Günümüzde gerek ilimiz Kırşehir’de gerekse ülkemizin veya dünyanın başka yerinde iftiraya uğrayan çok sayıda insan olmuştur. Birileri için iftira etmek çok basit ve doğal bir eylemdir. Allah’tan korkmayan, namus ve şeref kavramından yoksun insanlar için de iftira etmek çok kolaydır. Çünkü Allah korkusu olan insanlar iftira etmekten uzak dururlar.  
    Kırşehir’de belki sizler, belki de yakınınızdan birileri uğramıştır iftiraya. Kim bilir ne zor günler veya uykusuz geceler geçirmişinizdir. Birileri çıkar hiç olmayan bir olayı olmuş gibi anlatır, bir de üzerine yemin eder ve hayatı size zindan eder.  
İnsanların yaşamında çok değişik arzu ve istekleri vardır. Beklentilerine her zaman kavuşamayabilirler. Böyle bir durumda, bazıları kaderlerine razı olurken, bazı insanlarda arzu ettiklerini zorla elde etmek isterler. Bu bakımdan iftira, bir kimseyi veya bir şeyi elde etmek ya da o şeyi başkalarından kıskanıp, zarar verme isteğinden, kişisel menfaat ve şahsi çıkar hesaplarından kaynaklanır. 
    Genellikle önemli konumlarda bulunan insanlara karşı iftira yapılır. Son derece kötü bir şeydir. İftirayı yapan ve hem de kendisine iftira edilen kimse için hiç de iyi olmayan rahatsız edici bir tutumdur. 
    İslâm’da iftira, üzerinde oldukça durulan bir konudur. Çok sayıda ayet-i kerime, iftiranın özelliğinden ve Allah katında sevilmeyen ve hatta yerilen bir davranış olduğundan bahsetmektedir. Yalan söylemek ve iftira atmak dinimizde haramdır, günahtır. 
    İftiranın en ağırı namus içilen atılan iftiradır. Ancak bir gerçekte vardır ki daima iftirayı eden kişinin kendisi zararlı çıkar. Doğruluğundan emin olmadığınız herhangi bir konuda söz söylemeyin. Çünkü bu söz insanlar arasında gerçekmiş gibi yayılarak gerçeklik kazanabilir. Özellikle de Kırşehir gibi küçük şehirlerde Aşıkpaşa Mahallesi’nde birisi hakkında ettiğiniz iftira dilden dile dolaşarak, kulaktan kulağa geçer ve Ahi Evran Mahallesi’nde rahatlıkla duyulur. 
    Genellikle hasta ruhlu insanlar geliştirdiği tavırlarla kendilerini iftiraya yöneltir. Kötülük yapmak isteği onları doyuma sürükler. “Çamur at izi kalsın” mantığı ile hareket ederler. Ama düşünmezler hiç iftira ettikleri kişilerin alınlarına sürdükleri kara lekeyi, umurlarında değildirler. İftira attıkları insanların aile hayatı, eşi, çocukları ve yıkılma aşamasına getirilen yuvası, hiç önemli değildir iftiraya uğrayan insanın bu asılsız ve mesnetsiz iftiralar karşısında düştüğü zor durumlar. İftiracı kişiler adeta zevk alırlar bu yaptıklarından birde şişerler, kasılırlar, “Bak onun hakkında neler söyledim. Neler yazdım, nasıl zor durumlara düşürdüm! Oh! İyi oldu, canım buz gibi soğudu! Ne iyi ettim bu tarz davranmakla“ diyerek hava atarlar. 
    Yeryüzünde karakteri düzgün insanlar yaşam tarzında önceliği namusuna ve şerefine verirler. Bu insanlar namusu ve şerefi için yaşarlar, yaşamı boyunca bir gün soğan ekmek, bir gün kuru ekmek yerler ama Allah’a şükrederler, “Yarabbi bugün de karnımız doydu, şükürler olsun bize verdiğin nimetlere“ derler. Yeter ki iftiraya uğramasınlar, namuslarına ve şereflerine kara leke sürülmesin. 
    İşte iftiracılar hep o noktadan vururlar insanları, en utanç verici, tiksindirici en aşağılık, en korkunç şekilde. Bu büyük yalanın acımasız mantığını düşünün. Korku kaynaklı, zayıf kişilere mahsus bir davranış biçimidir. 
    Oysa ki iftira insan işi değildir. İnsan görmediği, bilmediği bir konu hakkında dahi konuşmaktan çekinirken küçük menfaatler uğruna, şahsi çıkarlar uğruna, üç beş kuruş uğruna çevresinde sevilen, sayılan, karakteri düzgün, attığı her adıma dikkat eden, karıncayı dahi incitmekten sakınan, içtiği suyu üfleyerek içen, her attığı adımda, her aldığı nefeste Allah korkusunu hisseden insanlara iftira atmak insan işi değildir. Bir kere insan iftira atmaz. Atamaz çünkü Allah katında en büyük günahlardan birisidir iftira. 
    İftira atan kişiler yaptıkları hareketle övünebilirler, hava atabilirler, zevkten dört köşe olabilirler, ağızlarının suyu akabilir, ancak bir gerçekte vardır ki iftira edileni değil, edeni kirletir, lekeler, tiksinir çevresindeki insanlar bu iftiracılardan korkarlar bu gün ona iftira attılar yarın bana veya bir başkasına da iftira atarlar düşüncesiyle hareket ederler. 
    İftira eden kişiler, önce kendilerini sonra çevresindekileri inandırmaya çalışırlar. Söyledikleri yalan ortaya çıkınca da, inkâr ederler. Hâlbuki yeminler ederek söylemiş olsalar dahi, yine de kabullenmezler suçlanmayı. Kendilerini aklamaya çalışırlarken bile iftira ederler. 
    İftira eden insanlar içinde söylenecek tek şey “Allah affetsin.” Çünkü onlar bu dünyalarını boşa harcadıkları gibi, öldükten sonrada attıkları iftiraların hesabını veremezler ve öbür dünyalarını da şimdiden kaybetmiş olurlar. 
    Umarım geç olmadan hatalarını anlayıp, kalplerindeki o kötü duyguları atarlar ve sevgi tohumları ekerler. Zaman o kadar kısa ki, Allah’tan af dilemek için yarın çok geç olabilir.  İftira; edileni değil, edeni kirletir.