, bir Organize Sanayi Bölgesi’nde et entegre tesislerinin ve depoların ne işi var, yer var da verilmek istenmiyor mu anlayamadım.  

Bu konudan bir önceki Valimiz Sayın İbrahim Akın’ n bilgileri vardı, şu an görevi başında bulunan Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara’ya da iletilmiştir. 

Bir ara ellerinde kalan 20 dönüm alanı verebileceklerini söylemelerine rağmen sonrasında 20 dönümlük alanında olmadığını, bu nedenle yer veremeyeceklerini söylemişlerdir. 

Sınıf arkadaşım Ramazan Karahan doğup, büyüdüğü, okuduğu ve bu günlere gelmesinde çok büyük emekleri olan memleketi Kırşehir’e bir ahde vefa örneği göstererek ilk etapta beş yüz kişi çalıştırarak üretime başlayacağı fabrika kurmak istiyor ama kendisine yer verilmiyor. Acaba Organize Sanayi Bölgesi başkanı ve yöneticileri Ramazan Karahan’ a neden yer veremediklerini sorunun nereden kaynaklandığını açıklayabilirler mi? Sayın Valimiz bu konuda gerekeni yapabilecek mi merak ediyorum. 

Sayın yetkililer ne yapın ne edin iş insanı Ramazan Karahan’a yer tahsis edin.  Kimsenin yatırım yapmak istemediği Kırşehir’e kendi bağrından çıkmış vefalı bir evladı fabrika kurmak istiyor ama yer verilmiyor. Bu ne tezatlıktır. Acaba yer verilirse birilerinin düzeni bozulup, işine mi gelmeyecek? 

Sizlere bir şeyler söyleyeyim mi Niğde ve Aksaray kendi şehirlerine fabrika kurması için Ramazan Karahan’ın peşine düştüler, yalvarıyorlar ama Ramazan Karahan şimdilik onlara cevap vermiyor ve bu fabrikayı memleketi Kırşehir’e kurmak istiyor.

Geçmişte Kırıkkale, Kayseri, Aksaray, Niğde gibi şehirler Kırşehir’e kurulan fabrikaları söktürüp, kendi şehirlerine getirdiler. Yine Kırşehir’e yatırım yapmak isteyen yatırımcıların akıllarını çelerek kendi şehirlerine götürdüler. Böyle giderse Ramazan Karahan’ı da kendi şehirlerine götürürler. 

Sayın Valimiz Hüdayar Mete Buhara, Kırşehir Organize Sanayi Bölgesi’nde neler oluyor bitiyor bilgim yok ama Tek bildiğim orayı yönetenlerin bu işi yapacak kapasiteleri olmadığıdır. Lütfen bu konuya bir el atarda çözüme kavuşturursanız işsizlik sorunu yaşayan, sürekli göç veren Kırşehir size minnettar kalacaktır. 

Konunun takipçisi olmaya devam edeceğim. 

*   *   *            

20 Temmuz 2022 tarihinde Kırşehir’ in ilçe yapılmasıyla ilgili yazmış olduğum “Türkiye’nin Tarihine Utanç Çivileriyle Çakılmış Bir Kara Leke“  başlıklı yazımdan sonra çok sayıda destek telefonları aldım. 

Kırşehir eski Milletvekili ve halen Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevini sürdüren Sayın Cafer Güneş 22 Temmuz 2022 tarihinde saat 16.40’ ta beni arayarak yazımı okuduğunu aynı gün saat 17.00’de TV5 televizyon kanalına çıkacağını ve bu programda  Kırşehir’in ilçe yapılmasına da değineceğini söyledi. Sayın Cafer Güneş’in telefonundan 20 dakika sonra başlayan programı izledim ve kendisi bizzat 20 Temmuz 1954 yılında Kırşehir’ in haksızlığa uğrayarak ilçe yapıldığını ve sahip olduğu ilçeleri elinden alındığı, 1957 yılında Kırşehir’ in tekrar il yapılmasına rağmen eski ilçelerinin tekrar verilmediğini ve Kırşehir’in almış olduğu bu ağır darbenin altından halen kalkamadığını söyledi. 

