Ülkemizde insanların huzur, sükunet, güven ve mutlu yaşama ihtiyacı olduğu şu günlerde, her şeyden önce siyasi istikrara, ekonomik istikrara ve yeterli ölçüde iyi bir üretime ihtiyacı vardır, Memleketin çözüm bekleyen ancak bir türlü çözülemeyen bir yığın derdi var. Terör almış başını gidiyor.

Ülkemizde insanların huzur, sükunet, güven ve mutlu yaşama ihtiyacı olduğu şu günlerde, her şeyden önce siyasi istikrara, ekonomik istikrara ve yeterli ölçüde iyi bir üretime ihtiyacı vardır, Memleketin çözüm bekleyen ancak bir türlü çözülemeyen bir yığın derdi var.
Terör almış başını gidiyor.
Her gün gelen şehit haberleri…
Sınırlarımızın ötesinde askerlerimiz, tankımız, topumuz…
İşsizlik azalacağı yerde, her geçen gün sürekli artış gösteriyor.
Emeklinin, dul ve yetimin hali perişan.
Tarım üreticileri içinde bulundukları durumdan memnun değil.
Kamu görevlileri yarın ne olacaklarının farkında değil.
Küçük esnaf işlerin durma noktasına geldiğinden yakınıyor.
Sanayici çalışanın ücretini ödeyemiyor.
İşsiz vatandaşın dramı içler acısı.
Memleket de hal böyle iken bir de başkanlık tartışmasıdır devam edip gidiyor. Efendim parlamenter sistem tıkanıyormuş. Milletçe hükümet yetkililerine soruyoruz, on dört senedir tek başınıza parlamentoda iktidardasınız memleketin bunca sorunlarını çözdünüz de sizi engelleyen mi oldu?
Parlamenter sistemden yarı-başkanlık ya da başkanlık sistemine geçiş söz konusu olduğunda kurumsal ilişkiler ağı eskisi gibi olmayacak, siyasi sistemin de tümünü etkileyebilecek, halkın yaşamsal sorunlarını ilgilendiren sorunlara da çözüm üretemeyecektir.
Kırşehir’de esnaf ve vatandaş olarak yaşanılan sıkıntılar malum, küçük bir şehir olarak ekonomik çıkmazda olan Kırşehir halkı gibi yurt genelinde yaşanılan diğer olumsuzluklarla birlikte boş gündemlerle insanlar oyalanıyor, çözüm yerine daha karmaşıklık, ayrıştırmalar artıyor.
Halkın sorunlarını çözme yolunda geniş tabanlı katılımla tartışılıp kamuoyu oluşturarak meşru zeminde çözüm yolu bulmak yerine, tartışılmadan, kamuoyu oluşturulmadan tek adamla verilen kararlara umuyorum halk evet demeyecektir.
Parlamenter sistemden yarı-başkanlık veya başkanlık sistemine geçişte, tüm hukuk sisteminin gözden geçirilmesi ve yeni sistemle uyumlu bir altyapının kurulması gerekir. Sistem içerisinde faaliyet gösterecek olan aktörlerin sistemin işleyiş ve esaslarını öğrenmeleri zaman alacaktır. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görev alan personelin kurumlara ilişkin bilgilerin ve uygulamasının nasıl olacağı deneme yanılma yöntemi ile olacaktır. Bu durumun, sistemin sağlıklı işlemesi açısından olumsuz bir etki yaratacağı açıktır.
Başkanlık sisteminde geniş yetkilerin tek elde toplanması ve uygulanması nedeniyle, Yarı başkanlık, Meclis hükümeti ve Parlamenter gibi diğer yönetim sistemlerine karşı gözle görülür bir üstünlüğü de yoktur.
Ekonomik açıdan bakıldığında da, dünyanın yirmi zengin ülkesinden üçü başkanlıkla yönetilmekte, en fakir elli ülkenin de otuz altısı başkanlıkla yönetilmektedir. Almanya, İtalya, İngiltere, Japonya parlamenter rejimle yönetilmekte ve dünyanın ekonomik olarak güçlü ülkeleri arasında sayılmaktadır.
Uzun lafın kısası, bırakın şu başkanlık tartışmalarını, Türkiye’nin bir rejim sorunu yoktur, demokrasi sorunu vardır, demokrasi!..