Ukalalık gibi algılamayın ama “Corruptio optimi pessima”… (En kötüsü en iyinin çürümesidir.) Latince bir söz… Seçim sonrası ülkede ve tabii ki derdiyle dertlendiğimiz Kırşehir’de de yaşananları gördükçe dilime dolandı. Neredeyse tüm belediyeler borçlu… Beldelerimizi yönetsin diye seçtiğimiz insanlar, atanan kayyımlar bile har vurup harman savurmuş gibi bir durumla karşı karşıyayız. Seçtiklerimizi denetlesin diye seçtiklerimiz de denetim görevlerini gerektiği gibi yapmamışlar anlaşılan. En iyinin çürümesi gibi çok kötü bir durumla karşı karşıyayız, sanırım.
“Borç yiğidin kamçısıdır.” Ama “ayağını yorganına göre uzatmak” kaydıyla. Anlaşılan o ki; “borçlu ölmez, benzi solar” diyerek “borç alan, emir alır” durumuna gelmişiz. Bu durum, yani bütçesinde 160 milyon TL’yi bir yılda bir arada göremeyecek bir beldenin 460 milyon TL borç yapması kendini en iyi gösterenin çürümesidir, kanımca.
Bu değerlendirmenin ağır olduğunun farkındayım. Gidenin arkasından konuşmak gibi bir durumun içine düşmek istemem. Bu konuda ilki 2009’un Aralık ayında “8 Trilyon Borç Ödedik” başlığıyla bir yazım bu sayfalarda yayımlanmıştı. Görebildiğimiz doğruyu, yanlışı yazmaya, ilgilileri uyarmaya çalışmıştık. “Tarlalara asfalt döken zihniyetten hesap sorun… Belediyemizin parasını ‘kendi ihtiyacınız için kendi paranızı nasıl dikkatli harcıyorsanız’ öyle harcayın…” demiştik. O dönem borç 60-70 milyon TL ise bugün 460 milyondan fazla deniliyor. Tabii bu iddialara açıklık getirmesi gereken belediye eski yönetimidir.
En iyinin çürümesi nasıl bir durumdur? Çok uzağa gitmeye gerek yok. Âl-i İmrân Suresi’nde “Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların, ‘Ümmîlere karşı (yaptıklarımızdan) bize vebal yoktur’ demelerinden dolayıdır…” diye buyurmuş yüce Yaratan.
En iyinin çürümesi; Kur’an’daki lafzıyla, “bir dinar emanet et”tiklerinizin “yaptıklarımızdan bize vebal yoktur” diye düşünerek “tepesine dikilip durmadıkça onu size iade etme”mesi, tatmin edici hizmet verememesi olsa gerek. Şu ana kadar diğer belediyelerde yaşanan “bankamatik memurları”, “belediye müteahhitleri”, “şaibeli ihaleler” gibi iddiaların Kırşehir için medyada söz konusu olmaması umut verici. Umarım yaratılan bu devasa borçların geri dönüşü iyi hesaplanmıştır ve hizmet olarak karşılığı vardır.
Kırşehir Belediyesi ölçeğinde hemşerilerimiz verdiklerinin karşılığında aldıkları hizmetten çok memnun olmamış olmalılar ki emanet edeceğini değiştirmiş bulunuyor. Eski başkan Yaşar Bahçeci’ye hizmetleri için teşekkür ederken, yeni başkan Selahattin Ekicioğlu’na başarılar diliyorum.
Konu borçlanmak, bütçe, maliye olunca Cumhuriyet’in ilk maliye bakanlarından Hasan Fehmi Ataç’ı hatırlatmak gerekir. Mustafa Kemal Paşa Gümüşhane Milletvekili Hasan Fehmi Ataç’a Maliye Bakanı olacağını söyleyince Hasan Fehmi Bey "Aman Paşam, ben maliyeciliği bilmem, beni mazur görün!" diye itiraz eder. Mustafa Kemal "Merak etmeyin, bizim maliyemiz bir maliyecinin içinden çıkamayacağı kadar kötü...” diyerek hükümette görev verir.
Herkes para istemektedir, Hasan Fehmi Bey kuralını koyar: "Para, yağlı kurşun ve keskin süngüye!" (İlk iş ihtiyaçların gerçekçi belirlenmesi ve doğru önceliklendirilmesidir. Bana ait bir söz: “bir bütün içinde değerlendirilmeyen bütün ihtiyaçlar önceliklidir…” )
Savaş yılları, ordunun harcamalarını da kontrol etmek ve disipline sokmak gerekir. Bunun için bir kanun çıkarılır, ordu defterdarlıkları ve mesul muhasiplikler kurulur. “Eski köye, yeni nizam koymak” güçtür, bazı kumandanlarla ordu defterdarları arasında tartışmalar çıkar. Ali İhsan Paşa (Sabis) bir defterdarı hapseder, ama sistem sonunda yerleşir. (İhtiyaçlara önceliklerine göre kaynak tahsisi, harcamaların kontrolü ve mali disiplin…)
Mesela, Milli Savunma Bakanlığı, bir defasında 400 bin postal için para ister, Hasan Fehmi Bey, "Ben bu parayı verirsem, 400 bin postalı nerede, kime, ne kadar zamanda yaptıracaksınız?" diye sorar, istek geri alınır. (Fizibilitesi, elde edilebilirliği, sosyal faydası değerlendirilmeden ihtiyaçlar bütçelendirilmemelidir…)
Bir gün de ordu kumandanları ihtiyaçları için 10 otomobil isterler, Maliye Bakanı otomobillerin adresini verir: "İstediğiniz otomobilleri Yunanlılar İzmir’e çıkardılar, hazırladılar, orada duruyorlar, gidin alın!" (Yaratıcılık en önemli bütçe kalemidir…)
Hasan Fehmi Bey bir gün Mustafa Kemal Paşaya orduda ne kadar subay olduğunu, alacakları maaşın miktarını söyleyince, Paşa sorar: "Bu sayıları nereden biliyorsun?" Görüşme sırasında orada bulunan Fevzi Paşa (Çakmak) ordu defterdarlarını ima ederek, "Onun casusları var!" der. (Yöneticilerin kendilerini övecek kişilere değil, doğruyu söyleyeceklere, eleştirilere ihtiyacı vardır. Her eleştiri bir armağandır. İtimat kontrole mani olmamalıdır. İç ve dış denetim yasal zorunluluk artık.)
Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu ile Belediye Kanunu çerçevesinde hazırlanan Kırşehir Belediyesi 2014-2019 Stratejik Planı Belediye Bütçelerine esas teşkil eden ana dokümanlardan birisi… 5 Numaralı Stratejik Alan: “Kaynak Yönetimi”nin Stratejik Amacı: “Mali yapı ve disiplini sağlayarak, kaynak yönetimini etkin kılmak” olarak belirlenmiş… Niye sağlamadınız, niye etkin kılmadınız diyecek vatandaşlara, meclis üyelerine, kamu görevlilerine ve bu amaçları gerçekleştirecek belediye başkanlarına ihtiyacı var memleketimin...
En kötüsü; en iyinin çürümesidir. En kötü durumun yaşanmaması, en iyinin çürümemesi ancak ve ancak herkesin üzerine düşen görevi hakkıyla yapmasıyla mümkündür.