Ellide bir. Şaşırdınız mı, böylesine tuhaf ve garip bir yazı başlığından dolayı
Acaba kimin fesi, kimin nesi dediniz mi? Seçimlerde uygulanan baraj olabilir mi?
TBMM bir partinin çoğunluğu olabilir mi? Hele bakalım nedir bu başlığın gize mi?
İnsan olmak fedakârlık, yürek, merhamet, vicdan, yardım severlik ve güzel ahlak ister.
Eğer bir insanda saydığım bu özellikler yoksa ise o sadece insan görünümlü zerzevattır. İnsan olmanın bedeli vardır, yükü ağırdır, herkes bu yükü kaldıramaz.
Cuma günü Kırşehir’de Cacabey Meydanında alış veriş merkezinin önünde bulunan tuvaletin önünde bekliyordum. Gözüm telaşlı şekilde sürekli hareket halinde olan bayanlara bir şeyler söyleyen kırk beş, elli yaşlarında yarı felçli bir bayana takıldı.
Nedir bu bayanın derdi diyerek merak ettim biraz yaklaştım. Bayanın başka bir bayana “Hanımefendi bir dakikanızı alabilir miyim?” dediğine, hanımefendinin “buyurun” dediğine, “sizden ricam kısmı felçliyim aşağıya tuvalete inmek istiyorum ama merdivenlerden tek başıma inemiyorum desteğinize ihtiyacım var, lütfen sol koluma girerek merdivenlerden indirebilir misiniz” dediğine bayandan “acil işim var” cevabını aldığına, başka bir bayana söylediğine “işim var” cevabını aldığına şahit oldum.
Aynı bayan bana yaklaştı “Beyefendi siz eşinizi mi bekliyorsunuz?” dedi, “Hayır!” dedim ve “Eğer yanlış anlamazsanız ben kolunuza girer sizi merdivenlerden indirebilirim” dedim, “Hayır, siz erkeksiniz” dedi. Ve “İnanır mısınız beyefendi şimdiye kadar en az elli bayana rica ettim ama herkesin işi varmış kimse yardımcı olmadı, bunlar nasıl insan, bu nasıl insanlık” dediğine şahit oldum.
“İnanırım hanımefendi inanırım, 54 yaşına geldim ama 9 yaşından itibaren ömrüm insanlarla uğraşmakla geçti ve burada şahit olduğunuz sizin yaşadıklarınız beni şaşırtmıyor. Çünkü, çok değişik şeylere şahit oldum" dedim.
Neyse ki bir genç kızımız kadına “tabi ki yardımcı olabilirim” dedi, kadının koluna girdi merdivenlerden indirdi, ben de arkalarından gittim. Kadıncağız kıza öylesine güzel dualar ediyordu ki o dualar genç kızımıza ömrü boyunca yeter. Genç kızımız “Teşekkür ederim teyzeciğim lafı dahi olmaz, ben sizi burada bekleyeceğim, çıkınca tekrar merdivenden çıkmanıza yardımcı olacağım” dedi.
Sonra yukarı çıktım meydandan geçenlere baktım, yaşlısı, genci, kapalısı açığı, köylüsü, şehirlisi, sosyetesi her kesimden, her telden, entel, dantel insanlar geçiyordu görünüm olarak. Herkes insandı ama felçli bir kadına yardımcı olup, merdivenlerden inmesine yardımcı olmaya gelince hiç birinin insanlıkla alakaları yoktu!
“İnsanlık tamamen bitmiş, felçli bir kadının koluna girerek merdivenlerden inip, çıkmasına yardımcı olmayacak kadar körelmiş, yazıklar olsun sizlere, insanım diyerek bu meydandan boşuna geziyorsunuz” dedim.
Yine hafta sonu yolum yürüyerek Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Acil Servisine düştü. Acil önünde bir araba korna çalıyor ve camdan kafasını çıkarmış “Çabuk olun ya, akşam, akşam sizi mi bekleyeceğim elinizi çabuk tutun" diye bağırıyordu.
Bağırdığı arabaya baktığımda acilden çıkan ve iki kişinin koluna girerek yürüttüğü yaşlı bir adamı beklediğini gördüm. Öndeki araba yaşlı adamı beklesin dursun arkadaki basıyor kornaya en sonunda önde ki araç sahibi inerek “Beyefendi keyfimizden beklemiyoruz, görmüyor musunuz yaşlı hastamız var iki kişi koluna girdiği halde zor yürüyor onu bekliyoruz, biraz sabırlı ve anlayışlı olun" deyince karşıdaki, yüzünü insan derisi yerine camız dersi kaplamış olan yüzsüz zerzevat, “Ne yapalım hastanız varsa, benim de hastam var. Ben de bir an önce eve gitmek istiyorum” dedi.
