Kırşehir’de on gün içerisinde üç sefer acile yolum düştü. Hastalık alerji, teşhis sebzelere verilen aşırı dozda tarım ilacı. Benim tespitim de aynı.
Çarşı pazar kontrolü sıfır, ahkâm kesen yetkiliye sunulur. Müşterinin cebinde laboratuvarı yok ki anında kontrol etsin. Kırşehir Devlet Hastanesi’nin durumu içler acısı. Personelin durumu vahim, pek çoğunun psikolojik tedaviye ihtiyacı olduğunu gözlemledim. Çünkü çok çalışmaktan bitap düşmüş durumdalar.
Genç çocuklar canla başla çalıştıklarını söylüyorlar, doğrudur fakat hafta sonları 24 saat nöbet tutan ve Türkiye’de değeri olmayan insanların sağlığı ile ilgilenen bir hekimin ne kadar yararlı olacağı takdirinize sunulur, hele birde acil durum olunca.
Acile geldiğimde iki sefer aynı doktorla karşılaştım, beni tanıdığını söyleyerek sağ olsun ilgilendi, çok yorgundu beni tanıdığını söyleyince “samimi olarak cevap verirsen bazı sorularım olacak” dedim. O da “hepsini yazmayacağına sen de söz ver” diyerek anlatmaya başladı.
Söyledikleri doğru ve acilen çözülmesi gerekenlerdi, fakat söz verdiğim için yazmayacağım. Kendisine başhekimle görüşeceğimi söyledim. Pazartesi günü yine aynı şikâyetle acile kayıt yaptırdım fakat öyle olmuyormuş cildiye doktoruna gitmem gerekiyormuş.
Yeni ek bina dediler, binalar güzel hizmet çirkin, hasta bilinçsiz hasta başka dilden söylüyor, doktor başka dilden anlamaya çalışıyor. Kadın fena tıkınmış hafta sonu iyilik olsun diye damat pikniğe davet etmiş kaynanayı. Kaynana ölçüyü kaçırmış, sindirim sistemi patinaja tutulmuş bu arada kabızlıkta baş göstermiş, kadıncağızın karnı döşüne çıkmış. Biz müsaade ettik önceliği kendisine verdik. Doktorun sorduklarıyla kadının anlattıkları hiç birbirine uymuyor. Önce söylemesi gerekeni en sonunda söylüyor, herhalde utancından olacak.
Başta hafta sonu piknik yaptık dese doktor şıppadan olayı çözecek, hayır öyle değil, doktor soruyor. “Anneciğin sorunun ne, yaarnım ağrıyor!”
Doktor bir şey anlamamış olacak ki ikinci bir cevap bekliyor. “Yaarnın nere?”, “İki böğrümün arası!
Doktor biraz daha şaşkın, “göster bakayım!
Kadın, “oğlum iki kuluncumun arası!”
Doktor bir hiiiii dedikten sonra, “bulantı var mı?” diye sorunca, “var gece iki sefer istifa ettim yani (yani istifra ettim demek istiyor)”
Doktor olayı çözdü ama kendi de çözüldü. Bana dönerek güldü ve “bir şey anlatmam gerekiyor mu?” diye böğrü ağrıyan hastayla ilgilenmeye devam ederken ben başka bir bölüme yönlendim.
Koridorlar tıklım tıklım, hastanın iki katıda ziyaretçi ve refakatçi, park yeri bulmak mümkün değil, her taraf izmarit kokuyor, ilaç yok hastanenin etrafı eczacılar tarafından ablukaya alınmış, o kadar çok ki hemen hemen her apartmanın altı ilaççı.
Hizmete gelince, öyle bir sorun yok tabi hizmet olmayınca da sorun olmuyor!
Beni tanıyan bir kaç kişi “yaz!” diyor. Beni karıştırıyorlar. “Ben gazeteci değilim! Ne yazayım?” diyorum. Bir tanesi diskocu senin şiirin değil mi diye sitem etti.
İğnemi kaktırdım ilacımı aldım ve başhekimle bir görüşeyim, eğer gazetenin yazmasıyla sorunlara bir çözüm gelecekse “Kırşehir Çiğdem” her zaman yardımcı olur düşüncesiyle başhekimin kapısına dayandım.
