Günler, haftalar, aylar, yıllar öyle hızlı geçiyor ki farkına bile varamıyoruz. Şöyle geriye bakıyorum.

Günler, haftalar, aylar, yıllar öyle hızlı geçiyor ki farkına bile varamıyoruz.
Şöyle geriye bakıyorum. Bazı şeylerin üzerinden yıllar geçmiş farkında değilim. Kendimi artık yaşlanmış hissediyorum.
İşte 2015 yılı…
İki seçim birden yaşadık. Haziran ve Kasım ayında…
Haziran’da AK Parti ve MHP’ye birer milletvekili veren Kırşehir, Kasım ayındaki seçimde bu kez MHP yerine yeniden AK Parti’ye döndü ve bu kez iki milletvekilini de AK Parti kazandı.
Olan MHP’li Milletvekili Prof. Dr. Yıldırım Türk’e ve MHP’lilere oldu.
Şurası da bir gerçek ki MHP’den Yıldırım Türk, iktidar partisinin milletvekili olmayınca Kırşehir’e ve verdiği sözleri ve Kırşehirlilerin onlardan beklentilerini karşılayamayacaktı.
Kasım 2015’ten önceki seçimlerde hep AK Parti’ye, yani iktidara oy veren Kırşehirliler 2002’den bu yana ne kazandı, ne kaybetti ortada.
Sadece iki dönem milletvekili seçilen Mikâil Arslan’la bazı yatırım ve hizmetleri alabildi o kadar…
Ardından boşa ve heba edilen koskoca bir dört yıl…
Abdullah Çalışkan ve Muzaffer Aslan’lı bir dönemi hatırlıyorum.
“Ben ne dersem o olur!” diyen Abdullah Çalışkan’ın Kırşehir’e kazandırdıklarından çok kaybettirdikleri yıllar…
Muzaffer Aslan’ın Kırşehir için ne kadar birlik ve beraberlik sergilemeye çalıştıysa başaramadığı, Abdullah Çalışkan’ın saltanat sürdüğü o yıllardan bugünlere…
Abdullah Çalışkan’ın çevre yol ödeneğini heba ederek Hastane önüne yaptırdığı devasa kazık, pardon üst geçit Kırşehir’in bağrına saplanmış kara bir hançer gibi ortada…
O günlerden 2015’li yıllar…
Kasım 2015’te Mikâil Arslan ve Salih Çetinkaya’nın seçildiği günler…
Her şey çok güzel. İktidara iki milletvekili veren Kırşehirliler umut doluydu. Milletvekilleri, teşkilat, belediye, vali birlik ve beraberlik tablosu çiziyor, Kırşehir heyeti olarak bakanlıklara, genel müdürlüklere, başbakanlığa birlikte gidip geliyorlardı.
Ne güzel günlerdi o günler…
Ne oldu bilmiyorum ama bugünlerde bir ayrılık kokusu, birlik ve beraberliğin koptuğu tablolarını görüyorum.
Dedim ya iki milletvekili el ele bakanlıklara giderken, şimdi ayrı ayrı gidiyorlar!
Neden?
Programlarınız mı uymuyor, çakışmıyor?
Yoksa aranıza kara kedi mi girdi?
İşte 65. Hükümetin yeni bakanlarını milletvekillerimiz Mikâil Arslan tek başına ziyaret ediyor.
Diğer yandan öteki Milletvekilimiz Salih Çetinkaya, yanına İl Başkanı Mustafa Kendirli ve Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’yi alarak diğer bakanları tebrik ziyaretine gidiyor.
Bu fotoğrafları görünce Kırşehirim adına üzülüyorum.
“Neden birlikte gitmiyorlar?” sorusunu soruyorum. Tıpkı Kırşehirli hemşehrilerim gibi…
Neden birlikte olamıyor, birlikte hareket edip, birlikte bakanları ziyarete gidemiyoruz?
Eğer gerçekten iki milletvekilimizin arasında bir sorun varsa üzülür, yanarım.
Olmamalı…
Bu ayrılığın Kırşehir’e faydası olmaz, zararı olur. Kaldı ki bu ayrılıktan kimse kazanmaz, tam tersine hem kendileri, hem de Kırşehir kaybeder.
Şimdi bu birliktelik bozulmuşsa soruyorum, iki yıla yakındır süre gelen bu birlikteliği kimler bozdu, niçin bozdu?
Hep endişe etmiştim, iki Kırşehir milletvekilinin arasını bozarlar diye, üzgünüm ama yanılmamışım.
1 Kasım 2015 tarihinde yapılan seçimlerinden ardından yeni seçilen milletvekillerimizi birlik ve beraberlik konusunda uyarmış ve Kırşehir’e hizmet için ortak çalışma yapmalarını istemiş, aralarını açmak isteyen fitnelere fırsat vermemelerini istemişti.
