Bayram tatilinde trafikte yaşanan bilanço ağır, maddi ve manevi hasar büyük. Son verilere göre 150’den fazla ölü binin üzerinde yaralı, içinde komada olanlar var. Sakat kalıp ömür boyu başkasının yardımıyla yaşamını sürdürecek olanlar var.
Biz toplum olarak sevinmeyi de, üzülmeyi de bilmiyoruz galiba. Kucağında çocuk, elinde telefon (güya selfi çekiyormuş) çocuk iki veya üç yaşında. Normal bir insan sevdiği ile ölüme gider mi, evet gidiyoruz. Bu tip davranışlar ceza ile falan önlenemez. Öyle olmuş olsaydı günde on beş ölü vermezdik.
Evet, dokuz günlük bayram tatilinde günlük ölü sayısı on beş. Çok şükür Kırşehir’de trafik kazasında kimseyi kaybetmedik.
Ülkemizde ne yazık ki yanlışlıklar artarak devam edip, gidiyor. Düğün olur silahlar çekilir havaya ateş edilir, ne için, kime, ben çözemiyorum. Biri ya yaralanır ya da ölür, düğün yarım kalır, ölenlerde ekseri çocuk oluyor nedense.
Trafiğe çıkanların eğitim seviyesi sıfır, kurallardan bihaber, arabaların yarıdan fazlası yollara çıkamayacak kadar arızalı, kontrol mekanizması kargaşalığı var. TÜV’den çıkan arabaların eksikliğine polis müdahale edemiyor. Adam egzozun susturucusunu çıkarmış, deli dana gibi bağırtıyor arabayı, polis buna müdahale etmiyor veya edemiyor.
Arabanın ışıklandırma tesislerini kafasına göre değiştirmiş, rengârenk lamba takmış, jantları ve tekerleri kendi isteğine göre değiştirmiş, ince geniş yani hiç nizami olmayan değişikler yapmış. Arabalar takılan, gerek ışıklandırma, gerek aktarma organları uzun ARGE araştırmalarından sonra en uygun olanı monte edilmiş. Bunları değiştirmek pek çok arızaları yapabileceği gibi, arabanın seyri seferi ve fren fonksiyonları tam olarak çalışmaz. Avrupa’da trafik kuralları ilkokul çağında başlıyor öğretilmeye. Ehliyeti verirken de bazı kurallar koyuluyor, mesela ilk iki sene kuralları ihlal edenler tekrar teste tabi tutulacaklarını bilir.
Eskiden beri mi öyleydi, yoksa bizler yeşil banknotu tanıdıktan sonra mı böyle oldu bilemiyorum.
Ramazan ve Kurban bayramlarının arifesinde bir zam furyası başlıyor ki, kontrol yetersizliğini fırsat bilen marketler ve her daldaki esnaf grubu zam üstüne zam yapıyor ellerindeki mallara. Kurban Bayramında da aynı gelenek devam etti. Devam etti demek ne öyle bindirdiler ki fiyatlara, aklı olanın şaşmaması mümkün değil.
Bir hafta içerisinde böreğe yüzde 100 zam. İnsaf be bununda mı ham maddesi dışardan geliyor, ayıp be yahu.
Her şeyi kendimizin tarlasında yetişen mahsul, insanda biraz merhamet olması gerekir, ne gezer!
Esnaflıkta bir ahlaki sorun var galiba.
Hani nerde kaldı Ahilik anlayışı?
Bu gidişle esnaflıkta da diploma istenecek, ama ahlak bozuksa diploma ne yapsın.
Kırşehir asgari ücretle yaşayanların ve gelir seviyesi düşük olduğu bir kent. Her zammı kaldıracak bir topluma sahip değil. Tuzu kuru olanlar geçim sıkıntısı çeken alt tabakayı düşünmüyor.
Şehir hayatı giderek zorlaşıyor ki son zamanlarda köylere dönüş hızlandı. Ama maalesef köye dönenler yıkık temelden başka fazla bir şey bulamıyor.
Şehir dışında son zamanlarda hobi bahçelerinin çoğalması, şehir hayatında usananların çokluğunu gösteriyor. Fakat alelade yapılaşma, beraberinde bazı sıkıntılarda beraberinde getiriyor. Su sorunu, tuvalet ve atık çöp sorunu, elektrik sorunu, bunlara paralel olarak doğayı kirletme ki en büyük sorun budur.
Bütün dünyada ve bilhassa Anadolu’da içme suyu sorunu başladı ki, yer altı kaynakları kirlenirse ki, nitekim bilinçsiz olarak her yere kurulan mandıralar bunun en büyük sebebidir. Telafisi zor olacak problemlerle karşılaşacağız.
Kırşehir’de bu sorunlarla ilgilenecek yetkiliyi aramaya devam edeceğiz, tabi bulabilirsek.