Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu ve Osman Gazi’nin kayınbabası, Anadolu’nun Türklere ve Müslümanlara yurt oluşunda Türklüğün ve İslamiyetin yayılmasında önemli katkısı olan Kırşehirli hemşerimiz Şeyh Edebalı “Hatırlı iken itibarını kaybedene acı” diyerek bir gerçeğin altını ne güzel çizmiş.
Bu kişilerin hallerine acımakla beraber ağlamak lazım.
İtibar insan oğlunun doğuştan elde ettiği bir özellik olmayıp, yaşayarak, görerek, çalışarak, alın teri dökerek, cesaretle iş bitirerek, tatlı dille, güler yüzle mütevazilikle, herkesin her derdine koşmakla, insanlara yardımcı olmakla ve bunlar gibi onurlu özelliklerle kazanılan karakterdir.
Başka bir tabirle hatır, itibar ve saygınlık kazanmanın okulu mektebi, medresesi olmayan özel bit sanattır.
Günler geçtikçe Kırşehir’de geçmişte saygınlık ve itibar kazanan bazı kişilerin önemli mevkilere geldikten sonra yaptıklarıyla, eylemleriyle, söylemleriyle bu saygınlığı ve itibarı hak etmediklerini ve hasbel kader kazandıkları itibarı kaybettiklerini görüyorum. Bu insanlar görevlere geldiklerinde ellerini taşın altına koyabilecek suya sabuna dokunacak cesaretleri gösterememektedirler. Kalıcı icraatlar yapmak yerine, kıl, kuyruk işlerle, dil ucu sözlerle, basit yazılarla geçiştirmekte sadece makamlarda oturmak için günlerini gün etmektedirler.
Eğer siz Kırşehir’in ve çalıştığınız kurumun onlarca, yüzlerce problemleri varken, bunlar çözüm beklerken siz eften, püften şeylerle uğraşarak, ucuz kahramanlık yaparsanız itibarınızı da, saygınlığınızı da kaybeder, sizleri o makama getirenleri pişman edersiniz.
Aslında Kırşehir’in gelişmemesinde, yatırımlarım gelmemesinde, işsizliğin çoğalmasında, nüfusun azalmasında suya sabuna dokunmaktan, yaralı parmağa işemekten korkan bu kişilerin çok büyük payı vardır. Eğer fi tarihinde çok çalışkan, çok prensipli, çok disiplinli, o gelirse çok problemler çözülür, işler yoluna girer denen kibirli, kendini beğenmiş, her şeyi ben bilirim, benim dediğim olur diyen, sizin söylediklerinizi değil de kendi anlamak istediğini anlayan kişilerin Kırşehir’in dertlerini, sorunlarını ilgili mercilere iletmekten korkmalarından, bana ne, neme lazım, üzerime vazife mi düşüncesiyle hareket etmelerinden, içine düştüğü gafletten ve korkaklıktan kaynaklandığının iyi bilinmesi gerekiyor.
Hal böyle olunca kapasitesiz, çapsız ama reklamı çok iyi yapılmış bu kişilerin korkaklığının bedelini Kırşehir ve Kırşehir’de yaşayanlar işsizlikle, yatırımların gelmemesiyle, yanlış alanlara kamu binalarının yapılmasıyla, yanlış alanlara üniversite kurulmasıyla, yanlış yerlere kurularak gelişemeyen organize sanayisiyle ödemek zorunda kalmıştır.
Eğer gerçekten Kırşehir gelişsin, kalkınsın, işsizlik azalsın, göç dursun diyorsak o zaman icra makamlarına Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci gibi çalışkan gözü kara, cesaretli, saygınlığı ve itibarı hak ederek kazanmış insanlar görev başına getirilmelidir.
Maalesef hak etmediği halde siyasilerin sayesinde makam ve koltuk sahibi olmuş ama makamın ve koltuğun ağırlığını kaldıramayan beceriksiz, yalancı, yalama ve işleri eline yüzüne bulaştıran, insanların ekmeğiyle oynayan karaktersiz efendilere itibar verildi.
Ancak ne derseniz deyin itibar hak etmediğin halde siyasilerin sayesinde makam sahibi olmakla, yalakalıkla olmuyor.
Bir insan parasını, makam ve mevkiini kaybedince değil itibarını, saygınlığını, şerefini kaybettiği zaman kaybeder.
Allah hiç kimseyi saygınlığını, itibarını kaybederek acınacak hale düşecek kullarından eylemesin.