Bu Topraklar, bu dağlar öfkeli.

Yağmur öfkeli, rüzgar öfkeli.

Çiftçi mahsulüne ,memur önündeki evraklara , daldaki meyveler  üstüne konan arılara öfkeli.

Yolda ki yolcu ile durakta bekleyen öfkeli,

Toptancı esnafa, satanlar, alanlara öfkeli.

Analar babalar ,çocuklar öfkeli,

sevgililer, nişanlılar , bekarlar öfkeli .

Sazlar sözler öfkeli.

İçen öfkeli, içmeyen öfkeli...

Ne oldu bize?

Sosyal yaşam, Ekonomik yaşam Ahlâk töre herşey kırılma noktasında daha kötüsü konuşma dilimiz yerlerde sürünürken; Sohbetlerimiz öfkeli.

Herkesin öfkesi  farklı. Kimisi kişisel meselelere, kimisi inandığı şeylere, bazen ikisi birbirine öfkeli .

Keza, öfke hedefe ulaşmanın önünde  engel ise de;

İlginç olan  bunlara kızan kişilerin, çoğu zaman bu zaaflara aynen sahip olmasıdır.

Önce bunları not edip, kıssadan hisse ile devam edelim.

Köylünün biri trende seyahat ediyor ve elinde ağzı bağlı bir çuval var. Çuvalı yere koymuş, yolculuk sırasında İki-üç dakikada bir çuvalı sallıyor sürekli olarak.

Karşısında oturan adamın bu durum dikkatini çeker ve sorar köylüye:

- Hayırdır hemşerim, çuvalda ne var?

- İki tane fare var.

- Ne yapacaksın onları?

- Bir dostuma lazımmış ona götürüyorum.

- Peki, niye ikide bir çuvalı sallıyorsun, bırak olduğu yerde dursun.

Köylü bir camdan uzaklara, bir de adama bakarak;

- Gardaşım, eğer ben onları rahat bırakırsam düşünürler, bu çuvaldan çıkmanın yollarını arar, çuvalı kemirir dışarı çıkarlar. Çuvalı salladıkça birbirleri ile yer kapmak için kavga ediyorlar, bir müddet sonra sakinleşince köşelerine çekilip düşünmeye tekrar başlıyorlar. İşte o zaman benim tekrar çuvalı sallayıp bunları bir daha kapıştırmam gerekiyor...

Nihayet önce toplumu bozulup farklılaşır, sonrada toplumu birbirine düşman edilir.

Sonuç:

Değinilen konulara çözüm bulunamazsa, herkesin öfke torbasından farklı şeyler çıkacak gibi.