Kırşehir’de gündem altyapı ve referandum. Belediye Başkanımızın açıkladığına göre, Haziran ayına kadar Kırşehir’in altyapı çalışmaları nedeniyle delik deşik olan, yolu beli kalmayan şehrimizin yollarının asfaltlayarak, kaldırımlarını yenilerek Kırşehir’i modern bir görünüme bürüyecekmiş.

Kırşehir’de gündem altyapı ve referandum.
Belediye Başkanımızın açıkladığına göre, Haziran ayına kadar Kırşehir’in altyapı çalışmaları nedeniyle delik deşik olan, yolu beli kalmayan şehrimizin yollarının asfaltlayarak, kaldırımlarını yenilerek Kırşehir’i modern bir görünüme bürüyecekmiş. Bundan mutlu olmamak mümkün mü?
Kırşehir insanının böyle güzel bir kentte yaşamak hakları değil mi?
İnşallah Kırşehir artık böyle güzel bir görünüme kavuşur, insanların huzur ve mutluluk içinde modern bir kentte yaşamlarını sürdürürler.
Elbette Kırşehir’in yollarının, kaldırımlarının yenilenmesi ile insanların mutlu olması beklenemez. Ülkemizin ve milletimizin de huzurlu ve mutlu olması gerekir. Komşu ülkelerin de.
Ama dünyada çıkar peşinde koşanlar, ülkeleri karıştırıyor, savaşa sürüklüyor. Kan ve gözyaşları sarıyor dünyayı…
Bütün bunlardan ülkemiz ve milletimiz de olumsuz yönde etkiliyor. Kırşehir insanının da bundan etkilendiği ortada.
Maalesef görüyor ve yaşıyoruz Türkiye Cumhuriyeti halkının bir kaç sene geçmeden bütün hafızası resetleniyor. Düşünme ve hafıza devreleri kısa kontak yapan insanlar, siyasilerinde miting meydanlarında, kimin ne dediğini anlayamaz duruma getiriyor vatandaşı.
Büyüklerimizin dedikleri tamamen zıt, hiç biri diğerinin dediğine uymuyor. Birileri yalan söylüyor ve bizleri aldatıyor, ama kim yalan, kim doğru söylüyor belli değil. Yahut belli de aynı dili konuşmamıza rağmen anlatılanı anlayıp ayırt edemiyoruz. Böyle olunca da faturada gizlice halka ciro ediliyor.
Seçimden bir gün önceye kadar, seçmenlerin önünde diz çöken saygıdeğer büyüklerimiz, kapağı payitahta attıktan sonra, vatandaşa diz çöktürüyor.
Bütün meslek dallarında, dallanıp budaklanan Fetöcüler, asker, polis, çiftçi, çoban yani karı koca arasına dahi sızmış, sızmadığı yer kalmamış. Ama sayın mebuslarımızın arasına ve Meclise bir türlü girememiş nedense!
Bakkal, esnaf demeden sokakta yakaladığını ensesinde tuttuğu gibi kodese gönderen hükümet, yandaşlarından Fetöcü olan, “ağam bizi de aldattılar” deyiverince kefeni yırtıyor. Sessiz sedasız ya yurt dışına kayıyor, ya da eski beslendiği çanağa ver yansın edip basıyor kalayı.
Demek ki sıkıca birbirilerine sarılan, iktidar ve muhalefet büyüklerimiz aralarına yabancı sokmayacak şekilde birleşmişler. Buda şunu gösteriyor, en iyi korunan meclisi mebusan çatısı. Eh buna da “maşallah” denir, helal olsun.
Yalnız içinde bulunduğumuz sisli havada, yeni bir jurnalci taktiği üretildi. Sana ters gelen, ayrı fikri taşıyanı göstererek (aha abi buda Fetöcü) demek kâfi. Bu bir sektör haline geldi galiba. Çok tehlikeli bir oyun. Böyle bir kültürün toplum içerisine dağılması, birlik ve beraberliği bozar ve güvensizlik ortamı yaratır.
Sadece soru çalmakla 400 bin talebe sokulduğu söyleniyor okullara, bir de buna torpil ve iltimasla devlet kurumlarına yerleştirilenleri de sayarsak rakam korkunç. Bu sayı şikâyetle, ihbarla hallolacak bir rakam değil.
Bazı belediyelerin de Fetö örgütüne destek verdiği fısıltıları dolaşıyor ki, gerçekten durum görünenden daha da vahim.
Türkiye’de gündem değiştirmek için, ekstra bir yeteneğe gerek yok. Nasıl olsa fazla okumak ve dünya siyasetini takip etmek alışkanlığı yok.
“Amerikan Başkanı neden Alman Başbakanın elini sıkmadı?” Muhafazakâr kesimin yorumu (belli canım bu adam gizli Müslüman) hani hanımın elini sıkmadı ya. Türkiye üzerinde Alman başbakanına ders verdi. Türkiye’nin arkasında olduğunu ispatladı.
Aradan bir kaç gün geçti ki, İstanbul ve Ankara’da Amerika’ya uçan yolcular kabine cep telefonunda büyük elektronik alet sokamaz. Amerika’nın maksadı, Türkiye’yi de bazı İslam ülkeleriyle aynı kefeye koyarak dışlama taktiği. Yani Türkiye’de İslami terör kategorisine dâhil ediliyor. Daha buna benzer pek çok yorum duyabilirsiniz, ileriki zamanlarda. Bir müddette böyle vakit geçirir eğleniriz, zaten halkında düşüncesi eğlenmek değil mi?
Yalnız Ankara şehremini henüz bir yorum yapmadı, en iyisi sayın Melih Bey’in yorumunu beklemek lâzım. Onun istihbaratı devletinkinden daha kuvvetli. Bekliyoruz ne söyleyeceği merek konusu.