Kaderin cilvesinden midir, toprağından mıdır, havasından mıdır, suyundan mıdır, mayasından mıdır, nedir bir türlü anlayamadım ama bildiğim tek bir şey Kırşehir' de Kırşehir'in insanı ikrama geçmiyor, itibar görmüyor, ağzıyla kuş tutsa yaranamıyor ve sahipsiz kalıyor.
Dışarıdan gelenleri misafirperverlik yaparak el üstünde tutan, her türlü ilgiyi ve kolaylığı gösteren Kırşehir'de kendi insanına karşı yapılan vefasızlığı bir türlü anlayamıyorum. İnanın Kırşehirlinin Kırşehirliye yaptığı vefasızlığı kimse yapmamaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Denizli Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimleri ve Kamu Yönetimi Bölümüne (İngilizce) yerleşen oğlum Alperen'in kalacağı apart işlerini halletmek için Denizli'de bulunurken yazılarını yakından takip ettiğim “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi köşe yazarı kardeşim Salih Güner'in vefasızlık örneğinden bahsederek yıllarını Kırşehir ve Kırşehirspor' a harcamış, benim de beden eğitim öğretmenim ve Kırşehirspor'dan hocam olan Abdurrahman Cem hocama Kırşehirspor-Adıyamanspor maçında protokol tribününe alınmamasıyla ilgili yapılan vefasızlığı gündeme getirdiği yazıyı internetten üzülerek okudum.
Aslında bu vefasızlık sadece Abdurrahman Cem hocama yapılmıyor, Kırşehirspor'da futbol oynamış veya oynamamış. Yüreği Kırşehir için atan, hiç bir menfaat ve karşılık beklemeksizin alın terini Kırşehir için akıtmış, Kırşehir sevdalısı Kırşehir'in çocuklarının hepsine yapılmaktadır.
Abdurrahman Cem hocam, benim on yaşından itibaren tanıdığım, elinde yetişip, büyüdüğüm, çok sevdiğim, saygı duyduğum mümtaz bir insandır. Her zaman, her ortamda söylediğim gibi benim yanımda özel ve ayrı bir yeri vardır. Ağabey, kardeş gibiyiz dersem abartmış olmam. Kendimle ilgili özel durumları da çekinmeden paylaştığım ağabeyimdir.
Birileri siyasetin cilvesiyle bir yerlere gelerek makam sahibi olup, suya sabuna dokunmadan "O üzerine vazife mi, bu senin görevin mi? Siz işinize bakın, sana ne!" gibi sözlerle yaz aylarında devletin klimalı, kış aylarında doğal gazlı sıcak odalarında çay içerek gününü gün ederek sorumluluk almayıp, Kırşehir'in hayrına bir çivi çakmaz iken veya bir bardak çay parası vermemek için değişik derneklerde, örgütlerde, birliklerde, konseylerde zamanını geçirirken, " ben gittiğim yere yedi kuruş harcamam ama yetmiş lirada kazanamazsam orayı beklemem diyen," kişiliksiz, çıkarcı ve bir bardak çaya tenezzül edip, sülük gibi yapışan zatların olduğu günümüzde ömrünü hiç bir karşılık ve çıkar gözetmeden Kırşehir'e harcayan Kırşehir cadde ve sokaklarında alnının akıyla, onurla, gururla, şerefle yürüyen, Kırşehir sevdalısı Abdurrahman Cem hocam; düştüğü zaman bir futbolcunun derilerin yüzüldüğü bacak ve kollarında yara olmayan yer bırakmayan, sakatlandıran o dönemin kış aylarında çamur veya don, yaz aylarında toz olan toprak sahasında Kırşehirspor'da para almadan oynadığı gibi cebinden para harcardı, beş kuruş almadan teknik direktörlük yaptı, alt yapıda çalışarak Kırşehirspor'a futbolcu yetiştirdi.
Abdurrahman Cem hocam sadece futbolla yetinmedi, voleybol, basketbol, hentbol, masa tenisi, atletizm gibi branşlarda da çok sayıda sporcu yetiştirdi.
Abdurrahman Cem hocamla çok anılarımız var. Bunları yazmaya kalksam bu satırlar yetmez ama unutmadığım iki anımızı paylaşmak istiyorum " bir maç bitiminden sonra Allah Rahmet eylesin dönemin Kırşehirspor Başkanı merhum Mehmet Gülten dışarıdan transfer edilen futbolculara alacaklarını verirken Abdurrahman Cem hocama, “Sen Kırşehir'in çocuğusun” diyerek para vermediğine şahit olmuştum.