Eski Milletvekilimiz Sayın Cafer Güneş’ e bu sorumlu, duyarlı davranışından ve bana verdiği destekten dolayı teşekkür ediyor, aynı duyarlılığı, sorumluluğu Kırşehir’ in oylarıyla milletvekili seçilmiş, milletvekilliği görevleri bittikten sonra Kırşehir’i unutan eski milletvekillerimizden, kendileri Kırşehirli olup, başka illerden milletvekili seçilmiş halen milletvekili olan Hacı Turan ve diğer milletvekillerimizden, sık, sık televizyon programlarına katılan Devlet eski Bakanımız Ramazan Mirzaoğlu’ndan, ve Milletvekilliği ve Bakanlık görevi bittikten sonra Kırşehir’i terk etmeyen ve Kırşehir’de yaşamaya devam eden benim çok sevdiğim, elinde yetişip, büyüdüğüm 48’ci T.C. Hükümetinin Kültür Bakanı Gökhan Maraş ağabeyimden de bekliyorum. Hatta Sayın Bakanlarımız bu konuda öncülük ederlerse daha yararlı olur.

Ayrıca Kırşehir Karaca Kurt Türkmen Köyleri Dernek Başkanı Sayın Serdar Güneş hem bana özelden yazdığı, hem sosyal medyasında paylaştığı yazıda bana destek vererek Kırşehir’in ilçe yapıldığı gün olan 20 Temmuz  tarihinde Kırşehir’ de yapılacak programlarla protesto edilerek elimizden alınan ilçelerin  tekrar alınması için  üzerine düşen her şeyi yapacağını söyledi.  

Yine Ankara’ da yaşayan hemşerimiz Mehmet Altıparmak’da beni arayarak her yıl 20 Temmuz’da Kırşehir’in ilçe yapılmasını ve ilçelerinin elinden alınmasını protesto etmek için üzerine düşeni yapacağını söyledi. Ankara’ da yaşayan hemşerimiz Mehmet Altıparmak’ın gösterdiği bu duyarlılığı başta Ankara olmak üzere diğer illerde faaliyetlerini sürdüren Kırşehirliler Derneklerin de bekliyorum.  

*   *   *            

Aylar önce AK Parti Kırşehir Milletvekili ve il teşkilatı tarafından Kayseri, Kırıkkale ve Kırşehir arasında hızlı tren projesinin en kısa sürede yapılacağı müjdesi verilmişti. Ancak geçtiğimiz hafta içerisinde Kayseri’ de katıldığı bir programda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklanan hızlı tren projesi kapsamında projede Kırşehir’ in olmadığı ve Kayseri, Yerköy, Kırıkkale illerini kapsadığını açıkladı. Böyle olunca daha önceden müjde olarak yapılan açıklamaların gerçek dışı olduğu ortaya çıktı.

Bu haberden dolayı çok sayıda eleştiri alarak sessiz kalmakla suçlandım. Kırşehir’in 1954 yılında ilçe yapılmasına gösterdiğim sert tepkiyi şimdi neden göstermediğim söylendi. Ben hafta da bir defa Çarşamba günleri yazıyorum ve duruma göre sırası geldikçe yazıyorum.  

Benim doğup, büyüdüğüm Aşıkpaşa Mahallesi, Özbağ Sokağı’nda yıllar önce rahmetli olan ve sokağımızın çok sevdiği Allah rahmet eylesin Hatice Halamız vardı, sürekli güzel sözler söyler, hayırlı öğütler verirdi. Güzel sözlerinden birisi de “Üzümün şırası var, her işin sırası var“ sözüydü. Bu sözü çok severim.

Evet, her işin sırası var. Sırası geldi yazıyorum. Kırşehir siyasetten ve siyasetçiden çok büyük acılar çekmiş, ağır darbeler yemiş ve halen yemeye devam etmekte adına da demokrasi denilmektedir. İş başına gelen, seçilen Milletvekilleri her zaman kendilerini düşündüler, kendilerine hizmet ettiler Kırşehir’e değil. İşleri bitince de Kırşehir’i bir daha gelmemek üzere terk ettiler.  