Neyse yaşlı adamı zor da olsa arabaya bindirdiler gittiler ve arkadaki zerzevat gitti ve ortalık sakinledi.
İşte bunu için diyorum insanlık koktu, köreldi, bitti, öldü diye.
Onun için yazımın başlığı “ELLİDE BİR”
Aslında bana göre yetmiş beşte bir de felçli kadın elli kişiye rica ettim kimse yardım etmedi dedikten sonra genç kızın yardım etmesinden dolayı ellide bir diyorum.
“İnsanlara faydası olmayanı, ölülerden say gitsin” diyen Hz. Ali içimizde bulunduğumuz bu günleri görse neler derdi acaba.
Gerçekten toplum olarak vurdumduymazlık ve sorumsuzluk içerisindeyiz. Ne insanlıktan haberimiz kaldı, ne yardımlaşmadan herkes bir başka hava kendi dünyasında yaşayıp gidiyor. Sanki bu tür insanlar sürekli böyle kalacaklarını zannediyorlar, “At düşer adam ölür “ sözünde olduğu gibi bir gün kendi başlarına bir şeyler geleceğini, yardıma muhtaç olacaklarını düşünmüyorlar. Allah göstermesin” nasip etmeyince Allah bir fazla nefes alamadan oturduğumuz yerde ölürüz.
Veya bir kaza verir sakat kalır bana kim bakacak, yardımcı olacak diye bakarız ama o günleri düşünen yok, herkes böyle kalacağını zannediyor.
Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Kırşehir caddelerinde kendilerini bir şeyler zannederek yürüyenleri görürsünüz. O insanlar öylesine yürüyorlar ki yürürken kaldırımlar oynuyor, herkes onlara bakıyor. Onlardan başka markalı, modalı elbiseler giyinen, kokulu parfüm kullanan son model lüks arabalara binenler yok. Bir şişkinlik, bir kasılma aman Allah’ım bir görseniz. Sanki Kırşehir’in sahibi onlar. Pardon yanlış yazdım dünyayı yaratan bunlar. Ama insanlara faydalı olmaya, yardım etmeye gelince elde var sıfır.
Ne günlere kaldık böyle?
Neden bu kadar merhametsiz, vicdansız olduk?
Neden insanlara yardımcı olmaktan, selam vermekten kaçar olduk anlamıyorum. Ama iş konuşmaya gelince herkes iyi, herkes yardımsever, herkes Müslüman. Kimse mangalda kül bırakmıyor.
Yazımın üst bölümünde Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin acil servisinin önünde şahit olduğun olayı yazarken aklıma geldi.
Burada Hastane Başhekimine, Başhekim Yardımcılarına, Sağlık Müdürüne ve Sağlık Müdür Yardımcılarına sesleniyorum.
Sizler de Kırşehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde doktor açığını, malzeme yetersizliğini, kaliteli personel açığını biliyorsunuz. Geçmişte üç hastane yıkılarak bir hastaneye bırakılması yatak kapasitesini düşürdü bunları gidermek için çalıştığınızı hatta saat 17.00’den sonra mesai dışı poliklinik çalışmaları yaptığınızı biliyorum. Ama sizin göremediğiniz, bizlerin gördüğü ve şahit olduğu çok olaylar var bizler bunları gündeme fazla getirmiyoruz. Ama ister gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”e misafirimiz olun, kabul ederseniz biz sizlerin misafiri olalım bazı konuları görüşelim. Şimdiden söylemesi ben çayı çok sever ve çok içerim ona göre karar verin.
Acil serviste şartlar iyi değil. Sayı olarak yetersiz doktorlar, yeni ve tecrübesiz doktorlar, yetersiz personeller, sürekli yapılan ilaveler acil servisi perişan hale getiriyor, sağlam giden hasta çıkıyor, burası ne zaman insanların rahat tedavi gördüğü servis haline gelecek.
Öğrenmek istediğim iki konu var.
Birincisi hastanede kaç tane hasta nakil aracı var, elinizde olanlar yeterli mi?
İkincisi de hasta nakil aracıyla evlere hasta alınmaya gidildiğinde gidilen yer apartman ve asansörü yoksa hasta nakil aracındaki görevlilerin bizler hastanızı merdivenden indirip çıkartamayız adam bulun sizler indirin, çıkartın deme hakları var mı?
Hasta nakli için gidilen evde bir yaşlı kadın bir de hasta kızı varsa ne yapacaklar?
Bu konularda bilgiler alabilir miyim.
Sözün kısası inşallah kaybolan insanlığımızı tekrar kazanırız diyeceğim amma buna ben de inanmıyorum.