Yazın sıcağı özellikle gündüz vakti tüm gücüyle bedenlerimizin üzerinde ağırlığını sürdürürken, Kırşehir düğünleri de bütün enerjisiyle devam ediyor. Düğünlerin Kırşehir için çok önemli olduğu hemen gözlenebilmektedir.

Yazın sıcağı özellikle gündüz vakti tüm gücüyle bedenlerimizin üzerinde ağırlığını sürdürürken, Kırşehir düğünleri de bütün enerjisiyle devam ediyor.
Düğünlerin Kırşehir için çok önemli olduğu hemen gözlenebilmektedir.
Peki, Kırşehirlilerce oldukça değer atfedilen düğünlere nasıl hazırlanılır?
Dünya evine giren çiftlerin, davul-zurna ile evlendiklerini duyurdukları törende, yaşanan heyecan ve koşuşturmanın ötesinde neler yaşanır?
Sizce bir insan dünyaya gelişiyle kaç kez milat yaşar?
Bana göre: bir insanın hayata bakışını, duygu ve düşünceleriyle birlikte davranışlarının da değişmesine sebep olan her olayda milat tekrar tekrar yaşanır. Evlilik gibi.
Bu yüzden, bir düğün törenine davet edilmişseniz eğer, kendinizi bir çiftin miladına tanıklık etmek üzere gittiğiniz düşüncesiyle, bir tarihe tanıklık ettiğinizin farkında olarak, bulunduğunuz anı önemseyin.
Gerçekten önemseyin, abartmış olmazsınız. Üstelik bu durum, anın tadıdır da. Anı yakala dedikleri şeydir bu. Böylece, yaşama sevincinize ne kadar katkıda bulunacağınızı deneyimlemiş olursunuz.
Düşünsenize; iki ayrı insan, iki ayrı dünyaya, iki ayrı zevke, ayrı alışkanlıklara… sahip olan bir insanın, bir başkası ile bütünleşip yuva kurması. Ve artık, iyi ve kötü günde birlikte olmak üzere yola çıktıklarına, bizlerin huzurunda söz vereceklerine tanıklık edeceğiz.
Biz o törene giderken, sadece evlenecek çifte ne takı takacağımız, ne giyineceğimizle birlikte en önemlisi, bütün randevularımızı ona göre ayarlamakla sorumluyuzdur.
Dünya evine giren çiftin ise, o törene gelinceye kadar ne aşamalardan geçtiklerini bir kendileri, bir aile- dost ve arkadaşları, birde Allah bilir diyelim ve gelelim düğün törenimize.
Herkesin kendi zevkine, kendi sosyal statüsüne, kendi parasına yada kendi paşa gönlüne göre bir tören düzenlemek gibi hakkının olduğunu teslim edelim bir defa.
Ancak tören sahiplerinin gelen davetlileri ihmal etme, önemseme ya da işine geldiğine işine geldiğince davranmak gibi bir lüksleri yoktur. Başta evlenen çift ve yakınları güler yüzlü olmalıdırlar. Davet ettikleri kişilerin onlar için geldiklerini unutmadan, minnettarlık duygusuyla yaklaşmaları gerekmektedir.
Davetliler ise, dünya evine giren çiftin mutlu anlarına şahitlik yaparken, olabildiğince özenli hazırlanıp gitmelidirler. Örneğin; düğün töreninde beyaz giyinme hakkının gelinde olduğu için kıyafet seçimimizde, beyazın dışında bir rengi tercih etmemiz yerinde olur.
Düğün törenlerinin olmazsa olmazı takı-takma merasimi, özellikle Kırşehir’de dayanışmanın çok güzel örneği olarak yer almaktadır. Öyle ki bir çifte takı takarken, ya borç veriyorsunuzdur yada borcunuzu ödüyorsunuzdur. Yani, senin düğününde sana takılanı iade edersin yada ilk takıyı sen takacaksan eğer, taktığın takının senin düğününde sana geleceğini hesap ederek takacaksındır. Bunun dışında davrananlar, bir oyunda adeta kural hatası yapmışçasına yadırganırlar.
Düğünlerde, eğer bir ikram yapılıyorsa, ki genellikle yapılır. Bu konuda olası aksilikler için lütfen düğün sahibini üzüp rencide edebileceğimizi düşünerek, yıkıcı eleştiriden uzak duralım!
Zira düğün yapan kişi, düğün töreni düzenleyen bir profesyonel olmadığı gibi, belki de ilk kez bir düğün töreni hazırlıyordur. Eğer düğün töreni bir mekanda yapılıyorsa, mekan sahibidir profesyonel olan ve aksaklıkların hedefinde düğün sahibinin lehine olabilecek şekilde eleştiriler, mekanın sahibine yapılabilir ancak. Aksi halde, düğün sahibinin bizi yedirip-içirmek gibi öncelikli bir amacı olamayacağını unutmamalıyız.
Çocuklarının mürüvvetlerini görmek üzere düğün töreni düzenleyen ailelere, düğünü eksik bulup, düğün sahibini üzmek ne dostluğa, ne de arkadaşlığa yakışacak bir davranış olmadığını söylemeye bile gerek yoktur sanırım.
Sonra, düğün töreninden ayrılırken, dünya evine giren çiftlere mutluluklar dileyerek ayrılırız.
Ve böylece: “Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.”