Kırşehir’de eğitim öksüz, bilim yetim, öğrenciler sahipsiz kaldı.

Kırşehir eşi, benzeri bulunmayan ömrünü bilime ve eğitime adamış Kırşehir sevdalısı, Kırşehir aşığı bir evladını, bir değerini Prof. Dr. İlhan Kılıçözlü’yü kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor. 

Prof. Dr. İlhan Kılıçözlü benim yıllar sonra tanıdığım, sevdiğim, saygı duyduğum ve benim yanımda özel bir yeri olan değerli bir insandı. Adını kendi adına yaptırdığı Kırşehir Fen Lisesi’nden, eşi Dr. Meral Kılıçözlü adına yaptırdığı anaokulundan, babası Ziya Kılıçözlü adına yaptırdığı ilkokuldan, torunu Defne Kılıçözlü adına yaptırdığı anaokulundan, annesi Hayriye Kılıçözlü adına Çiçekdağı Boğazevcine yaptırdığı liseden, öğrencilere verdiği burslardan, Aşıkpaşa’nın Garipnamesini, Ahmedi Gülşehri’nin Mantukut Tayr’ı gibi eserini Türkçeye çevirterek Türk kültürüne hediye etmesinden dolayı duymuş ama kendisini hiç görmemiştim. Ancak yıllar önce Grand Terme Otel’e bir arkadaşımı görmeye gittiğimde otelin lobisinde kalabalık bir grubun sohbet ettiğini gördüm ve müracaattaki görevliye “Misafirleriniz kimler“ dediğimde “Prof. Dr. İlhan Kılıçözlü ve arkadaşları” cevabını aldım.

Bu benim için, İlhan Hocamla tanışmak için büyük bir fırsattı. Normalde sakin bir insanım ama beni bir heyecan, bir ter bastı ki anlatamam. Yanlarına giderek konuşmalarına şahit oldum, biraz bekledim ve bir müddet sonra yanına yaklaşarak kendimi tanıttım, Kırşehir’e yaptırdığı okullardan, eğitime, bilime verdiği desteklerden, öğrencilere verdiği burslardan dolayı adını çok duyduğumu ve tanışmayı çok istediğimi ama bunun nasıl olacağını bilemediğimi ve bu gün tesadüfen karşılaştığımı söyleyerek epeyce sohbet ettik ve inşallah tekrar görüşürüz temennisiyle ben yanından ayrıldım.

Aradan birkaç yıl geçti bu kez yolum Dr. Meral Kılıçözlü Anaokulu’na düştü ve okulda bir hareket vardı okuldaki memura “Hayırdır nedir bu telaşınız?“ dediğimde memur bana “Okulumuzu yaptıran İlhan Kılıçözlü ve misafirler okulumuzdalar“ deyince kendisiyle görüşmek için bekledim. Bir müddet sonra çıktıklarında yanına yaklaşarak ismimi söyledim ve birkaç yıl önce Terme Oteli’nin lobisinde görüştüğümüzü söyleyince hatırladı ve bir müddet sohbet ettik yine inşallah tekrar görüşürüz temennisi ile ayrıldık.

Bu iki görüşmemizde de gördüm ki tıp doktoru, bilim insanı ve Kırşehir sevdalısı olmasının yanında bir o kadar güler yüzlü, mütevazı ve alçak gönüllüydü. Kırşehir’in adını söylerken gözlerinin içi gülüyordu. Kendi kendime acaba bir daha İlhan Hocamla nasıl görüşebiliriz diye düşündüğüm çok oldu.

Kader bu ya bir gün kendisi Kırşehirli olan ama İstanbul’da ikamet eden, zaman zaman Kırşehir’ e gelen şair ve yazar Aynur Saydam hanımefendiyle Kırşehir’ de karşılaştık ve bir kafede oturup çay içip, sohbet ettik ve kendisine “Aynur Hanım, Prof. Dr. İlhan Kılıçözlü’yü tanıyor musunuz“ diye sordum. “Tabi ki tanıyorum “ dedi “Kendisine ulaşacağım bir cep telefon numarası var mı?“ dedim. “Evet var verebilirim” dedi.

İlhan Hocam’ın numarasını kayıt ettim ve akşam eve gidince hemen aradım kendimi tanıttım Kırşehir’de Terme Otel ve Meral Kılıçözlü Anaokulu’nda olmak üzere iki kez görüştüğümüzü söyledim yine hatırladı ve bir müddet görüştük, telefonu kapatmadan kendisini zaman zaman aramak istediğimi söylediğimde “Memnun olurum tabi ki arayabilirsin” dedi ve ondan sonra iki veya üç ayda bir kendisini arar halini, hatırını sorup sohbet ederdik.

Her aradığımda duygulanır, memnun olur sevinirdi. Sürekli bana Kırşehir’i sorardı.    

Konuşmalarımızda İlhan hocam babasının memuriyetinden, üniversite ve çalışma hayatından dolayı erken yaşlarda Kırşehir’den ayrıldığını,  üniversitedeki öğrencilik hayatı, Türkiye ve Amerika’daki çalışma hayatına rağmen Kırşehir’i unutamadığını doğup, büyüdüğü kayabaşı mahallesinin tek katlı bahçeli müstakil evlerden oluşan yeşil bir mahalle olduğunu ve çocukluk günlerindeki Kırşehir’i çok özlediğini, çok sevdiğini bundan dolayı da elde etmiş olduğu maddi kazanımları Kırşehir’e toplamda beş okul yaptırarak harcadığını, Kırşehir’in eğitimdeki başarısından dolayı gururlanıp, duygulandığını belirtmişti.

