Kırşehir’de yaşamını sürdüren ve gelir düzeyi çok yüksek olmayan insanlar sofralarını süsleyen gıda maddelerinin yüksekliğinden dert yanmaktadırlar. İnsan hayatının olmazsa olmazı olan gıda maddeleri gelir seviyesi ile doğrudan orantılıdır.

Kırşehir’de yaşamını sürdüren ve gelir düzeyi çok yüksek olmayan insanlar sofralarını süsleyen gıda maddelerinin yüksekliğinden dert yanmaktadırlar. İnsan hayatının olmazsa olmazı olan gıda maddeleri gelir seviyesi ile doğrudan orantılıdır. Ancak gelirin düşük, gıda fiyatlarının yüksek olması alım gücünü düşürmekte ve bu da sağlıklı insan yaşamını doğrudan olumsuz yönde etkilemektedir.
Ülkemizde gıda fiyatları yıllardır yüksek seyrediyor, ancak içinde bulunduğumuz 2018 yılının ilk aylarında bile neredeyse tavan yaptı, fiyatlar durmak bilmiyor her gün az da olsa yükseliş içinde seyir ediyor. Olan fakir fukaranın garip gurabanın cebine oluyor. Öyle AKP hükümeti yetkililerinin gıda fiyatlarının düşürüleceğini açıklamalarıyla fiyatlar da düşmüyor. Dolayısıyla bu artış enflasyonu da olumsuz yönde tetiklemiş durumda.
Periyodik olarak aylık ve yıllık olarak açıklanan enflasyon oranı gerçekleri çok fazla yansıtmamaktadır. Enflasyon hesaplanmasında et, süt, yumurta, peynir, zeytin, yağ, çay, ekmek gibi temel gıdaların fiyatları nedense hesaba katılmaz. Oysa üst gelir diliminin dışında kalan guruplar gelirlerinin yarısından fazlasını gıda harcamalarına yapmaktalar.
Kırşehir’de meyve, sebze ve diğer gıda ürünlerinin önemli kısmı alış veriş merkezlerinde tüketicilere pazarlanıyor. Bir kısmı da manav, küçük marketler ve pazarcı esnafı tarafından satılıyor. Şehrimiz de kurulan semt pazarlarında meyve ve sebze fiyatlarının yüksekliği satışları da olumsuz etkiliyor.
Genel olarak geçimini topraktan kazanan üretici, bağında, bahçesinde, tarlasında emeğini esirgemeden el emeği, alın teri ile yetiştirdiği ürünleri toptancı halindeki komisyonculara getirir ve fiyat komisyoncular tarafından belirlenir. Gıda ürününü satın alan tüccar nakliye, fire v.s. giderleri ilave ederek perakendeciye satışı yapar, tüketiciye kadar gelen ürün, üreticiden sonra epey yol kat etmiş ve fiyatı da bir hayli yükselmiş olur ki! Bu da tüketicinin sofrasından her geçen gün bir dilim ekmeğin eksilmesi demektir.
Gerek tarımsal gıda ürünlerinde, gerekse de, hayvansal gıda ürünlerinde tüketicinin cebini yakarak sofrasını süsleyen işleyiş aynı. Maalesef üreticinin girdi maliyetleri yüksek, zira akaryakıt fiyatları sürekli artış gösteriyor. Döviz kurları her geçen gün rekor tazeliyor, bu da tabi ki ekonomik verileri olumsuz yönde etkilemektedir. Tüm bu olumsuzlukların hükümet politikasının yetersizliğinden kaynaklandığını söylemek en doğru yaklaşım olur.
Öyle yapılmak istenildiği gibi, üretici vatandaşımıza verilecek olan küçük küçük destekleme ile yeteri kadar kalıcı üretim yapılabilmesi söz konusu olmaz. Uygulanan bu yanlış politika ile gıda fiyatlarında artışlar halkın cebini yakarak devam eder.
Devlet doğru uygulanabilir tarım ve hayvancılık politikaları ile üretimi teşvik ederek, verimliliğin artırılmasını sağlamalı, doğrudan üreticiden tüketiciye giden kanalları açarak fiyatların makul seviyelerde kalmasına katkı sağlamalıdır.