İkinci unutamadığım ise Kırşehirspor genç takımında teknik direktörlüğümüzü yapan Abdurrahman Cem hocam benim antrenmanda eşofmanımın olmadığını görünce kendi eşofmanını bana vermiş ve antrenmana çıkmamı sağlamıştı. Ayrıca Kayserispor'u 4 - 2 yendiğimiz maçta voleyle attığı golü de unutamadığımı belirtmek isterim.
Yine futbolcu ve teknik adam olarak yıllarını Kırşehirspor'a vermiş olan Allah Rahmet eylesin merhum Cemal Altunsaray (Pilli Cemal) hasta iken ziyaretine gittiğimde bana sarılarak ağlamış ve "Osman Kırşehir'de çok kişinin elinden tuttum, ekmek yemelerine sebep oldum, ancak bir kaç yıldır hastayım evden dışarı çıkamıyorum inanır mısın iki kişi dışında yetiştirdiğim, ekmek yemelerine, bir yerlere gelmelerine vesile olduğum, hocalıklarını yaptığım hiç bir talebem, futbolcum, arkadaşım, eşim dediğim, dostum dediğim insanlar ziyaretime gelmediler” dedi.
"Peki hocam o iki kişi kim dediğimde birisi sensin şimdi geldin, bir diğeri de Abdurrahman Cem bir kaç gün önce geldi” demişti.
İşte böylesine Kırşehir ve Kırşehirspor aşığı vefalı bir insan Abdurrahman Cem hocam. Tabi ki Abdurrahman Cem hocamın elinde yetişmiş birisi olarak vefa örneği göstererek merhum Cemal Altunsaray'dan böylesine güzel sözler duymakta benim için gurur vericiydi. Demek ki hocamın emeklerini ve bana öğrettiklerini boşa çıkarmamışım.
O ziyaretimden sonra "Kırşehir Çiğdem”Gazetesi’ndeki köşemde dönemin Kırşehirspor başkanına, yöneticilerine ve teknik ekibine seslenerek bir vefa örneği göstermelerini ve onare etmeleri için Cemal Altunsaray'ı ziyaret etmeleri için çağrıda bulunmuştum ama çağrıma kulak veren olmadı.
Bu gün ise bu köşede, bu satırlarda bir çağrı daha yapıyor ve Kırşehirspor Başkanı Veli Şahin'e seslenerek Kırşehirspor'un kurulduğu yıllardan itibaren senelerce Kırşehirspor'da futbol oynamış şu an ciddi şekilde hasta olarak evinde yatan, zaman, zaman beden eğitimi öğretmeni çocukları Deniz Koçak ve Hakan Koçak tarafından Ankara'ya tedaviye götürülen Kırşehirspor’lu eski futbolcu Duran Koçak ağabeyimizi yönetimle, teknik ekiple, futbolcularla birlikte ziyaret etmelerinin hem seksen veya bir kaç yaş fazla olan Duran Koçak ağabeyimize moral vereceğini, hem de vefasızlığı gideren onurlu bir davranış olacağını belirtiyorum.
Maalesef Kırşehir'de Kırşehir'in yetiştirdiği mümtaz ve eşsiz insanlara yapılan vefasızlık örneğinin sayısı çoktur ve bunlardan birisi de Abdurrahman Cem hocama yapılmıştır ama sevindirici olan da bu hatadan çabuk dönülmesidir.
Aslında Kırşehir'deki bu vefasızlığı ayrıca gündeme getirmek gerek. Adam Kırşehir dışından geliyor, her türlü alavere, dalavereyi yapıyor, yalakalığı, zübüklüğü yapıyor, Kırşehir'e mal olmuş insanları karalayarak, kötüleyerek, yalan söyleyerek, iftira atarak yerinden etmeye çalışıyor, hatta edenler olduğu gibi bunların sözlerine itibar eden sözde yöneticilerimizde mevcuttur.
Bu konuyu da en kısa zamanda köşeme getireceğimi belirterek tekrar ediyorum ki Kırşehir ve Kırşehir insanı sahipsizdir. Kırşehir’de Kırşehir insanına yapılan vefasızlıkların örneğinin başka hiç bir yerde olmadığını belirterek tekrar soruyorum.
Bu ne vefasızlık?