Zaman zaman bu satırlarda ve bulunduğum ortamlarda Kırşehir’in sorunlarını gündeme getirir Kırşehir’in gelişip, büyümesi ve kabuğunu kırması için ilgililere seslenirim. 
Nedense kimselere sesimi duyuramam. Çünkü herkes kendi havasında Kırşehir kimsenin umurunda değil.  
Yürümeyi seven ve sürekli yürüyen birisi olarak Kırşehir’i dolaşırım. Geçtiğimiz hafta içerisinde bulunduğumuz kış mevsimine rağmen havaların iyi gitmesini de fırsat bilerek baştan aşağı dolaştım Kırşehir’i ve Kalesini gezdim. Kalenin dört bir yanından seyrettim Kırşehir’i içim sızladı, ciğerim yandı. 
Gördüm ki Kırşehir kaderine terk edilmiş, kimse halinden memnun değil, Kırşehir insanını yorgun, durgun, düşünceli, stresli ve üzgün, herkes evine götüreceği bir lokma ekmeğin, kaynayacak tencerenin, büyüyen, okuyan çocuğunun geleceğinin derdin de. Başka bir şeyi düşünecek hali kalmamış.  
Kırşehir hükümetler tarafından dışlanmış, sürgün yatağı haline getirilmiş, sanayi yatırımları yapılmamış, vilayetken kaza olmuş, can damarları koparılmış, ilçeleri elinden alınmış, ufaltılmış, küçültülmüş, cezalandırılmış, göç vermiş, dayanılır gibi değil. Kırşehirliye eziyet etmişler kimse farkında değil. 
Kırşehir göç veriyor, okuyan, mesleğini eline alan, ekmeğini kazanan terk ediyor. 
Turist gelmez, kimseler, gezmez, görmez olmuş memleketimi. Kimse farkında değil.
Ahi Evran Camii’nden, Cacabey ve Ahmet Yesevi Cami’ne, Aşıkpaşa Türbesi’ne. 
Dinekbağı’ndan, Hızırağa’na, Bağbaşı’ndan Özbağ’ınaa, Mehtap Tepesi’nden, Kervansaray’a, Kındam’dan, Bahçelievler’e, Gölhisar’a seyreyledim Kalesinden Kırşehir’i. 
Üzerinde karabulutlar dolaşıyor, insanlar mutsuz, neşesiz, endişeli. 
Dar yollar, olmayan sanayi, işsizlik sıkıntıya sokmuş Kırşehir insanını. 
Kısaca Kırşehir bütün problemlerini çözmek için kendisine uzanacak dokunacak bir el bekliyor ama yıllardır bulamamış uzanacak eli bir türlü. 
Duman almış Kervansaray Dağını, Kervansaray Dağı da eski dağ değil, üzerinden çiğdem çıkmıyor, otlar bitmiyor, hayvanlar otlamıyor, kuşlar uçmuyor. 
Özbağı’nın, Dinekbağı’nın, Bağbaşı’nın bağlıkları, Hızırağa’nın hızırlığı, ağlığı kalmamış, beton yığınları yükselmiş. Kındam’ın, Bahçelievler’in bahçesinden, bağından eser yok.  Gölhisar hiç değişmiyor, içine kapanmış uzanacak bir el bekliyor. Adını anlamı ay ışığı, olan mehtaptan alan Mehtap Tepesi’nde aydan ışıktan eser yok. 
Kırşehir Ankara, Kayseri arasına sıkışmış, bunalmış, daralmış, rahatlatacak bir el, huzura kavuşturacak yiğitler bekliyor. Sanayi bekliyor, iş bekliyor, aş bekliyor, yatırım bekliyor, elinden alınan ilçelerinin geri alınarak itibarının iade edilmesini, memleketine sahip çıkılmasını bekliyor. Ancak herkes kendi âleminde, Kırşehir kimsenin umurunda değil.  Kırşehir’in sorunlarını gündeme getirince “Sana ne Kırşehir’den, Kırşehir’i sen kurtaracaksın!”  denilmesini de anlamıyorum. 
Kırşehir’de doğmuş, Kırşehir’de yaşayan Kırşehir’i terk etmeyen Kırşehir sevdalısı olarak elimden bir şey gelmiyor, sadece yazıyorum, yazdığımı da kendim okuduğumdan faydamda olamıyorum. Kırşehir’ime yüreğim alev, alev yanıyor, gözlerimden yaş dinmiyor, kimse farkında değil.
Oysa Kırşehir öyle sıradan bir şehir olmayıp, medeniyetlere beşiklik, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulmasına öncülük etmiş, İslamiyet’in yayılmasında, Anadolu'nun Türklere yurt olmasında önemli rol oynamıştır. Dünyaya mal olmuş Ahilik Teşkilatını kurmuş, Türkçe ilk üç eserin Kırşehir’de yazılması münasebetiyle Türk Dilinin Başkenti unvanını almış, Dünyada ilk uzay araştırmaları çalışmaları Kırşehir’de Cacabey Medresesi’nde başlamış, Şeyh Edebali, Dursun Fakıh, Yunus Emre, Ahi Evran, Aşıkpaşa, Cacabey, Hacı Bektaş’ı Veli, Süleyman Türkmani, Kaya Şeyhi, Melik Gazi,  Kalender Baba, Muhterem Hatun, Fatma Hatun  gibi çok sayıda evliyaları bağrından çıkarmıştır.  
UNESCO dahi 2021 yılını Kırşehir’in bağrından çıkan Ahi Evran, Hacı Bektaş, Yunus Emre yılı ilan etti ancak ülkemizde başta siyasiler olmak üzere maalesef kimse Kırşehir’in değerini bilmiyor, üvey evlat muamelesi yapılıyor Kırşehir’e, adeta yaz gözle bakılıyor.  
Merak ediyorum Kırşehirli bir gün ayaklanarak artık yeter diyecek mi, kabuğunu kıracak mı, çehresi değişecek mi, Kırşehir’e sahip çıkacak mı? Ama hiç ümidim yok.  
Kısaca gördüm ki Kırşehir kaderine razı olmuş, kendisine uzanacak yardım eli bekliyor.