Kırşehir’de son günlerde herkesin ağzında bir söz dolaşıyor. AK Partililer ile AKP’liler arasında yoğun bir tezat oluştuğu dillendiriliyor.

Kırşehir’de son günlerde herkesin ağzında bir söz dolaşıyor. AK Partililer ile AKP’liler arasında yoğun bir tezat oluştuğu dillendiriliyor.
16 yıldır ülkeyi idare eden Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu AK Parti’ye gönül veren partililer ile AKP’lilerin arasında ne fark olduğunu merak ettim herkes gibi.
Meğer büyük fark olduğunu gördüm.
Eski Refah Partisi geleneğinden gelen ve Recep Tayyip Erdoğan’a gönülden bağlı olan Kırşehir’deki AK Partililer hiçbir karşılık beklemeden bu partiye destek veriyor.
Peki AKP’liler kim?
Bunlar her devrin adamı olanlar. Hangi parti iktidarda ise oraya geçen, bu partinin merdivenlerini üçer-beşer atlayarak inip çıkan, her dönemin adamı olan, başka bir tabirle “zübük” olanlardır.
Düne kadar CHP, MHP, DYP, hatta HDP’nin kapısını bekleyenler bugün AKP’li olmuşlar!
Hafta sonunda AK Parti’nin “Siyaset Akademisi” vardı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Naci Bostancı da buraya gelecekti.
Çarşıda karşılaştığım bir dostumla ayak üstü görüşürken, bir AKP’liyi telaşlı telaşlı giderken gördüm. “Hayırdır bu ne telaş?” diye sordum.
Devletin bir resmi kurumunda müdür olan bu kişiden aldığım cevap ilginçti, “Ya bizim AKP’nin bir toplantısı var oraya gidiyorum! Şöyle bir gözükmem gerekiyor!” dedi.
İşte bizim dediğimiz de bu!
Gözükmek, yani AK Parti’ye gönülden bağlı olmayan, ama bu partinin iktidar nimetlerinden yararlanmak, bu partiliymiş gibi davranmak!
Kırşehir’de nice böyle AKP’li var!
Hepsi de el üstünde tutulan, makam ve mevkii verilen!
Say say bitmez ki!
Bu AKP’lilerin, gerçek AK Partilileri ite kalka öne geçen “zübük”ler desek belki bize iktidar partisine mensup bazıları kızacaktır. Ama gerçek bu!
Dün bu tipler ANAP’ın kapısından ayrılmazlardı, adeta bu partinin bir numaralı savunucuydular!
Sonra bu tipler, yani “zübük”ler iktidara geleceklerini gördüğü SHP (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) ile Doğru Yol Partisi’ne koştular, bu partilerde kendilerine yer buldular, bu partilerin nimetlerinden yararlanarak makam ve mevkii alarak “adam” oldular!
Aaa bir de bakmışsın ki bu “zübük”ler, Demokratik Sol Parti (DSP), Refah Parti ve MHP iktidara aday oldular, bir gecede bu partilerin saflarında kendilerine yer buldular!
Tam da kendilerini bu partilerin “demirbaşı”na kayıt yaptıracaklardı ki Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları iktidara yürüyor. Bir gecede AKP’li oluverdiler!
Üstelik bu partinin geleneğinden geldiklerini savunup, gerçek AK Partilileri ite kalka ön planda kendilerine yer buldular!
Şimdi AK Parti’de böyle bir sıkıntı söz konusu…
Her devrin adamları, yüzsüzlüklerini ele almışlar her köşe başında “Ben AKP’liyim!” diyerek parsayı toplayıp, işlerini rahatça hallettirebiliyorlar!
Diğer AK Partililer de bu durumu üzüntü ile izleyip, veryansın ediyor.
Ben her partiyi çepeçevre kuşatan “zübükleri” defalarca yazdım. Ama bunlar pişkinliklerini korudular, korumaya da devam ediyorlar.