O yazımı yeri gelmişken bir kere daha hatırlatmak istiyorum:
“1 Kasım seçimlerinin ardından seçilen Kırşehir’in yeni milletvekilleri Salih Çetinkaya ile Mikâil Arslan Salı günü TBMM’de yemin ederek görevlerine başladılar.
Şimdi hizmet zamanı…
7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidar çıkmayınca, muhalefetle koalisyon hükümeti kurulamayınca Türkiye 1 Kasım’da yeniden seçime gitti ve hem Türkiye, hem de Kırşehir tek başına iktidar olan Ak Parti’ye kavuştu.
Kırşehir’de bugün iktidara mensup iki milletvekili var.
Kurulduğu günden bu yana iktidar olan Ak Parti’ye Kırşehir hep destek verdi. Desteğinin karşılığını da bazı hizmet ve yatırımlarla aldı. Ama en çok ta Milletvekili Mikâil Arslan’la aldı.
Ak Parti’nin son iktidarında Kırşehir’den milletvekili seçilen Muzaffer Aslan ile Abdullah Çalışkan’la ne acı ki beklediği ve istediği hizmetleri alamadı Kırşehirliler…
Bekledi, yaparlar umudu ile 4 yıl bekledi. Ama sonuç hüsran oldu.
Neden hüsran oldu?
Abdullah Çalışkan ile Muzaffer Aslan iyi niyetlerle göreve başladılar, bir süre sonra aralarına kara kedi girince küstüler, kırıldılar. Mecbur olmadıkça bir araya gelmediler.
Birinin “evet” dediğine, diğeri karşı çıkarak “hayır” dedi. Kırşehirliler de bunların çekişmesi ile kaybetti, beklediği hizmet ve yatırımları alamadı.
Bu iki vekilimizin bir araya gelmediğini bilen, gören başta daire müdürleri olmak üzere kurum ve kuruluşlar deyim yerinde ise yan gelip yattı.
Olan Kırşehir’e ve Kırşehirlilere oldu.
Kırşehir’deki bazı daire müdürleri Abdullah Çalışkan’ın arkasından koştu, seçim çalışmalarında bizzat yer aldı. Onlar atını oynattı, Kırşehirliler de ellerinden bir şey gelmeyince bütün yaşananları sadece seyretti.
Hatta öyle oldu ki iki milletvekilinin bir isim üzerinde anlaşamayınca bazı daire müdürlüklerine ithal müdürler atandı. Bakanlar bile iki vekilin bir araya gelmemesini çok iyi değerlendirerek kendi adamlarını Kırşehir’e yolladılar.
Daire müdürleri bir siyasi partinin yöneticisi gibi olmamalı. Hizmet ve proje üretmeli. Ama onlar bunları yapmak yerine politize oldular, politik davrandılar. Sırf “Abdullah Çalışkan ne diyorsa o olsun, o öne çıksın, o başarılı olsun!” diye Kırşehir’i feda ettiler…
Ne günlerdi o günler…
Kırşehir çok şükür ki o günleri geride bıraktı 1 Kasım seçimleriyle…
Bu kırgınlık ve küskünlük 7 Haziran seçimlerine yansımış ve Ak Parti Genel Merkezi iki vekilimizi de çizerek aday listelerine koymamıştı.
7 Haziran seçimleri sırasında Abdullah Çalışkan birkaç kez Kırşehir’e geldi, milletvekili adaylarına sözde destek veriyormuş gibi gözüktü, ortadan kayboldu. Doğup büyüdüğü Ankara’ya kapağı attı. 1 Kasım seçimlerinde Kırşehir’de onu gören olmadı. Ben hiçbir seçim çalışmasında Abdullah Çalışkan’ı göremedim, rastlayamadım. Sanırım bu dönem onun sevmediği, istemediği Mikâil Arslan listenin ikinci sırasındaydı. Mikâil Arslan onun için seçilmemeliydi. Gerçi Abdullah Çalışkan Kırşehir’e gelse ve seçim çalışmalarında milletvekili adaylarına destek verseydi, Ak Parti Kırşehir’de 2-0 yapamazdı. Eğer Ak Parti Kırşehir’de iki milletvekili aldıysa bunu biraz da Abdullah Çalışkan’ın Kırşehir’e gelip seçim çalışmalarına katılmamasıyla başardı.
Evet Ak Parti böyle bir süreçten geçtikten sonra Kırşehir’de iki milletvekili çıkardı.
