Geçen sayılarımızda ahiliğin yetiştirmek istediği ideal insanın uyması gereken edeplerinden bahsederken, önce yemek sırasında gereken edep kurallarını anlatmıştık. Sonra su içmedeki, söz söylemede ve giysi giymedeki ve evden çıkarken uyulması gereken edeplerden bahsettik. Kaldığımız yerden devam ediyoruz.
5. Yürümekteki edepler: Fütüvvet-nâmelerde sokakta sert yürümemek, çukurlara basmamak, yanlara bakarak yürümek (dikkatli olma), taştan taşa seğirtmemek, yol ortasında yürümemek, kimsenin ardınca bakmamak, büyüğünün önünde yürümemek, birisiyle giderken bir işle meşgul olup, onu bekletmemek öğütlenir. Kırşehir’de bunlara ek olarak, sokakta yürürken önüne bakması, kapı pencerelere bakarak yürünmemesi öğütlenir. Yolda giderken, yol üzerinde olup, geçişe zarar verebilecek taşları bir kenara atmanın sevap olduğu söylenir. Bir erkek geçerken, kadınların onun yolunu kesmelerinin erkeğin nasibini keseceğine inanılır.
6. Mahallede: Fütüvvet-nâmelerde işi olmadıkça mahallede gezmemek, karşıdan gelene yakın olmak, açık kapı ve pencerelerden bakmamak, çocuklara uymamak öğütlenir. Kırşehir’de bunlara ek olarak, büyüklere saygı icabı önlerinden geçilmez, yolları kesilmez. Küçüklere, kendinden büyüklere selam vermesi, sokakta edeple yürümesi, bağıra çağıra konuşmaması, sokakta veya evde ıslık çalmaması tembih edilir. “Eğer ıslık çalarsan cinler başına derilir.” diyerek çocuk korkutulur.
Çocukların sokakta bir şeyler yiyip içmelerine izin verilmez. Diğer çocuklara göz hakkı geçeceğine inanılır. İmkân varsa onlara da birer parça verilir. Eğer verilmezse çocuğun bir yerlerinin şişeceğine inanılır. Sokağa özellikle akşamları kaynar su, süprüntü, korlu ateş veya kül serpilmez. Cinlerin yanacağına, bunun da kötü sonuçlar doğuracağına inanılır.
8. Pazarda: Fütüvvet-nâmelerde pazarda gezerken omuzunu kimseye vurmamak, uzaktakileri bağırarak çağırmamak, kahkahayla gülmemek, yerlere tükürmemek, sümkürmemek, bir şey yememek ve içmemek gibi öğütler sıralanıyorsa da maalesef günümüzde gerek pazarcı esnafı gerekse alışverişe gelenler arasında bu kurallara uyanların pek azınlıkta kaldığını görmekteyiz. Bu da ahilik kültürüyle yetişmiş esnafın artık çarşıda pazarda kalmadığından olsa gerektir.
9. Alışverişte: Fütüvvet-nâmelerde yumuşak söylemek, az almak, emanet aldığı şeyi geri vermek öğütlenmektedir. Bugünün alışveriş şartları değişmiş olmakla birlikte bunlar geçerliliğini korur.
10. Eve bir şey getirmede: Fütüvvet-nâmelerde elbisesini taşıma vasıtası yapmama, açıktan getirmeme, eve varır varmaz yememe gibi öğütlerle yer alan kurallara Kırşehir’de de uyulur, eve bir şeyler getirirken kapalı kaplarda getirilir, sokakta yiyecek yenmez.
11. Eve girerken: Fütüvvet-nâmelerde eve girerken haber verme, sağ ayakla girmek, selam vermek, çevreye bakmamak, besmele ile eve girmek. Kırşehir’de de eve girerken ve çıkarken sağ ayakla başlamak uğurlu sayılır.
12. Oturmaktaki edepler: Fütüvvet-nâmelerde sağ dizi dikmek ve sol ayağın yerde olması, kendi yerini bilmek, ayağı örtmek, ev sahibi konuşmaya başlamadan konuşmamak edeplerden saydır.
Kırşehir’de de evde otururken bile bir gencin, ana babasının veya yaşlıların karşısında otururken ayak uzatması, yan gelip yatması, ayak ayak üstüne atması nezaketsizlik saydır. Tıpkı fütüvvet-nâmelerde belirtildiği gibi sağ dizi dikip ve sol ayağın yerde olması ya da iki ayağını altına alarak oturması istenir. Hatta genç anne ve babaların, kendi anne ve babaları yanında çocuklarını sevmeleri bile saygısızlık olarak kabul edilir. Bir cemiyette herkes yerini, yaşının getirdiği makam ve mevkiini bilerek oturma yerini bilmelidir. Büyükler konuşmaya başlamadan gençler başlamaz. Genç birinin, yaşlılar dururken başköşeye oturması saygısızlık sayılır. Böyle yapmak gafletinde bulunan birine “Mucurluysan başköşeye geç!” diyerek şaka yollu ikazda bulunurlar.
(Devam edecek)