O nedir görüşmeyi bırak binaya girmek bile mümkün değil. Kapıda görevli iki güvenlikçi, ikisi de kapıya gelene ha vurdu ha vuracak” Yani tetikteler!
Önce beni baştan aşağı bir süzdü, arkasından basmakalıp her yerde duyduğumuz sorular. “Sen kimsin, hekim hanımı ne yapacaksın, randevu aldın mı?” gibi bir sürü sorular. Sonra telefonu aldı bir yerlere telefon etti hııı hım bir müddet dinledikten sonra aynı Rahmetli Levent Kırca işareti gibi kaşını kaldırarak olmazı çaktı. Bana da iyilik olsun babından, güya kendi inisiyatifini kullanarak, “seni istersen sekreteriyle görüştürebilirim!” diyerek arkasını dönüp, “günde 16 bin kişi geliyor 1600 hasta bakılıyor öyle her gelen başhekimle görüşemez hadi ikile!” demez mi? (çüşşşş)
“Hastanelerin durumu iyi, her şey tıkırında!”diyenlerin dikkatine sunulur.
Böyle sistem olmaz, böyle sağlık sektörü hizmet veremez.
Hastane hastalık tespit yeri değil, hastane hastalık tedavi yeridir ve öyle olmalıdır. Hastalığı ev veya aile doktoru diyorlar, hastalık oradaki doktorlar tarafından teşhis edilir ve ilgili bölümlere yönlendirilir. Bu nasıl olacaksa onu da yetkili kimseler çözsün.
Sağlık Müdürü kimdir ne yapar, bostan korkuluğu mudur?
Sağlık Müdürlüğü’nün altında kaç tane daire başkanı vardır?
Bunların işi makamda oturup, günlerini politika yaparak, lak lak yaparak mı geçirirler?
Hiç mi hastaneyi, sağlık kurumlarını dolaşıp, sorunları tespit edip çözmek akıllarına gelmez?
O makamlara gelmek için iktidar partisinin kapısını bekleyenler, şimdi kapıyı pencereyi, iktidarı unuttu, kendi koltuğunun derdine düşmüş kimsenin haberi yok!
Geçen gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”de görmüştüm. Sayın Vali İbrahim Akın’ın genç, dinamik bir yapıyla kurum ve kuruluşları tanıma aşamasında sık sık ziyaretler yaptığını…
Sayın Vali kurum müdürlerini elbette gezecek, onlardan brifingler alacak, sorunları ve sıkıntıları ilk ağızdan dinleyecek, sonra da gereğini yapmak için çaba harcayacak.
Ancak acaba kurumların başındaki müdürler gerçekleri söylüyor mu? Sorunları gerçekten anlatıyorlar mı? Yoksa her şeyi güllük gülistanlık mı gösteriyorlar?
O zaman Vali Bey bütün işini gücünü bırakıp hastaneye gidecek, burada hastaların, doktorların ve çalışanların sorunlarını birebir tespit edecek ve sanki Sağlık Müdürü ya da başhekim olarak çözümleyecek!
O zaman Sağlık Müdürüne, ya da Başhekime, Hastane müdürüne, sağlıktaki daire başkanlarına ne gerek var ki!
Ya binlerce lira maaş alanlar, döner sermayeden maaşının iki-üç katı pay alanlar, hastalara doğru dürüst hizmet etmeyecekse, sorunları çözmeyecekse aldıklarınızı kimsenin helal edeceğini düşünmeyin sakın…
Bir de hastanede ne görevlinin, ne de hastaların doğru dürüst yemek yiyemediklerini, hatta çoğunun çöpe döküldüğünü söyleyenlerin çoğunlukta olduğunu öğreniyorum.
Sağlık Müdürü ve Hastane Başhekimine duyurulur!
Çözümlenir mi? Sanmıyorum. Ama ben duyduklarımı, gördüklerimi yazıyorum. Gerisi bu kurumun başındaki sorumlularda. Ancak genç ve dinamik Valimizi hastaneye giderek sorunları yetkililerden değil, hastalardan dinlemelerini isterim.
Haa bu arada yaklaşık iki aydır Kırşehir’de görev yapan ve Kırşehir’de herkesin takdirle karşılayıp çok şeyler beklediği Sayın Valimiz İbrahim Akın’a Kırşehir’e hoş geldin diyor, görevinde üstün başarılar diliyorum.