Kırşehir’in 26. Dönem milletvekilleri Mikâil Arslan ile Salih Çetinkaya yemin ederek göreve başladılar.
Onları seçim çalışmaları sırasında da, seçimler sonrasında hep el ele gördük, birlik ve beraberlik içinde tek yumruk gördük. İnşallah görevlerinin sonuna kadar hep böyle birlikte olurlar, aralarına kara kedi girmez. Kazanan Kırşehir ve Kırşehirliler olur.
Bu konuda her iki vekilimize de önemli görevler düşüyor.
Kırşehir’in ekmeğinden mi, suyundan mı bilinmez seçilen milletvekilleri seçilene kadar el ele olurlar, seçildikten sonra sen sağ, ben selamet olup koparlar.
Artık böyle tablolar görmek ve yaşamak istemiyoruz. Bunu sadece ben değil, bütün Kırşehirliler istiyor. Bunun için bu dönem Kırşehirliler milletvekillerimizi böyle görmek istemiyor, tıpkı benim gibi…
Ben bu dönemden umutluyum. Kırşehir’in sorunlarını bilen, yaşayan, tuttuğunu koparan bir Belediye Başkanımız var Yaşar Bahçeci. Proje üreten, ürettiği projeye destek alan Yaşar Bahçeci’nin danışmanlığını yaptığı, kendisini tanıyan, bilen bir milletvekili var, Mikâil Arslan. O zaten proje adamı.
Yaşar Bahçeci’yi yetiştiren Mikâil Arslan, Yaşar Bahçeci’yle, milletvekili arkadaşı Salih Çetinkaya ile el ele verirse ben bu dönem Kırşehir’e pek çok yatırım ve hizmetin geleceğine yürekten inanıyorum.
Kırşehir bu dönem hizmet alamazsa bir daha alamayacağına da inanlardanım.
Çünkü Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, İl Başkanı Mustafa Kendirli, Milletvekilleri Mikâil Arslan ve Salih Çetinkaya ile iyi bir ekip oluşturdular. Bu ekibin şu veya bunun sözlerine, dedikodularına itibar etmeden birlik ve beraberlik içinde hareket ederlerse Kırşehir’in tek başına bir iktidardan alamayacağı hizmet ve yatırımın olmayacağına yürekten inanıyorum. Eğer bu dörtlü ekip, dedikodulara, nifak sokanlara itibar eder ve onların söylediklerine kulak verirlerse Kırşehir’in ve onların kaybedeceği çok şeyler olacağını da şimdiden peşin peşin söyleyeyim.”
İşte böyle yazmış, böyle uyarmıştım. Demem o ki sakalım yok ki sözüm dinlensin hesabı. Kırıldık, koptuk, parçalanıyoruz.
Sen-ben kavgası, gürültü, çekişme, hesaplaşma değil birlik ve beraberlik istiyoruz.
Milletvekillerimize, Belediye Başkanımıza ve Ak Parti İl Başkanımıza demem o dur ki eğer aranızda bir sorun var ve bu kırgınlık yaratmışsa yanlış yapıyorsunuz, siz de Kırşehir de kaybeder. Belki sizlerin gelecek adına kaygınız olmayabilir, ama Kırşehir’e ve Kırşehirlilere kaybettirmeye hakkınız olmasa gerek.
Kırşehir’in ve Kırşehirlilerin tuzu kuru değil, hizmet bekliyor, hizmet…

 

***

Biraz da gülelim!

Kırmızı Işık

Adamın birini kırmızı ışıkta geçtiği için polis durdurmuş, adamdan ehliyet ruhsat istemiş. Adam da “Yanımda yok, arkadaşın evinde içiyorduk, sanırım fazla kaçırdım, biraz sarhoşum orada unutmuş olmam lazım” demiş.
Polis dumur olmuş tabii..
Kırmızı ışık, alkol, ehliyet ruhsat yok…
Gitmiş komiserine durumu anlatmış…
Komiser gelmiş adama ehliyet ruhsat sormuş, adam çıkartıp uzatmış hemen. Komiser şaşırmış tabi…
Alkometreyi çıkarıp üfletmiş, adamda zerre alkol yok…
Şaşırmış tabi.
“Ya memur bana sizin alkollü olduğunuzu ve ehliyetinizin yanınızda olmadığını söyledi” demiş.
Bizim uyanık dönmüş komisere:
“Siz ona aldırmayın, pek iyi değil galiba. Birazdan size kırmızı ışıkta geçtiğimi filan da söyleyebilir.”

***

Sevdiğim bir söz

“Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter.” Charles Bukowski