“Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim“ demiş Peygamber Efendimiz…
Acaba yaşadığımız ülkemizde Peygamber Efendimizin belirtmiş olduğu güzel ahlakı onun gibi yaşayanlar var mı? 
Günümüzde geldiğimiz dönemde bizler güzel ahlakı unutarak, güzel ahlaka ve insana uymayan ne kadar davranış biçimleri varsa hepsini yapan ve alkışlayan bir toplum olduk ne yazık ki!
Din de olduğu gibi güzel ahlakı da işimize geldiği gibi kullanarak kendimize göre uyarladık.  
Bugün iş hayatında, iş yerinde makam sahibi olmak, idarecilerin gözüne girmek için her türlü yalakalığı yapıyor, düz, sırt üstü, ters, parende gibi ne kadar takla ne varsa hepsini atıyor, bir de amuda kalkıyoruz! Ama  işimize gelmediğinden olsa gerek güzel ahlakı bir türlü tesis edemiyoruz.    
Bunun örneklerini Kırşehir'de faaliyet gösteren resmi ve özel  kurumlarda görmekteyiz. Elinden hayır şer gelmeyen, iş yapma ve  bitirme yeteneği olmayan beceriksiz, basiretsiz, kişiliksiz insanlar güzel ahlakla birlikte iş ahlakına veya ticari ahlaka sahip olmadıklarından, her hangi bir yere alın teriyle hak ederek gelmek yerine çok kolay yöntemlerle, siyasetin sayesiyle, kötü iş ahlakıyla, karaktersizlikle, yalakalıkla bir yerlere gelmeye çalışıyorlar, günlerini gün ediyorlar, sekiz saatlik mesai saatini dolduruyorlar! Maalesef bizim çoğu yöneticilerimizde ahlaksızlığın en büyüğünü yapan, kurumları yıpratan verimsiz hale getiren bu kişileri el üstünde tutuyorlar.  
Çünkü bizler toplum olarak ahlakı sadece kadın, erkek davranışlarına ve cinselliğe bağladık. Bir erkeğin bir kız ile el ele gezmesini ahlaksızlık olarak gördük ama iş yerlerindeki karakteri bozuk yalakaların üst makamlara şirin görünmek ve köşelerde yer tutmak için yapmış olduğu gayri ahlaki davranışları kötü ahlak olarak görmedik.
Ben de tasvip etmiyorum ama Kırşehir merkezinde, cadde ve sokaklarında, Kent Parkta, Cacabey Meydanı’nda veya her hangi bir yerinde küfürlü konuşanları ahlaksız olarak niteledik. Ama yine aynı alanlarda ellerinde tespih sallayarak oturanların, karı-kız muhabbeti edenleri, faiz sohbetlerini ve insanı tiksindiren içini kaldıran balgamıyla birlikte tükürmelerini ahlaksızlık olarak görmedik. 
Tavuğun yem yediği gibi çekirdek yiyip kabuklarını, içtiği sigaranın izmaritlerini, peçeteleri, mendilleri yere atanları ve uyarıldıklarında Kırşehir Belediyesi’nin temizlik görevlisini göstererek, “Onun görevi nedir? Ben kirletiyorsam o da gelip temizlesin! Boşuna mı maaş alıyor?”  diyenleri ahlaksız olarak görmedik. 
Sabahtan, akşama yaşadığı her süreçte Allah'tan, Peygamberden, namazdan, abdestten, doğruluktan, dürüstlükten, dinden, imandan dem vurup, menfaati, çıkarı için Allah'tan korkmadan insanlara iftira atanları, yalan söyleyenleri ahlaksızlık  olarak görmedik. 
Sol elini kullananları, sol el ile yazıp, yemek yiyenleri ahlaksız ve şeytan olarak gördük ama devleti soyanları, kul ve yetim hakkı yiyenleri ahlaksız ve şeytan olarak görmedik. İşte bu tezat anlayışı sorgulamalıyız.
Ailece son model jeeplere binip, lüks villalarda oturup, günlerini kumar ve konken masalarında, eğlence merkezlerinde geçirip, bir gece de dansözlere binlerce lira bahşiş verip, yanında çalıştırdığı personele  asgari ücret aylık veren anlayışı sorgulamak gerek. 
