Sonbahar geldi, havalar artık soğudu, kış mevsimi de geldi çattı…

Yakacak ve ısınma fiyatları el yakıyor. Doğalgaz, elektrik, akaryakıt zamları derken bir de yüklü kömür fiyatlarını görünce bu kışın çok, hem de çok zor geçeceğini görüyoruz.

Ülke gündemi toz duman, bilgisayarımın başına oturdum, “Ne yazayım, Kırşehir’in hangi konusunu yazayım?” diye kafa yorarken Kırşehir’in yazmakla bitmeyecek sorunları aklıma geldi.

Gerçi yazsam ne çıkar ki!

Nasıl olsa kendimiz yazıyor, kendimiz okuyoruz!

Takan yok!

Üstüne giden yok!

Anlayan yok!

Gereğini yapan yok!

İşte yazmadan, söylemeden edemiyorum.

Ben yazayım, ilgililer, yetkililer görmezden, duymazdan gelsinler, vebali bulundukları makamın hakkını vermeyenlerde nasıl olsa.

En azından ben görevimi yapayım vicdanen rahat olayım. Ama üzüntüm Kırşehir’e oluyor ne yazık ki!..

Kırşehir ölmüş de ağlayanı yok!

Kırşehir insanı kadirşinastır, Kırşehir insanı küçük şeylerle mutlu olan ender kentlerden biridir.

Sessizdir, sakindir, hakkına riayet eder.

Başka iller gibi nankör değildir. Yapılan yatırım ve hizmetleri inkâr etmez, kim yaparsa hep takdir eder.

Başka illere getirilen hizmetlere gıpta eder, seyreder, elinden fazla bir şey de gelmez ne yazık ki…

Bu nedenle olsa gerek eline vurup, ekmeğini alıyorlar ne acı ki!..

Kırşehir insanı hava limanları, köprüler, barajlar, limanlar, demiryolları, metrolar istemiyor ki…

Zaten iste de havasını alacağını bildiği için kaderine razı bir şekilde kendisine uzanacak bir yardım eli bekleyip duruyor…

Yani biz Kırşehirliler başka illere gelen yatırım ve hizmetleri seyretmekte o illere, ilçelere gıpta ile bakmakla meşgulüz.

İşte geçtiğimiz ay kutlanan Ahilik Haftası törenlerine beş yıl sonra katılan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Kırşehir’le ilgili hiçbir vaatte bulunmadı. Kırşehir’in sorunlarına hiç değinmedi. Kırşehir’den ayrıldıktan hemen sonra gittiği Mersin’de 3.3 milyar liralık yatırımların açılışını yaptı.

İşte yanı başımızda diyebileceğimiz Kayseri, Konya, Aksaray, Kırıkkale, Nevşehir, Yozgat her türlü devlet yatırımlarıyla donatılıyor. Ankara’dan hareket eden hızlı tren Konya’ya, oradan Eskişehir’e her saat gidip geliyor.

Yine aynı şekilde Ankara’dan çıkan hızlı tren Kırıkkale, Yozgat ve ilçeleri, Kayseri, Sivas ve oradan da Doğu illerine harekete hazırlanıyor!

Nerde Kırşehir?

Bir demiryolu projesi atıldı önümüze onunla yatıp, onunla kalkıyoruz, avutulup duruyoruz!

Peki, ne olacak Kırşehir?

Yukarıda sıraladığım illerin güçlü siyasileri var.

Peki, Kırşehir’in neyi var?

Kırşehir AK Parti iktidarında pek çok hizmet ve yatırım aldı. Ama bu yeterli mi?

“Seçimlerde iktidarla bir olalım, hizmet alalım!” diye oy verenler ne düşünüyorlar acaba? Memnunlar mı Kırşehir’in bu durumundan?

AK Parti’nin 20 yıllık iktidarı döneminde üç dönem Kırşehir Milletvekilliği yapan Mikail Arslan ile Hacı Turan’ın Kırşehir’e kazandırdığı Ahi Evran Üniversitesi, Polis Meslek Yüksekokulu, Adliye Sarayı, yeni Devlet Hastanesi, TOKİ konutları, Sıdıklı-Sarıyahşi Köprüsü, duble yollar, okullar, ilçelere hizmetler yapıldı.

Diğer milletvekilleri ne yaptı derseniz, doğru dürüst kalıcı hiçbir hizmet yapamadılar. Şimdi onlar binlerce lira maaş alıyorlar o kadar…

Battı balık yan gider!..

“Kırşehir’e bilmem kaç yataklı hastane, bilmem ne binası, şu ilçeye yurt, bu ilçeye okul sözü aldık, proje ihalesine çıkılıyor!” diye yıllarca Kırşehir insanını avuttular, oylarını aldılar. Ama hizmet yerine hezimete uğrattılar!

Ondan sonra bir başka açıklama yapıyorlar. “Kırşehir marka kent oldu, marka kent yaptık!” diye…

Şimdi sormadan edemiyorum.

Kırşehir gerçekten eğitimde “marka” kent mi?