Bu Kayseri, Yerköy, Kırıkkale hızlı tren projesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamasından sonra Kırşehir’ de verilmesi gereken en iyi cevap, AK Parti Milletvekilinin istifa etmesi, İl ve ilçe teşkilatlarının kendilerini fesih ederek kapatmalarıdır. Sadece iktidar partisiyle kalınmamalı aynı şekilde muhalefetteki partilerde protesto hakkını kullanarak kapılarına kilit vurmalı, milletvekilleri istifa etmelidir.

Kırşehir’ de ikamet eden hemşehrilerimizle, Türkiye’nin değişik şehirlerinde yaşayan hemşehrilerimiz hiçbir seçimde sandığa oy kullanmaya gitmemelidir. Bunları yazıyorum ama gerçekleşmeyeceğini biliyorum. Çünkü hangi siyasi partiye mensup olursa olsun Kırşehir’de bu cesareti gösterecek milletvekili de, teşkilatlarda yok. Siyasetçilerin büyük çoğunluğu kendilerine çalıştı, Kırşehir’e değil. Sivil toplum örgütleri derseniz tamamen facia var mı, yok mu ben göremiyorum. Siz hiç seçim meydanlarında 68 yıl önce Kırşehir’in ilçe yapılarak ağır darbe vurulduğunu, iktidara gelinde Kırşehir’ in gasp edilen hakkının tekrar verileceğini söyleyen siyasi liderler var mı?  Cevap hayır. Öyleyse biz bu siyasilerin peşinden niye koşuyoruz, onlar bizim peşimizde koşunca ne kaybederiz. Birileri “Gelene ağam, gidene paşam” diyerek gününü gün ediyorlar. Biz bu kafayla devam ettiğimiz sürece sırtımızdan kolay kolay kimse inmez, bende sadece yazmakla ve düşman sahibi olmakla kalırım.  

*   *   *           

Geçtiğimiz hafta Kırşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri tarafından yapılan yangın tatbikatında üzerinde ay yıldızlı Türk Bayrağımızda olan Kırşehirsporumuz yeşil beyazlı bayrağı yere serilerek üzerine basılmış ve bu olay Kırşehir’de çok büyük tepki almıştır.

Kurulduğu tarih olan 1969 yılından günümüze kadar Kırşehir’ le özdeşlemiş yeşil beyazlı bayağımızın yere serilerek üzerine basılmasını kınıyorum.  Çünkü eski bir Kırşehirspor futbolcusu olarak yeşil beyazlı formayı onurla, gururla, şerefle terlettim. Bu forma dünyanın her yerindeki Kırşehirlileri temsil ediyor. Ben bu forma uğruna sağ ayağımdan çok ciddi sakatlık geçirdim, halen acısını çekiyorum ve okulumdan oldum. Tabi ki sadece ben değil benden önce de, sonrada Kırşehirspor'da futbol oynayan herkes bir şekilde sakatlamış, ayağı ve kolu kırılan, bacağında yırtık oluşan, beyin travması geçiren çok futbolcu olmuştur. Nedeni de Kırşehir için, yeşil beyaz forma için, yeşil beyaz bayrak için.

Tabi ki burada itfaiye ekiplerince yapılan bu olaydan dolayı İtfaiye müdürünü ve Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu’ nu sorumlu tutamayız ama icranın başı olmaları nedeniyle Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu’na, yardımcılarına ve itfaiye müdürüne sesleniyorum. Tatbikatlarda onlarca terör örgütlerinin paçavraları varken tatbikatlarda kullanmak üzere bula bula 53 yıldır tüm Kırşehirlilerim simgesi olmuş, özdeşlemiş, onurumuz, gururumuz, şerefimiz olan yeşil-beyazlı bayrağımızı mı buldunuz. Lütfen tatbikatlarda daha dikkatli olunuz ve kuruluşundan, bugüne kadar Kırşehirspor’a hizmet etmiş, formasını terletmiş insanlara saygısızlık yapmayın, vefat edenlerin kemiklerini sızlatmayın. Tekrar ederseniz beni karşınızda çok sert bulursunuz. 

Evet gücümün yettiğince, elimin klavyeye gittiğince bir şeyler yazmaya çalıştım. 

Payına düşen alsın.