Yaşantımız boyunca sürekli doğruları söyledik, gerçekleri dile getirdik, dikleşmeden dik durduk, doğruya, doru eğriye eğri dedik. Eleştirilmesi gereken durumu eleştirdik, teşekkür edilmesi gereken konularda teşekkür ettik.

Yaşantımız boyunca sürekli doğruları söyledik, gerçekleri dile getirdik, dikleşmeden dik durduk, doğruya, doru eğriye eğri dedik. Eleştirilmesi gereken durumu eleştirdik, teşekkür edilmesi gereken konularda teşekkür ettik. Eleştirdiğimiz zaman bilmeden, kafamıza göre yazdığımız söylendi, teşekkür ettiğimiz zamanda bize dönerek teşekkür eden olmadı. Ama Mehmet Akif Ersoy’un “ Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek. “ sözünde belirttiği gibi sözümüz odun da olsa hakikatlerden dönmeden yürümeye devam ettik ve ilerleyen günlerde de her zaman haklı olduğumuzu gördük.
Örnek olarak, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi hizmete açıldığında AB standartlarında hastane yapıldı. İyi oldu, güzel oldu, Kırşehir’e yakıştı emeği geçenlerden Allah razı olsun dedikten sonra acı gerçekleri de dile getirerek; Kırşehir hastanesinin küçük ve ilerisi düşünülmeden yapıldığını, hastane de yatak kapasitesinin yetersiz kalacağını, ileride büyük sıkıntılar yaşanabileceğini, keşke üç katlı yerine beş veya altı katlı yapılsaydı, yatak kapasitesi üç yüz yerine altı yüz veya yedi yüz elli olsaydı diyerek hem söyledik, hem yazdık ve ilave olarak eski devlet hastanesinin kadın doğum ve çocuk hastanesi olarak hizmete devam etmesini, sigorta hastanesi olarak yapılan hastanenin göz veya göğüs hastanesi gibi değişik sağlık alanında hizmet vermesini söylemiştik.
Tabi biz bunları gündeme getirdiğimizde küsenlerde oldu, kaşlarını çatanlarda oldu, siz işinize bakın diyenler oldu, kardeşim sen ne yazıyorsun? Önceden bu hastanede yoktu, sizler art niyetlisiniz, hizmet düşmanısınız, her şeye muhalifsiniz diyenler de oldu.
Biz zamanında gerçekleri yazdığımızda o günlerde bizi eleştirenler ne mutlu ki bu gün haklı olduğumuzu söylemektedirler. Ama bu saatten sonra söyleseler ne olacak! Yalakalık uğruna, şirin görünmek uğruna hak etmediğimiz bir sürü laflar işittik, hakarete uğradık. Hani “Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış” onun gibi.
Evet haklıyız. Haklılığımızı da sadece milletin söylemleri değil Kırşehir hastanesine yapılan ek bölüm inşaatları da gösteriyor. Birkaç gün önce akşam oğlum Alperen’i acile götürdüğümde acil servisin savaş alanına döndüğünü gördüm, bazı bölümler kapatılmış, giriş kapısı değişmiş ve inşaat başlamış. Nedenini sorduğumda acil servis yetersiz geldiğinden genişletme çalışmaları yapılıyor dediler. Bizde hayırlısı olsun dedik.
Şimdi tekrar Kırşehir Hastanesi çok güzel, kaliteli, lüks olarak yapıldı buna bir şey demiyoruz amma ilerisi düşünülmeden yapıldı, küçük yapıldı, yatak kapasitesi yetersiz yapıldı sözlerini tekrarlıyoruz. Hastane yapılırken her türlü alternatif çözümler düşünülerek, alt yapısı oluşturularak gerçekten sağlık sektörünün erbabı olan akıl dane kişilere sorulsaydı, acil servisinden tutunda diğer servislere ve oto parka kadar her şey hesaplansaydı, bu gün ikinci bir masraf olur muydu, hastalar sıkıntı yaşar mıydı? Yaşanmazdı. Kan alma üniteleri koridorlara çıkartılmaz, memurlar, koridorlarda çalışmaz, diğer hastalara yer açmak için ameliyat olan hastalar Allah’a emanet apar, topar taburcu edilmezlerdi. Şimdi ise görüyorum ki yetersizlikten dolayı Kırşehir Hastanesinde her gün yeni bir ek inşaat işleri başlıyor, bunun sıkıntısını da vatandaşlarla birlikte çalışanlar ve doktorlar yaşadığı gibi bazı çokbilmiş vatandaşlar hastaneyi nasıl yaptınız, nasıl bu hale getirdiniz diyerek çalışan personelle ve doktorlarla tartışıyorlar, kavga ediyorlar. Bu da işin başka tarafı.
İşte Kırşehir’de yapılan hizmetleri altyapısını oluşturmadan ilerisi düşünülmeden yaptığımızdan dolayı bu sıkıntıları yaşıyoruz. Bizlerde doğru yönde eleştirerek gündeme getirdiğimizde hain ilan ediliyoruz. Bir defa hele bir başlayalım, hele bir yapalım sonrasını o zaman düşünürüz anlayışından vazgeçerek neşteri ilk günden itibaren vurarak ileriye dönük projeler üretilmeli yatırımlar ona göre yapılmalı ve büyük düşünülmelidir.
Evet, doğruları yazmak, haklı olmak o kadar güzel ve gurur verici ki. Bizde ister birilerine batar, ister birilerinin işine gelmez, Kırşehir’in menfaatine olan konularda doğruları yazmaya devam ederek zor olanı yapacağız. Yoksa şirin görünmek adına gülücükler almak, karşı tarafı memnun etmek, bir bardak çay içmek ve başka hesaplar için her şeyi alkışlayarak şakşakcılık yapmak, el üfelemek, yalakalık yapmak o kadar kolay ki. Ama biz şimdiye kadar bunları yapsaydık bu gün başka alanlarda olurduk. Lakin biz zor olanı seçtik. Çünkü bizin amacımız şahsımıza değil, Kırşehir’dir, Kırşehir’e hizmettir.
Yukarda belirttiğim Mehmet Akif Ersoy’un “sözüm odun olsun, hakikat olsun tek” dediği gibi sözümüz odun olsun, gerçek olsun, acı olsun ve haklı olalım bunun şerefi bize yeter.