Kırşehir insanı zekidir, çeviktir. Garibandır. Anne ve babalar Kırşehir’de iş ve aş kapısı olmadığı için yemiyor, içmiyor, giymiyor, yavrularını okutmak için her türlü özveride bulunuyor. Kimi özel öğretmen tutuyor, kimi dershanelere gönderiyor, çocuklar da bütün bunları bildiği için çalışıyor, çabalıyor, sınavlarda başarılı oluyor.

Sonra ne oluyor bu başarılı çocuklar iş ve aşlarını başka illerde aradığı için Kırşehir’i terk edip gidiyor. Nüfusu azaldığı için milletvekili sayımız üçten ikiye düşüyor. 

Bütün bunları herkes biliyor da Kırşehir’in ne siyasileri, ne il yöneticileri bilmiyorlarmış gibi “eğitimde mark kentiz” diye övünüyorlar!

Siyasilere de övünmek ne de güzel yakışıyor değil mi?

Yazık, hem de çok yazık!

Biz Kırşehir’in sorunlarını yıllardır yazdık, ilgililere duyurduk. Ama demek ki bu ili yönetenlerin gözü kör, kulağı sağır olmuş ki duyuramadık.

Ne yapalım biz eşek olduğumuz sürece semer vuran çok olurmuş!

Bütün bunları Kırşehirliler çok iyi biliyor ve içinde yaşıyorlar. Acaba son yıllarda Kırşehir’e hiçbir hizmetin gelmediğini, yapılmadığını siyasiler biliyor mu?

Evet, hepimiz bu şehirde yaşıyoruz.

Çıkarcılar, menfaatçiler, ihaleciler, yalaka ve yağcılardan, şakşakçılardan başka kim, “Evet Kırşehir büyüyor, hizmet alıyor! Kırşehir’in nüfusu artıyor, göç durdu, göç alıyor!” diyecek?

Adı Organize Sanayi olan, Organize Sanayi Bölgesi’yle ilgisi olmayan, son yıllarda kaderine terk edilmesiyle, yatırım teşviklerinin kaldırılmasıyla hiçbir yatırımcının gelip gitmediği Organize Sanayi Bölgesi’ne bırakın yeni yatırımcı getirmeyi, orayı bir türlü genişletip büyütemedik bile! 

4 bin civarında insana iş ve aş veren Petlas’ın arsa talebini bile hala yerine getirememişsek bizden ne köy olur, ne kasaba!

İki yıla yakın bir süredir doğru dürüst iş yapamadığı için büyük sıkıntı içinde olan küçük esnaf ve sanatkârlarımız ya işyerlerini tek tek kapatıp Kırşehir’i terk ediyor, ya da işsizler ordusuna katılıyor.

Kırşehir’in termal turizmden gerekli payı alacağını, yeni otellerin yapılacağını söyleyenlerin kulakları çınlasın! Onlara ne kadar güvenmiş, inanmıştık ki!

Hani çevre yolunu yaptılar mı? Bir kamulaştırmaya takıldı kaldı, ne çözen var, ne çözmek için çaba gösteren!

Bırakalım çevre yolunu da Akbayır’daki Armas Otel’le, Terme Oteli’nin yolu bile birbirine bağlanmadı!

 “Kırşehir’i seviyoruz, hizmet getiriyoruz!” diyenlerin de, onlara oy verenlerin de kulakları çınlasın!

Boş verin, gitsin Kırşehir ölmüş te ağlayanı yok!

Kırşehir’in hiçbir yatırıma, hizmete ihtiyacı yok!

Seçimler yaklaşıyor, yine kapınızı çalacaklar!

Nasıl olsa oyunuzu vereceksiniz. Verenler düşünsün!

Ne diyelim daha… Uzun lâfa gerek yok.

Varsın Kırşehir büyümesin,  varsın Kırşehir küçülsün…

Siyasi iktidar sahipleri bütün bunları görmezden, duymazdan gelsinler!..

Bir gün gelecek onlar da Kırşehir’i terk edecek!

Çünkü Kırşehir’in kaybedecek hiçbir şeyi kalmadı.

İşsizliği yoğun olarak yaşayan, sürekli göç verip küçülen Kırşehir’de her şey bitti!

Kırşehir’de bıçak kemiğe dayandı!

Kırşehir’de tuz koktu!

Kırşehir sizlere ömür oldu!

“Kırşehir’e hizmet ettik, yatırım yaptık!” diyenler buyurun cenaze namazına…

         ***

Biraz da gülelim!

Deli mektubu

Delinin biri bir gün eline kâğıt kalem almış, bir şeyler yazıyormuş. Yoldan geçen bir adam sormuş:

“-Hayrola, mektup mu yazıyorsun?”

Deli de “Evet” cevabını vermiş.

Adam sormuş:

“- Kime yazıyorsun?”

Deli, “Kendime yazıyorum!” demiş!

Adam da gülerek sormuş:

“- Peki oku bakalım ne yazdın kendine?”

Deli de “Nasıl okuyayım, postacı daha getirmedi ki!” demiş!..

***

Sevdiğim bir söz

“Elinizdeki imkânların, cebinizdeki paranın ve yanınızdaki insanların kıymetini bilin.”