İşsizlik her geçen gün azalacağına artış göstermektedir. Zira bu gün ülkemizin en önemli sorunlarından biri işsizliktir. Devleti yönetenler 18 senedir işsizlik sorununu çözüme kavuşturacakları yerde adeta sorunun bir parçası haline geldiler maalesef.
Resmi verilere göre 4 milyonun üzerinde genç işsiz olduğu açıklanmaktadır. Uzun yıllardır işsiz sayısı bu seviyelere hiç gelmemişti, ancak son yıllarda yüksek seviyelere çıktığı resmi kaynaklarca artık açıklanmaktadır. Her yıl yeni işsizlerin oluştuğu gibi, kapanan şirketler, işyerleri v.s. nedenlerden dolayı işini kaybedenler olduğu gibi, iş gücü piyasasına yeni katılan kişiler de iş bulmakta elbette ki zorlanmaktadır.
İstihdam yaratacak yatırım alanları açılamıyor, sanayi imalatına yönelik verimlilik artırılamıyor, üretime yönelik bir tarım politikası uygulanamıyor ki!
Hal böyle olunca da ekonomi uzmanlarına göre işsizlik Türkiye’nin izlediği ekonomik model nedeniyle düşürülemiyor. Sorun Türkiye’nin gerçekçi bir üretim yapısının olmamasından kaynaklanıyor. İthalata bağımlı ve dış borçlanmaya dayalı ekonomik modelde büyüme gerçekleşse bile daha sonraki süreçte işsizlik olarak ortaya çıkıyor.
Maalesef ülkemizde istihdama dayalı bir yatırım olmayınca işsizliğin artışı devam edecek gibi…
Gerçekçi bir üretim yapısı olmadığı için işsizlik artıyor.
Sanayi üretiminde daralma devam ettiği sürece işsizlik artmaya devam edecektir.
Tarım alanında nitelikli üretimin yapılamadığı, tarım ürünlerinin bile ithalatının yapıldığı sürece işsizliğin artışı önlenemez.
Eksikliğini hissettiğimiz bir ürünü üretmek yerine ithalata başvurulması, işsizliği artıran etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tüm bunlardan yola çıkarak sonuna geldiğimiz 2019 yılında ülke ekonomisinde küçülme, yüksek enflasyon ve işsizliğin bir arada olduğu ağır bir kriz tablosunu milletçe yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde bütçe görüşmeleri yapıldı, vekillerimiz maşallah bu ülke nasıl kalkınır, bunca sorunları nasıl çözeriz diye kafa yormak yerine, bilimden ve reel verilerden uzak, birbirlerine hakaretler ve sataşmalarla dolu, içi boş bir bütçe görüşmelerini izledik.
Gerekli önlemler bir an evvel alınmaz da, sadece seyirci kalınırsa yaşam şartlarının daha da zorlaşacağı, başka bahara kalan umutların da artık yok olmaya başladığı bir 2020 yılını karşılamaya hazırlanıyoruz sanki...
Öyle sanıldığı gibi, şehir içi ve şehirlerarası üç beş yolu asfaltlayarak, vakıflara ve cemaatlere kaynak aktarılarak üretim olmaz, istihdam sağlanmaz ve ülke kalkınmaz. Öyleyse, bir an evvel tüm alanlarda üretime dayalı yatırımlar yapılmalı ve istihdam sağlanmalı ki işsizliğin önüne geçilebilsin.