Ahilik haftası nedeniyle, Ahilik felsefesini anlatan bir manzum hikâyemi sunuyorum.

Eskiden sultanlar farklı giyerdi,

Adına tebdili kıyafet derdi.

Gizlice sarayından çıkıp gider,

Halkının ahvalini teftiş eder.

Mehmet Edirne’de tahta geçince,

Fetih hesabı yaptı ince ince.

İstanbul’u almak asıl muradı

Bunun için türlü yollar arardı.

Bir yandan güçlü bir ordu kurardı

Bir yandan âlimlere yol sorardı.

İstanbul her gece düşüne girerdi

“Acep zafer nasip olur mu?” derdi.

Yurdun her yanından topladı ordu

Şahi top döktürdü, ordugâh kurdu.

Büyük hazırlıktayken kumandan ve er

Sultan bir gün tebdil kıyafet eder,

“Acep halkın hali vakti nicedir?”

Bunda niyeti hak, fikri incedir.

Çarşı pazar dolaşırken şehirde,

Der ki, “Alışveriş göreyim bir de.”

Önce bir balcı dükkânına girer.

Balların tadına bakıp denetler.

“Balcı balların ne halde görelim,

Bir okka ver afiyetle yiyelim.”

Esnaf malının kalitesinden emin:

“Ballarım Bursa’dan geldiydi demin.

Beyim bu dükkâna helâl mal girer

Her müşteri buradan memnun döner.”

Sultan aldığının parasını öder,

Dükkândan başka bir mal daha ister.

“Peynirin hoş görünür hem de leziz,

Ondan da bir okka verin isteriz.”

Esnaf der: “Yoktur satacak peynirim!”

Sultan der: “Akçası neyse veririm.”

“Yok” der esnaf, “Başka mal vermem,

Ahi töresidir başka yol bilmem.”

Fatih zanneder ki fazlasın ister,

O peyniri almakta ısrar eder.

“Bahasın veririz, iste çekinme,

Böyle peynir daha geçmez elime.”

Esnaf sultanı yüz geri çevirir,

“Siftah yaptım” der komşuya gönderir.

“O mallar da benimki kadar temiz.

Peyniri Ezine’den gelir leziz.

Bugün nasibi aldık şükrederiz

Yarın teşrif edin gene bekleriz.”

Fatih memnun dükkândan çıkar,

Der “Esnafın hepsinde aynı vakar.

Ahi töresi, kanaat ön safta,

Haset bitmiş şükür gelmiş esnafta.”

Bu kez talimgâha yönelir yolu,

Görür ki asker çalışır şevk dolu.

Bir yanda at talimi yapanlar var

Birbirine çarpar kılıç kalkanlar.

İki genç sipahi kargı savurur

Başkası hedefi ortadan vurur.

Bir yerde okçular katı yay çeker

Hedefleri devirir teker teker,

Sultan zevkle seyrederken bunları

Yaşlı bir sipahi görür onları.

Yaşı altmışın üstünde ama dinç

Sağlam yapılı, sanırsın daha genç.

Der: “Yiğit, boş durur çalışmazsın,

Ne diye talime hiç yanaşmazsın?

Burada yiğitler erlik gösterir,

Devlet için cana kıyar baş verir.

Belli ki hünkârım kızar bilmezsin,

Elin tutmaz mı meydana gelmezsin?

Yediğin lokmanın hakkın veresin,

Zırh kuşanıp alplık donun giyesin.

Haydi durma ok, at kılıçla tanış,

Her Türk gibi er meydanına alış.

Pusat tutan el daim sağlam olur.

Yoksa emdiğin ak süt haram olur.”

Sultan ayrılırken teşekkür eder,

Yanındaki vezirine dönüp der:

“Gördün esnaftaki kavi ahlâkı

Yurt hizmetine can baş koyan halkı

Bu ahiler ki hepsi er oğlu er

Onlardaki mertlik cihanı değer

Böyle bir ahlâka gıpta ederim.

Bu askerle dünyayı fethederim.”

Kırşehirli Halk Şairi

E. Öğr. Gör. Mahmut SEYFELİ