6 Şubat 2016 Cumartesi günü Grant Terme Otel’de Kırşehir’in tarihini, kültürünü, bilinmeyen yönlerini gün yüzüne çıkarmak, Kırşehir’de yetişen bitkilerden tutun çiçeğinden böceğine, kurdundan kuşuna, dağından taşına, toprağından suyuna, Ahi Evran, Aşıkpaşa, Yunus Emre, Şeyh Edebali gibi yetiştirdiği ünlü insanlara kadar her şeyin yer alacağı beş ciltlik Kırşehir Ansiklopedisinin çıkarılması için İstanbul’da görev yapan, bırakın Türkiye’yi dünyaca tanınan Prof. Dr.

6 Şubat 2016 Cumartesi günü Grant Terme Otel’de Kırşehir’in tarihini, kültürünü, bilinmeyen yönlerini gün yüzüne çıkarmak, Kırşehir’de yetişen bitkilerden tutun çiçeğinden böceğine, kurdundan kuşuna, dağından taşına, toprağından suyuna, Ahi Evran, Aşıkpaşa, Yunus Emre, Şeyh Edebali gibi yetiştirdiği ünlü insanlara kadar her şeyin yer alacağı beş ciltlik Kırşehir Ansiklopedisinin çıkarılması için İstanbul’da görev yapan, bırakın Türkiye’yi dünyaca tanınan Prof. Dr. Hüsnü Özek, Prof. Dr. İlhan Şahin, Yrd. Doçent Erol Ülgen, Yrd. Doçent Dr. Aygün Ülgen, Şair Aynur Saydam gibi kendilerini, Kırşehir’e adamış, Kırşehir sevdalıları öğretim üyelerinin, ilim ve bilim insanlarının organize ettiği katılımın yoğun olduğu toplantı düzenlendi.
Bu toplantı beni her bakımdan gururlandırdı. Kırşehir’den, Kırşehir’in tarihinden habersiz ama lafa gelince mangalda kül bırakmayan çok bilmiş bazı allame tayfalarının Kırşehir’den, Kırşehir’in insanından bir şey olmaz dedikleri aklıma geldi. Toplantıda ilim ve bilim insanı hemşerilerimiz konuşurken “Keşke Kırşehir İnsanından bir şey olmaz diyen çok bilmiş içi boş allame tayfaları burada olsalar da dünyaya mal olmuş, ağızlarından bal akan, bilgi fışkıran Kırşehir’in yetiştirdiği ilim ve bilim insanlarını görüp, dinleselerdi Kırşehir’den ne insanlar yetiyor şahit olsalardı” dedim.
Yardımcı Doçent Erol Ülgen’in sunumuyla başlayan toplantıda Şair Aynur Saydam’ın “Ben bağıyla, bahçesiyle, konağıyla ırmağıyla, güzel insanlarıyla olan Kırşehir’ i seviyorum” şiiri ve Prof Dr. Hüsnü Özek hocamızın “Ben İstanbul doğumluyum ancak her zaman Kırşehirliyim dedim. Kızlarım sürekli ‘baba Kırşehir’in adını duyunca Kırşehirli insanları görünce veya Kırşehir’e giderken neden ayrı bir heyecanlanıyor ve mutlu oluyorsun ?’ derler. Hakikaten 1950’li ve 1960’lı yıllarda Kırşehir’e gelmek heyecan verirdi. İğde belinde mola için durduğumuzda, çay değirmenine geldiğimizde heyecanlanırdım. İnanın o zamanlar Kırşehir kavaklarıyla, konaklarıyla, çay değirmeniyle, un değirmenleriyle, kılıçözü ırmağıyla, sokak çeşmeleriyle çok güzeldi. Termenin kaya kovuğundaki yıkanmayı, saygılı, sıcak, samimi insanlarını özlüyorum. O zamanlar aramızda derin bir saygı vardı. Ancak medeniyet Kırşehir’de de örselenmeye neden oldu. Değerlerimizi kaybettik. Toplumlar değerlerini korumazsa boş toplum olur” şekline konuşması da toplantıya ayrı bir güzellik kattı.
Prof. Dr. İlhan Şahin hocamda Kırşehir’i anlatırken “Büyük kültür değerleriyle, uygarlık değerleriyle Anadolu’yu şekillendiren şehirdir. Kırşehir ulu şehirdir” demesi de nasıl bir değe sahip olduğumuzu ve Kırşehir’in tarihteki önemini göstermiştir.
Kırşehir’in uluslar arası düzeyde daha iyi tanıtılması, uygarlık değerlerinin yerellikten evrenselliğe çıkarılması, tarih içerisinde hak ettiği yeri alması ve gelecek nesillere aktarılması için çok faydalı olacak bu ansiklopedi için kendilerini Kırşehir’e adamış, Kırşehir’le yatıp, kalkan Kırşehir sevdalısı ilim ve bilim insanlarımız hemşerilerimiz, hocalarımız ellerini taşın altına koyarak gündüz gece demeden yıllardır yaptıkları çalışmaları, ön araştırmaları bir sonuca bağlamak, Kırşehir’i dünyaya tanıtmak için eli kalem tutan herkesten öneri, destek, bilgi ve belge istemektedirler. Bu nedenle elinde bilgi ve belge olan Kırşehirli hemşerilerimizin bilgileri, belgeleri ve dokümanları kıymetli hocalarımızla paylaşmaları ansiklopedinin hazırlanmasına yardımcı olacaktır.
Sonuçta Kırşehir hepimizindir.
Toplantının sonunda ise ağabeyimin yakın arkadaşı olan, benim çocukluğumu bilen, yaklaşık otuz beş senedir görmediğim, toplantının sunumunu yapan değerli ağabeyim Yard. Doç. Erol Ülgen’in yanına kendimi tanıtmak için gittiğimde “ Osman nasılsın ağabeyim” diyerek sarılmasına da çok şaşırdığımı kendisine “Aağabey yanına kendimi tanıtmaya gelmiştim maşallah bana fırsat vermeden tanıdın” deyince “Osman’ım seni nasıl tanımam, sen bizim elimizde büyüdün, hem ben senin gazete yazılarını internetten takip ediyorum” dediği güzel bir an yaşadığımı belirtmek istiyorum.
Bu vesile ile işleri gereği Kırşehir dışında olan ancak kapılarını, gönüllerini, sofralarını Kırşehir insanına açan, Kırşehir’e Kırşehir İnsanına hizmet etmeyi amaç edinen Kırşehir Sevdalısı hocalarımız, ilim ve bilim insanlarımız Prof. Dr. Hüsnü Özek, e Prof. Dr. İlhan Şahin’e Yrd. Doçent Erol Ülgen’e Yrd. Doçent Dr. Aygün Ülgen’e ve şair Aynur Saydam’a gösterdikleri bu sorumluluktan dolayı teşekkür ediyorum.