AK Parti’nin halka verebileceği vaatlerin artık sonunun geldiğinin ifadesi. Ömrünün yarısını AK Parti iktidarı ile geçiren, 65 yaşını aşmış emeklilerin ümitlerinin bittiğini ve kaderleriyle baş başa kaldığını Sayın Cumhurbaşkanımız resmen ilan etti. 
    Sarayın ve çevresinin değerlendirmesi artık emeklileri, hükümetin sırtında bir yük olduğunu düşünen yetkililer, düşüncenin neticesini bir nisan sabahı neyin değişeceğini iyi bildikleri için (neye dayanarak söylüyor veya düşünüyorlar bilinmiyor) bu kanıya varmışlar.
    Emeklilere üç el Erzurum Oltu taşında tesbih yeterli olacaktır. Hemi vakit geçirirken derdini unuturlar, hemi de tam ramazan ayında ahireti için dua ederek öbür dünyasını daha hayırlılar gurubuna katarlar. Fakat hacı baba bir gerçeği unutmamalı, (bu dünya zenginler öbür dünya fakirler içindir) hafızların çok kıymetli sözleri. Yani zengin şeyhler ve dört çekerli arabalarla hava atan ve yüksek kademe aylık alan imamlar öbür dünyada ümitlerini kesmiş, bu dünyada ne yaşarlarsa kar zihniyetiyle yaşama devam edecekler. 
    Emekli ve düşük gelirli yaşlı kesimlere, ömrünün sonunda rahat bir yaşamı reva görmeyen iktidar, bazı elit firmaların vergisini silmek yetmemiş ki, ucuz kredinin yanı sıra bir de teşvik primi vererek onların daha huzurlu ve rahat yaşamlarına katkı sağlıyor. Hasta garantili hastaneler, araç garantili köprüler ve yollarda alınan adeta haraç fahiş fiyatlarla, fakir ve vefakâr milletin anasına küfür eden (ben misliyle iade ettim) kimseleri kollamaya devam edilmesi kendileri için daha yararlı olacağı düşünülmüş olmalı. 
    Taşıma et ve gıda ile piyasayı kontrol etmenin sonunun neye yaradığını düşünmek, zaman kaybı olarak değerlendiriyorlar. Üretici ve aile işletmeleri yerine, ilacından yemine kadar ithal edilen hayvanların hiç bir zaman çözüme yardımcı olacağı düşünülür galiba.
MEHDİ SAVAŞLARI!
    Atatürk kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün kurumlarında, aktif olarak görev yapan ve bütün etkinliklerden rol aldığı bilinen tarikatların cirit attığı bir ülke haline gelmiş. İlkokullarda görevlendirilen ve bunlara yasal olarak imkân ve olanak tanıyan, adı milli olan, fakat uygulamaları milli olmayan eğitimin çağ dışı bir programlarıyla, genç nesilleri tarikatların kucağına atarken, dışarda kalanların bir kısmı, Çanakkale’de karargâh kuran, muhterem mehdi Mustafa hocanın dergâhında kıyameti bekleye dursun, imaj değişikliği ile kediciklere sinyal göndererek moral aşılayan, “esas mehdi benim” diye mesaj gönderen erkek güzeli (kendisi ve kedicikleri söylüyor) Adnan Oktar hoca, “yıkılmadık ayaktayız” diye varlığını ispata çalışıyor. 
    Pensilvanya’da karargâh kuran, zamanında muhterem olan, şimdi hain olan baş mehdi, sümüklü icraatlarına ve kutsal saydığı savaşa devam ederken, nasılsa huzur içinde ölümü beklemeye başlamış! Yüzlerce insanın hayatına mal olan, haksızlık ve hukuksuzluklarlaonbinlerce insanın hakkını gasp eden bu sümüklünün yatacağı yer var mı bilemiyorum.
    Yine bilinmeyenler hariç bilinen yirmiye yakın tarikat liderlerinin mehdi iddiaları sürerken, Adıyaman’da bayrak kaldıran baş mehdiye rakip olarak görülen, cüppeli hocayı bile çileden çıkararak, tehlikenin boyutu silahlı grupların hazırlık yaptığını ispiyonlarken, adli mercilerin sessiz kalması manidar kalıyor.
    Tarih boyunca büyük imparatorluklar ve devletler kurulmuş ve maiyetini doldurarak tarih olmuş, zamanla aynı coğrafyada başka başka devletler kurulmuş, topraklar ve insanlar aynı yerinde fakat yönetmeliklerle yönetenler kendilerine uygun idareler ve taraftarlarla hüküm sürmüş, kendisinden önceki gibi tarih olmuşlar. İncelendiği zaman istisnalar haricinde yıkılışlarının sebepleri arasında taht kavgaları haricinde en önemli sebep din tartışmalarıdır. Hangi din olduğu önemli değil, Müslümanlık veya Hristiyanlık veya daha bilinmeyen dini inançların kavgaları vardır. Türkiye Cumhuriyetinin devleti bütün riskleri göz önüne alarak bu düzene ivedilikle el atması gerekiyor, yoksa yabancı art niyetli kimselerin faydalanacağı bir ortam oluştuktan sonra vakit çok geçmiş olur.