Benim yazılarımı takip eden okuyucularım yazımızın konusunu niye yarım bırakıp başka konulara değindiğimi merak etmişlerdir. Yazıma başlamadan önce bu konuda açıklama yapma gereği duyuyorum. Bir müddet ülkemizin beka sorunu olarak nitelendirilen ve her ağzı olanın (bilgisi olsun olmasın ) fikir beyanında bulunduğu Türkiye’nin tapusu Lozan ve Talat Paşa hakında cahilce konuşmalar ve beyanlar olduğunda benim, bu iki önemli konu hakında yazı yazmaya zorunlu olduğumu hissettim ve bulduğum kaynaklardan gazetemizde yayınlanmak üzere 3 ay süren haftalık yazılarımı kaleme aldım. Tabii bu süre içinde Atatürk’ün liderlik özellikleri konulu yazıma ara vermek zorunda kaldım.

Bu haftadan itibaran Yeniçağ Gazetesi’nde tefrika halinde yıllar önce yayınlanan “Atatürk’ün Liderlik özelliği” konusuna gazete arşivimden yararlanarak devam edeceğim

Mustafa Kemal doğuya, 11’nci Kolordu Kumandanlığına tayin edilir. Kolordu ile beraber Edirne’den hareket edilir. Her yerde olduğu gibi subayları ve erleri O’na hayrandır. Doğuda, Ruslar, Bitlis ve Muş’u almışlardır. Mustafa Kemal bir süre sonra general olur. Hazırladığı kolordu ile, Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri alır. Hem de ordu kumandanının muhalefetine rağmen. Çünkü O, duruma ve zamana hükmetmesini bilir. Olaylara yön verecek güce sahiptir. Sanatında ise,eşi bulunmaz bir ustadır.

Sonra ikici Ordu Komutanlığına atanır. Bir süre 7. Ordu Komundanlığı da yapar Güney Cephesinde de bir Alman Generali vardır. Türk çocuklarını Güney Cephesinde su gibi harcamaktadır. Teklifleri ise, Başkomutanlıkça daima tasvip görmektedir. Mustafa Kemal Paşa, Alman Generalinin strateisinin ve takdiklerinin yanlış olduğunu ve orduların Arap topraklarını bırakıp geri çekilmelerini söyler. Dinletemez. O da 20 Eylül 1917 tarihli ünlü raporunu yazar. Bu rapor olayları değerlendiriş, siyasal durumu hakimiyet ve askeri alanda O’nun dehasının apaçık ifadesidir. Satırları arasında, liderliğinin muhteşem tablosu vardır. Hele bozulan ordular yanında ordusunu mucizevi bir manevra ile Halep’e çekebilmesi, O’ndaki çok üstün liderlik yeteneğinin en açık belgesini teşkil eder. Tek erin bile feda edilmeyeceği düşüncesinden hareket eden Mustafa Kemal, sonunda işin Türk çocuklarına düşeceğini anlar. Bütün hesaplarını buna göre yapar.

Birlikler son olarak İskenderun-belen-Dircemal ve sonra da Antakya hattındadır. Bu hat sonraları Erzurum, Sivas Kongreleriyle İstanbul Meclisince kabul edilen Misakı Milli için sınır kabul edilen hattır. Mustafa Kemal Paşa, artık bir mütarekeye doğru gidildiği görmektedir. O daima kafasındaki Türk Devleti’ni düşünmektedir.Bu yüzden de, zaman zaman yakın arkadaşlarına yapılacak işleri telkin etmektedir. Nitekim Gaziantep’e giden Ali Cenani Bey2e “ Teşkilat yapın. Kendinizi savunun. Ben istediğiniz silahı veririm” der.

Mustafa Kemal Paşa, Yıldırım Orduları kumandanlığına tayin edilmiştrir. Adana’ya gelir. 5 kasım’da Adana’ya gelen Ali Fuat Paşa’ya da “Padişah artık kendi tahtını düşünecektir. Bundan sonra millet kendi hakkını kendi savunacaktır. Bizim ve ordunun ona yardım etmemiz ve yol göstermemiz gerekir” der. 31 Ekim’de de, Yıldırım Orduları Kumandanlığını Alman Generali Liman on Sanders’ten teslim alır. Bu devir-i teslimde Alman Generalinin. “Yenildik… Bizim için her şey bitti” sözüne karşılık olmak üzere Mustafa Kemal Paşa de: “Savaş müttefiklerimiz için bitmiş olabilir. Ama bizi ilgilendiren savaş, kendi istiklalimizin savaşı ancak şimdi başlıyor” der. D. edecek