Kırşehir’de her iktidar döneminde “zübük” olduğunu bilenler bilir. Çünkü devir “zübük” devri olduğu için, “zübük”lere daha çok değer verildiği için onlar her iktidarı kullanırlar, işlerini yaptırırlar köşe dönerler.
He yapalım çevremizdeki “zübük”ler olduğu ve siyasetçilerin etrafında taklacılar olduğu sürece bu milletin beli doğrulmaz…
Ne yaparsın ki dönem “zübük” ve taklacıların dönemi olmuş.
Parti, siyasi görüş, düşünce, fikir, ilke nafile!..
Varsa menfaat, yoksa menfaat…
İşte bu zübükler FETÖ terör örgütü içinde de boy göstermişler. Onlarla birlikte olmuşlar, iş ve aş temin etmişler. Ama bunların hainliklerinin ortaya çıktığı 15 Temmuz darbe girişimden sonra bu zübükler birden bire yıllardır birlikte oldukları cemaatin yandaşı olmadıklarını göstermek için meydanlara inmişler.
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Kırşehir’de de Fethullahçı olan kişilerin Cacabey Meydanı’ndaki demokrasi nöbetinde olduklarını herkes gördü ve ağızları açık kaldı.
İşte hainler böyle. Zübüklük de bence bir hainliktir.
İnsanların bir görüşü, bir duruşu olmalı. Bir davası, bir onur ve şerefi olmalı.
Ama ne yazık ki olmadığı için bunlara Kırşehir’de “zübük” diyorlar.
Daha düne kadar Kırşehir’de Milletvekillerini, Valiyi, Belediye Başkanını, Emniyet Müdürünü kendilerince denetleyen, onlara neredeyse talimat veren FETÖ’cülerin ne kadar güçlü olduklarını, devletin tüm kademelerini nasıl ele geçirdiklerini gördükten sonra daha iyi anlıyoruz.
Zübükler her dönem Kırşehir’de atını oynattı, onlar insanları kullanarak makam ve mevkii sahibi oldular.
Biz bu zübüklere karşı bu ilin yöneticilerini defalarca uyardık, yazdık, çizdik, “zübüklere bu kadar itibar göstermeyin” dedik, ama ne yazık ki dinletemedik.
Şimdi görüyoruz ki Türkiye bu zübüklerden, bu hainlerden temizlenecek. İnşallah da öyle olur. Yoksa bu zübüklerle, bu hainlerle gidemeyiz.
Dün Kırşehir’de görev yapan her Valinin, Belediye Başkanının, Milletvekillerinin yanında, temel atmada, açılışta kurdele kesenler şimdi neredeler?
Kırşehir’de Valinin, Belediye Başkanının, elini, eteğini öpmek, onunla fotoğraf çektirmek için kuyruğa giren nice zübüklere şahit oldum ben.
Ama dedim ya gün zübük, yalaka ve taklacıların günü.
Ne yaparsın ki devir zübüklerin devri olmuş.
Hatta ben her yeni seçilen milletvekillerini, Belediye Başkanı’nı gerek ilk seçildiğinde de, gerekse ikinci kez seçildiğinde de bu zübüklere karşı uyarmış ve “oyumu sana verdim, senin için gecemi-gündüzüme kattım” diyerek dolaşanlara inanmamalarını, onlara fırsat vermemeleri gerektiğini söylemiştim.
Ama benim bu sözlerimi ve uyarılarımı gerek eski ve yeni milletvekillerimiz ve belediye başkanımız ne derece dikkate aldılar bilmiyorum, ama onların da bu hain ve zübükleri gördükten sonra bugün pişmanlık içinde olduğunu görüyorum.
Artık tüm Türkiye’de olduğu gibi Kırşehir’de de seçilmiş ve atanmışların bu hainlere ve zübüklere fırsat vermemeleri gerektiğini düşünüyorum.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti’de büyük bir temizlik ve yenilik yaptığını biliyoruz. İnşallah Kırşehir’de de bu zübükler temizlenir ve gerçek AK Partililer ile AKP’liler ayıklanır.
Hani şu unutulmayan Zübük filmi vardı ya Kemal Sunal’ın başroldeki… Türkiye’deki siyasetçileri ne güzel anlatıyordu ya…
