Hayatta, her çeşit insanı yükselten, itibar sağlayan, kuvvet ifade eden meziyet karakterdir.

 

Karakter, insan için bir şeref ve ömür boyu taşıyacağı taç ve nesline bırakacağı en güzel mirastır…

 

Karakter, bütün meziyetlerin üstündedir.

Ondaki meziyet insanlığın güvenine ve sayısına hükmeder ve bütün itibarları üstünde toplar.

Öyle bir tesiri vardır ki, varlığını daima hissettirir.

 

Bilgi kuvvettir ama karakter ondan da kuvvetlidir.

 

Ahlaksız bir zeka, kalpsiz bir vicdan, iyilik nedir bilmeyen bir  beceri de ancak kötülüğe yarayan bir kuvvettir.

 

Karakter, insan tabiatının kendisidir.

İnsanı sarıp sarmalayan ahlak nizamı ve vicdanıdır.

 

Milletlerin kuvveti, toplumsal bilinci ve medeniyeti bu karakterli insanların temelinde kurulur.

 

Sadakat, doğruluk ve iyilik  bunlar öyle meziyetlerdir ki karakterin ruhunu temsil ederler. Bunlara sahip kimseler karşılarında durulmaz bir kudrete sahiptirler.

Böyle insanlar iyilikte, zorluk ve felaketlerde kuvvetlidir.

 

Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın geleceği ve kendi hayatımızın hedefi  iyi karakter sahibi olma gayreti içerisinde olmaktan geçiyor.

Kendisine saygısı olan ve başkalarının sayısına değer veren her insan bu yolda yürümeli ve yaptığı her işe yüksek karakterini koymalı.

Hani çocuğa şu bahçede kimseler yok, neden oradan elma, armut almıyorsun ? Diye sorulduğunda;

Çocuğun

-Nasıl kimse yoktu?

Ben orada değil miyim?

Ben böyle şerefsiz bir şey yaptığımı görmek istemem... diye cevap veriyor.

Böyle cevap vermesi ise bir karakter, bir huy asaletidir.

 

Hayata renk veren bu tür terbiyeli hareketler, kanunlardan çok daha önemlidir.

Çünkü kanunlar, bu gibi hareketlerin bir gösterisinden başka bir şey değildir.

 

Ancak bu hayatta “karakterlerin” bir çok sahteleri de vardır.

Gerçeğinin sahtelerinden ayırt etmenin tek yolu; söylenen sözde doğruluğun varlığıdır.

Ez cümle, sözde ve harekette doğruluk karakterin bel kemiğidir.