Osmanlı devrinde Abdülhamit zamanında, adeta bir ordu sayısı kadar bir hafiye gurubu oluşturulmuş. Pek Çok yazar ve vatan sever kimseler zindanlarda ömür doldurmuş, bir kısmı da kayıp olmuş. Kayıp olanları arama cesareti bile gösterememiş aileleri. Karanlık bir devrin lekeleri, o devrin kara lekeleri olarak zamanımızda hala konuşuluyor.
Son zamanlarda yeni bir meslek dalı doğdu Türkiye’de. Eskiler gammazcılık da derler. İspiyonculuk da derler.
Aslı olmayan suçlamalarla başkalarını veya gıcık gittiğin kimseyi emniyete ve kolluk güçlerine ihbar etmek. İhbar sonucu iş adliyeye intikal etmişse, suçsuzluğunu ispat etmek şahsa düşüyor.
Rahmetli Aziz Nesin bir TV programında söylemişti. “Ben nereye gitsem arkamda en az iki adam dolaşırdı, bazen sayı üçe hatta dörde de çıktığı zamanlar olur. Ben de hiç orali olmadan arka arkaya gezerdik” demişti.
O zamanlarda Demirel’in tabiriyle komünist avcılığı vardı. Rahmetli her gün kalkar kalmaz demeci bastırırdı, “komünistler sınıra dayandı, bu vatani onlara kaptırmayız.” Halbuki öyle bir şey yoktu, ama onun için oy kaybetme korkusuyla vardı.
Sosyal hukuk devletinde veya demokrasi idaresinde suçu ispat etmek, toplanan delillerle adli yargının işi olduğunu düşünürsünüz. Ama gazın ayağı öyle değil, şahıs suçsuz olduğunu ispat etmek durumunda olduğuna gülersiniz değil mi.
İş kerteğe bindikten sonra, sürülen karayamı üzülür, çektiği ıstıraba ve üzüntüye mi yani tilki tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider derler ya.
Bu gibi olaylar kendisine güvenmeyen, geçmişinde bazı uygunsuzluklar ve kanunsuzluklar olduğunu düşünen kapalı rejimler tarafından benimsenen olaylar ve uygulamalardır.
Son Feto olaylarından sonra adeta moda oldu, itirafçılık. Yükle işlediğin sucu başkasına, kurtul kodesten. Bu örgütün varlığı elli yıldır bilinir ve geçmişte devlet protokolünde en önde yer alır ve her gittiği yerde hükümet yetkililerinden önde bulunurdu.
Son darbe teşebbüsünden on yıl geriye gidilirse, hafızayı zorlamaya gerek yok, çağrılar davetiyeler ve hatta sık sık Amerika’ya seyahatler yapan politikacılar yok muydu?
Çocuklarını devlet kapısına yerleştirmek isteyen ailelerin emlak bağışlarının hep bu örgüte gittiğini bilmeyen var mıydı? Bazı gayrimenkullerin bir kısmına devlet el koydu, fakat daha pek çok taşınmaz mal varlığının hala ellerinde olduğunu ve elden çıkarmak istediklerini halk arasında dedikodusu yapılıyor.