12 Eylül 2010 referandumu yapıldı o ülkemiz için bir hata idi, zira devletin tüm kurumları FETÖ terör örgütüne teslim edilmişti ve gelinen nokta 15 Temmuz 2016 oldu ülke neler yaşadı hepimiz yaşadık gördük. İktidar partisi AKP medyanın olanaklarıyla “Evet” lehine kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.

12 Eylül 2010 referandumu yapıldı o ülkemiz için bir hata idi, zira devletin tüm kurumları FETÖ terör örgütüne teslim edilmişti ve gelinen nokta 15 Temmuz 2016 oldu ülke neler yaşadı hepimiz yaşadık gördük.
İktidar partisi AKP medyanın olanaklarıyla “Evet” lehine kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Neredeyse “tek kale” maç oynanıyor gibi!
“Hayır”, cephesinin medya olanakları son derece kısıtlı hatta yok denecek derecede.
Televizyon tartışmalarına davet edilenlerin çoğu “evet”i konuşuyor. Ancak her ne hikmetse şu ana kadar izlediğim çoğu programda, evet’ çilerin hep laf çevirdiklerini, neden evet dediklerini bilmediklerini ve dolayısıyla da hep kaybettiklerini düşünüyorum.
Şu ana kadar referandum ile ilgili tek doğru söylemleri bile yok. AKP içinde bile ciddi anlamda “hayır” seslerinin giderek yükseldiği dillendiriliyor. Zira halk anayasanın sadece 18 maddeden ibaret olmadığını biliyor. O nedenle, neden böylesi bir değişiklikle sandığa gidildiğini artık halk çok daha iyi anlıyor.
Artık milletimiz Meclis’ten kavga dövüş çıkartılarak getirilen metnin bir uzlaşma metni olmadığını görüyor. Ülkenin ve milletin teminatı olan anayasanın olağanüstü halin olmadığı bir ortamda ve her kesimden insanların katılabildiği bir iklimde yapılması gerektiğini biliyor işte bunun için her geçen gün hayır diyenlerin sayısı her geçen gün biraz daha artıyor.
AKP ile birlikte MHP de “evet” diyor ama MHP’nin seçmeni “evet”e soğuk, çünkü! Yazılı, 18 maddelik metne bakarak hayır demenin memleket menfaatine olacağını düşünüyor.
Artık tüm ülkenin olduğu gibi Kırşehir sokaklarında da hayır denileceği konuşuluyor. Ancak bu kez de HDP cephesinden başkanlığa karşı olmadıkları dillendirilmeye başlanıldı, bu ne demekse?
Öyle anlaşılıyor ki iktidar partisinin dışında kalan çoğu siyasiler “hayır” diyor,
Birçok sivil toplum kuruluşu, dernekler, sendikalar “hayır” diyor.
Ekonominin kötü gidişatında işleri bozulan halk kesimleri “hayır” diyor.
İş çevreleri düne göre daha cesaretli ve kafa karışıklığına neden olacak kayda değer bir tartışma da yok. “Hayır” tavrı net!
Yetkililerin çıkıp sandıktan evet çıkmazsa terör bitmez, sözlerine halk bir şaşkınlıkla ve hayretle izlemektedir.
Bakınız Kırşehir sokaklarında insanlar, ülkemin meclisi varken, sivil toplum kuruluşları varken, bir kişinin yönetimine girmesini istemediğim için,
Ülkemde yaşanılan sorunların çözümünün tek adam yönetiminde olmadığını bildiğim için,
Üretmeyen, çalışmayan, yatırım yapılmayan bir ülkeye katlanamadığım için hayır diyorum diyebilmektedirler.