Kırşehir’de doğup, büyümüş, ilk, orta ve lise eğitimini tamamlamış ancak üniversite ve iş hayatı nedeniyle Kırşehir’den ayrılmış öylesine insanlar var ki Kırşehir’ e bir daha adım atmamışlar, bir çivi çakmamışlar, Kırşehir’den bahsederken memleketim Kırşehir demek yerine “Kırşehir benim baba ocağım” diyerek Kırşehir’ e sahip çıkmamışlardır. İşte böylesine duyarsız, sorumsuz insanlar Kırşehir’e vefasızlık yaparken İlhan Hocam Kırşehir’i hiç unutmamış ve her yıl en az bir defa Kırşehir’ e gelerek eş, dost ziyaretleri yapmış çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği yerleri gezmiştir. 

Günümüzde menfaat için naylon faturalarla, hayali ihracatlarda devleti dolandıranlar,  rüşvetçiler, kapkaççılar, vergi kaçıran sözde iş adamları, kazanımlarını tefecilikte kullananlar, bankalara yatıranlar, Dolar ve Euro’ya çevirenler, altın alarak yastık altında biriktirenlerin, kul hakkı yiyenlerin veya cimriliğinden para harcamamak için bir bardak çayı, bir tabak yemeği başkasının sırtından yiyerek geçinen asalakların, defalarca hacca gidenlerin olduğu bir dönemde birisi Fen Lisesi olmak üzere toplamda beş okulu memleketi Kırşehir’e kazandırarak T.C. Devletine faydalı nesiller yetişmesine vesile olmak her baba yiğidinde haddi olmasa gerek.

İlhan hocam çalışma hayatı boyunca elde ettiği kazanımlarını eğitim camiasına kazandırmak yerine kolay yolu seçerek dövize bağlayarak,  bankalara faize yatırarak servetine servet katardı, defalarca Hacca giderdi. Bir eli yağda bir eli balda yaşardı.  Ama kendisi elindeki servetini, kazanımlarını eğitme harcayarak vatana millete hayırlı, çalışkan ve eğitimli nesillerin yetişmesine vesile oldu. 

Bir konuşmamızda İlhan hocam bana biraz da içini dökmüştü. Yaşımı sorduktan sonra “Sen benim evladımsın” diyerek bana “Evladım Kırşehir’e beş okul kazandırdım bu okulda çocuklarımız okuyorlar, eğitim görüyorlar, başarı elde ediyorlar, üniversite sınavlarında çok iyi üniversiteleri kazanıyorlar bunları basından duyunca çok mutlu oluyorum, seviniyorum. Ancak Kırşehir’de yapımına sebep olduğum okulların müdürleri, milli eğitim müdürü okulların açılmasında, kapanmasına, üniversite sınavlarının sonuçlarının belli olmasında veya diğer günlerde zaman, zaman arayarak bilgilendirmezler, halimi hatırımı sormazlar buna çok üzülüyorum, ben onlardan ekmek, aş, para istemiyorum”  diyerek sitemini bildirmişti. 

Ben de hem İlham Hocamla konuşmalarımızı, sitemlerini “Kırşehir Çiğdem“ Gazetesi’ndeki köşemde yazmıştım. Meğer İlhan Hocam Kırşehir Gazetelerini internetten takip edermiş, benim kendisi hakkında yazdığım yazıyı da okumuş ve telefonla beni arayarak teşekkür etmiş, bu vesileyle biraz da sohbet etmiştik.

En son İlham hocamla başımıza korona belası musallat olmadan üç veya dört ay önce görüştüm ve bir daha görüşemedim, bu vefasızlıkta benden kaynaklandı. Keşke birkaç kez arayıp sohbet etseydim. İyi olurdu.

Evet, Kırşehir unutulmaz bir değerini kaybetti. Prof. Dr. İlhan Kılıçözlü Hocam 14 Şubat Sevgililer gününde sevgilileri Kırşehir’e, eşine, annesine ve babasına kavuştu, onlarda İlhan Hocama kavuştu. 

Kırşehir sevdalısı, Kırşehir aşığı Prof. Dr. İlhan Kılıçözlü Hocam, biz senden razıydık, inşallah sende bizden razı olmuşundur. Bizler sana hakkımızı helal ettik, inşallah sende bizlere hakkını helal etmişindir.  Bilmelisin ki Kırşehir’e yaptırdığın okullar var oldukça, bu okullardan mezun olan öğrenciler hayata atılıp,  ekmeklerini kazanarak yaşadıkları sürece adın nesilden nesile aktarılacak ve hiçbir zaman unutulmayacaktır.  

Ruhun şad, mekânın cennet olsun İlhan Hocam, Toprakta değil nur içinde yatasın, toprağın değil rahmetin bol olsun hocam.  Peygamber efendimize komşu olasın. Allah rahmet eylesin.