Yıllardır benim gibi herkesin bıkmadan usanmadan izlediği zübük filminin aynısını, hatta entrika dolu sahnelerini Kırşehir’de az mı izledik acaba?
Dün başkalarının koltuğu altında AK Parti’ye demediğini bırakmayanlar, bugün menfaat için üçyüzaltmış derece değişerek, “Ben AKP’liyim!” diyor ve bu ilin Valisine, Milletvekillerine ve Belediye Başkanı’na şirin gözükmek adına vıcık vıcık ne yağlar çektiğini görünce, herkes, “Bak şu zübüğün haline!” demekten kendini alamıyor.
Bu durumdan rahatsız olan gerçek AK Partililer tedirgin. Bu konuda ben de bizzat bu ilin yöneticilerini defalarca uyardım, “Bu zübükler size zarar veriyor, onlara yüz vermeyin, onlardan uzak durun!” dedim. Ama bu uyarılarım nedense kulak ardı edildi, “Aman şunu karşıma almayayım! Şunlarla kötü olmayayım!” denildi…
Böyle olunca zübükler çoğalmaya ve atını oynatmaya devam ederler.
Hani derler ya; “Bir insan yedisinde neyse, yetmişinde odur” diye.
Ancak zübüğün mevkisi yükseldikçe etki derecesi artabilmektedir. Tabii ki belli bir makam ya da mevkiye gelince, içindeki zübüklük işte o zaman ortaya çıkıyor.
Aziz Nesin’in ifade ettiği gibi; bazılarımız, çevremizdeki zübüklere, kendi zübüklüğümüzden dolayı prim vermekteyiz. “İşimiz görülsün de!” anlayışı, ne yazık ki zübüğün beslendiği en önemli can damarını oluşturmaktadır.
Elbette ki zübüklerden yararlanmak gerekiyor!
Akıllı insanlar, zübüğün dizginlerini kontrol ederek, istediklerini yaptırabilirler. Ama; ya o istediğini yaptırmak isteyen insan da zübükse?
Bunun bir çok örneğini son yıllarda şehrimizde görüyor ve artarak devam ediyor!
Düne kadar cıbır olanlar, bugün lüks otomobillere biner, lüks binalarda oturur olmuşlar…
Zübükler karnından konuşurlar. Karnından konuştuklarını duymuyorsanız, kabahatli siz olursunuz.
“Tavşana kaç tazıya tut” der. Tavşanın kaçmasını, tazının tutmasını başkalarının istediğini söyler.
Bunlar hep çok yoğundur, kendisini ve çevresindekileri zengin etmek için içerisinde 72 tilki dolaştırır. Tilkileri dolaştırırken zübüklüğünü ortaya koyar ve birisinin kuyruğu diğerine dokunmaz.
Neyse zübük denince çenem açılıyor, yazdıkça yazmak geliyor içimden. Çünkü benim bu hayatta en çok nefret ettiğim kişiler zübüklerdir.
Zübüklere neler yazsam azdır. Ama daha fazla uzatmayayım isterseniz. Ama sadece şunu söyleyeyim, aman dikkat!
Zübükler peşimizde! Yeni zübükler geliyor!!!
Bu durum böyle devam ederse AK Parti’nin kan kaybedeceğe benziyor.
AKP’lilerin istediği de zaten bu olsa gerek!

***

Sevdiğim bir söz

“Acı su da, tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma… Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır.” Mevlana Celaleddin Rumi

***

Biraz da gülelim!

ATMA
Adamın birisi 4. kattaki evinin balkonunda hanımıyla boğuşmaktadır.
Ve hanımına bir taraftan, “Artık bıktım senden! Senden kurtulmak istiyorum!” demekte, bir taraftan da hanımının direnmesine rağmen onu balkondan aşağıya atma hazırlıkları yapmaktadır.
Aşağıdan geçen Kızılörenli vatandaş bağırır:
-Abi, Abi bir dakika yav. Ne Yapıyorsun?
Adam burnundan soluyarak
-Yeter bu kadının yaptıklarından usandım artık. Ondan temelli kurtulmak istiyorum.
Gariban ve fakir kahramanımız aşağıdan seslenir:
-Ülen abi atma da bana ver.