Cadde ve sokaklarda kucağında kedi-köpek taşıyıp, evinin baş köşesinde besleyip, binlerce Euro harcayarak kedi ve köpeğine Avrupa’dan mamalar getirtip, anne ve babasını huzur evlerine verenlerin ahlakını sorgulamak gerek. 
Villasında asgari ücretle çalıştırdığı güvenlik görevlisi hasta olunca doktora gitmesine izin vermeyen, şayet giderse işten çıkartan ama evinin baş köşesinde beslediği köpeği hasta olunca hemen veterinere götüren insanların ahlak anlayışlarını sorgulamalıyız. 
Fakir Anadolu çocuklarının askere gidip şehit ve gazi olduğu günümüzde, siyasilerin, bürokratların, iş adamlarının çocukları çürük raporu alıyorsa veya hiç asker ocağına gitmeden bedelli askerlik yapıyorsa bu ahlak anlayışını sorgulamak gerek.  
Hani iyi ahlak ve kötü ahlak konusunda yazılacak o kadar çok konular var ki başta da dediğim gibi biz ahlakı sadece kız-erkek davranışlarına, cinselliğe bağladık ama devletin soyulmasını, yetim ve kul hakkı yemeyi, ahlaksızlık olarak görmedik. 
Vatandaş Kırşehir Belediyesi’ne olan su ve emlak borcunu, “Nasıl olsa devlet af çıkarır!” diyerek ödemiyor, sonrasında abdest alıp, namaz kılıyor, dini imanı kimselere bırakmıyor! 
Biz de bu muhtereme yaptığının ahlaksızlık olduğunu söylemiyoruz. Devletin suyunu, elektriğini kaçak kullanıyor, vergisini vermiyor ama bu tiplemeler ahlaksız olmuyor ama Ankara Caddesi’nde, Terme Caddesi’nde veya Kent Parkta el ele gezen kız ve erkek ahlaksız oluyor, öyle mi?
Okul önlerinde öğrencilerin yoğun olduğu caddelerde arabayı durdurup, öğrencilerin veya merkez caddelerde yayaların, yaşlıların, engellilerin, hamilelerin güvenle geçmesini sağlamak için durup, yol veren araç kullanıcısına arkadan korna çalan, tepki gösteren, “Adamlık insanlık sana mı kaldı, anası mısın, babası mısın? Tutsun elinden anası, babası getirsin çocuğunu okula” diyen zatı muhteremlerin bu davranışlarını ahlaksızlık olarak görmedik.  
Toplu taşıma araçlarında yaşlıları, engellileri, hamileleri, kucağında çocuk olan bayanları görünce yer vermek yerine kafamızı başka yöne çevirerek onları görmezden gelmeyi ve yer vermemeyi ahlaksızlık olarak görmedik. 
Pazarcı esnafının tezgahın önüne malların iyisi koyup, vatandaşa arka taraftan kötülerini vermelerini veya yüzlerce vatandaşın alışveriş yaptığı pazarda küfürlü ve manalı konuşmalarını, Ramazan ayına girilmesine kısa bir süre kala gıdalardaki fiyatları iki kat arttıran satıcıların bu davranışlarını ahlaksızlık olarak görmedik.  
Ekmek fırınlarının, pastanelerin, lokantaların göze hitap eden süslü vitrinlerinde sergilenen ekmeklerin, yemeklerin, pasta ve tatlıların yapıldığı imalathanelerinin pislik içerisinde olmasını ahlaksızlık olarak görmedik.  
Ağzımızı açtığımızda adaletten. Eşitlikten, hak ve hukuktan konuşarak, "ahiretteki en büyük mükafatı adaletli yöneticilerin alacağını" söyleyip, her tür türlü adaletsizliği, eşitsizliği yapmayı ahlaksızlık olarak görmedik. 
Bizler toplum olarak öncelikle güzel ahlakın mücadelesini, güzel ahlakın kavgasını yapmalıyız ve güzel ahlakı tesis etmeliyiz. Zira yazımın başında belirttiğim gibi Peygamber Efendimiz “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim“ demiş. 
Gelin hep birlikte güzel ahlakı yaşayalım.