Beklenen ve hiç bir zaman cesaret edemez denen olayı, yani savaşı Rusya başlattı. Tarih bilmeyen veya Başkana ters düşmemek için onun dedikleri doğrudur mantığı ile sipariş köşe yazısı yazan ve ayni zamanda her gün ayrı bir TV kanallarında ahkam kesen kimselerin yorumlarının hiç biri doğru çıkmadı. Bu savaş esasında 2014 yılında başladı, fakat dağılan Sovyet Sosyalistler Birliği’nin tekrar toparlanıp bugün dünyanın en büyük askeri güç haline gelmesinin mimari Putin.

Putin asrin kabul edilen büyük bir devlet adamı ve çok çabuk düşünüp karar verebilen çok donanımlı bir lider, aynı zamanda fazla konuşmayan ve yersiz hiç konuşmayan bir devlet adamı.

Tezlerinin tamamen doğru olduğu kabul edilen bir lider. Rusya’nın dağılımından sonra, onu dışlayıp ve sahip çıkmayışlarının bugün cezasını çekeceklere benziyor. Sovyetler’in dağılımından sonra 12 küçük ülkeleri NATO’ya kabul ederek aklınca Rusya’yı ablukaya almayı düşünen ve güya NATO’yuda kullanarak Ukrayna’yı Rusya’dan koparmak isteyen Amerika ters köşeye yattı. Bu müdahaleden sonra ikinci bir şoku da, bölgenin güçlü ülkeleri olan çin ve İran’ın da Rusya’yı desteklemesi, Ami’yi şaşkına cevirdi.

Bu arada Avrupa şaşkın ve endişeli. Esasında Amerika kendisine rakip olarak Çin’i görüyor ve öyledir de. Bugün büyük bir askeri güç olarak Uzakdoğu’yu ve Afrika’yı kontrol altına almayı başaran Çin, ekonomik olarak da ağırlığını gösteriyor. Çin bu duruma Amerika’nın sermayesi ve teknolojisini kullanarak geldi. Avrupa’ya gelince, Amerika’nın tilki kurnazlığı ile Rusya’yı kuşatmasına yardımcı olmanın faturasını ağır ödeyeceğine benziyor. Çünkü Avrupa’nın enerji ihtiyacının büyük bir kısmını Rusya’dan temin ediyor.

Rusya’nın işgal hareketinin hemen arkasında ticari ambargolara başvurmaya başladı ki, fakat uzun zamandır her rizikoyu hesaplamış olmalı. Bu hareketin uzun bir zamandır hazırlandığı muhakkak yapmış olmalı. Rusya’nın Ukrayna’yla savaşması söz konusu olamaz. Çok güçlü bir ordu karşısında varlık göstermesi mümkün değildir.

Putin’in halka konuşmasında tarihi bir değerlendirme yaparak ve Karadeniz’in Türklerden Rusya’nın koruduğunu söylerken, eski Rusya’dan ayrılan ve hemen uyanık Ami’nin NATO’ya dahil ettiği ülkeleri, tekrar birliğe katabileceğinin sinyallerini verdi.

Türkiye’nin bu durumda ne yapacağı beklenirken, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk konuşması bana biraz talihsizlik gibi geldi. İkinci konuşmasında biraz iki tarafı da sükûnete ve barışa davet etti. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edebileceği bütün Avrupalılar tarafından bilindiği halde, Türkiye’nin Ukrayna’yla fazla içli dişli olması, iki tarafı da kaybettiğine benziyor.

Bu yaz büyük ihtiyacı olan ve turizme bel bağladığı döviz gelirinin yani sıra, enerji ve buğdaya bel bağladığımız iki ülkede sıkıntımız var ve “artık buğday veremiyoruz” derse ki ve der artık Ukrayna yok. Rusya’da gazı vermeye nazlanır ve narenciyeye ambargo korsa işimiz biraz zor. Allahtan kışı biraz geçirmiş olduk. Fakat petrol ve gaza olan ihtiyacımız devam edecek. En kolay yetiştirilen buğdayda sıkıntı olacağa benziyor ve ekmeğin on liraya gelmesi sürpriz olmasın.

“Tarımda çağ atladık” diyen Tarım Bakanı af diledi, fakat gelen Bakan ne zaman af dileyecek diye beklemeye şimdiden başladık.