Yeni bir yıla girdik. İyisiyle, kötüsüyle, acı ve tatlı hatıralarıyla geride bıraktığımız 2017 yılının ekonomik verileri maalesef insanın içini karartıyor.

Yeni bir yıla girdik.
İyisiyle, kötüsüyle, acı ve tatlı hatıralarıyla geride bıraktığımız 2017 yılının ekonomik verileri maalesef insanın içini karartıyor.
Ekonomi diyorum çünkü insanın yaşamını doğrudan ilgilendiriyor. Hükümet ekonomiyi iyi yönetemediği için ne yazık ki 2017 yılı ekonomik veriler bakımından karanlık bir yıl olarak tarihin tozlu raflarında şimdiden yerini aldı.
Tabii ekonomi açısından durum pek iç açıcı olmayınca da, özellikle küçük esnaf, bankalara borçlu olan vatandaşlar ve yatırım yapma düşüncesinde olanlar hep tedirginlik yaşadı. Hal böyle olunca da belirsizlikler hiç kimseye yaramadı, sadece umutsuzlukları artırdı.
Döviz fiyatlarındaki anormal artışlar, altın ve diğer emtialarda yaşanan fiyat yükselişleri hep dar gelirlinin alım gücünü zayıflattı. Yani sözün özü 2017 ekonomik olarak kara ve kayıp bir yıl oldu.
Hani perşembenin gelişi çarşambadan belli olur denir ya, 2018 yılının henüz ilk günlerinde bile, döviz kurlarında yükselmeler, faizlerde ve işsizlikte olumsuz sinyaller gelmeye devam ediyor. Maalesef döviz kurları düşürülemiyor, faizler düşürülemiyor, işsizlikler azaltılamıyor, fakir fukaranın problemi çözülemiyor.
İhracatta artış eğilimi yok, işsizlik her geçen gün artıyor, emekli perişan, asgari ücretliye kaşıkla verilen 199 liralık maaş artışı kepçeyle geri alındı, çalışanların alım güçleri zayıflıyor. Ancak tüm bunlar yaşanırken hükümet yetkilileri bir türlü çare üretemiyorlar.
Bu gün, Türk Lirası karşısında Euro 4,5 liranın üzerinde, dolar ise 4 liraya yaklaştı bile. Türk Lirasındaki değer kaybı her geçen gün artış göstermekte, bu da iğneden ipliğe her türlü tüketim mallarına maliyet artışları yaratıyor dolayısıyla da zam olarak yansıyor. Bu yılın sonunda dolar ve Euro’nun kaç lira olacağını kimse tahmin edememektedir. Bu da iş çevrelerinin ve yatırımcının geleceği göremediği anlamına gelir ki, ekonomik açıdan geleceğin biraz daha karanlık olduğu gerçeğini doğru tanımlar.
Kırşehir’de birçok vatandaşa “paranı nasıl değerlendiriyorsun?” diye sorduğumda, çoğu “paramı dolar yapıyorum!” diyor ve tanımlaması da ilginç “dolar aldığımız için dolar artıyor, dolar arttığı için dolar alıyoruz.”
Bu tür kısır bir döngü devam edip gidiyor. Bu kötü gidişatı normalleştirmenin yolu ise ancak siyasi belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla sağlanır.
Bilinmeli ki ülke içerisinde ve dışarıda siyasi çözümler üretilemediği sürece piyasalarda güven tesis olmaz. Güvenin olmadığı yerde ise ekonomi dengeleri düzenli olmaz. Nitekim çatışma ve gerginliklerin yaşandığı ortamlarda yabancı sermaye yatırım yapmaktan kaçınır. Zira sermaye yatırımını güven duyduğu ortamına göre düzenler. Hatta bazı işadamlarımızın sermayesini yurt dışına taşıdığı da bilinmektedir. Bu da ülke ekonomisi üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır.
Yani 2018 yılının, 2017 senesinden aldığı ağır fatura ile birlikte yükünün daha da ağırlaşacağını görüyoruz.
Ümit ederiz ki! 2018 yılında ülkemize siyasi istikrar ve huzur bir an önce gelir de, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak geldiğimiz uçurumun kenarından döneriz.