Son zamanlarda fuzuli kamu harcamaları o kadar arttı ki, bu artış halk arasında cumhuriyetin lale devri olarak yorumlanmaya başlandı. 
        Lüks yatlar, çok odalı yazlıklar, yakıt canavarı çok pahalı zırhlı arabalar. Halkta toplanan vergilerin halkın yararına harcama yerine belli adamlara peşkeş cekilmesi, devletin bütçesini hayli sarstığı belirtiliyor. 
    Bu müsrifliği önlemek için sayın başkan bazı tedbirlerin alındığını söyledi. Fakat en çok bütçede yara açan pek çok kurumda kesintisi yapılmayacağı belirtiliyor. 
    Yap-işlet-devret adi altında ve kullanılmayan yolların, geçilmeyen köprülerin taahhüt edilen paraları halkın sırtına yüklenmesi ayrı bir yanlışlıkken, benzer uygulanmalara ısrarla devam edilmesi lale devrinde daha vahim bir ekonomik sıkıntıya sokulacağı dillen dile dolaşa dursun, ümitle beklediğimiz şehir hastanelerinin yabancı bir ülkeye satılmasıyla beraber, partilerin siyasi atışmaları ve yalan haberler ve de müjdeler ne kadar gündemi değiştirmeye yönelik olsa da pek inandırıcı olamıyor. 
    Son zamanlarda yeraltı dünyasının da alenen sahaya balıklamasına dalması ortalığı kel alinin bağına döndürdü. Dolandırılan halk derdini anlatacak makam ararken, her olayı siyasi ranta çevirmeye çalışan politikacılar, acaba seçim mitinglerinde halka nasıl ve ne gibi vaatlerde bulunacak?
    Mağdurlara tosun gibi toslayan tosuncukların sayısı mantar gibi her köşede türerken, yetkililer gündemi nasıl ve bu olaylara adı karışan partili olabilir şüphesiyle her şeye sansür getirme gayretinde. Halkı dolandırırken açık ve reklamlı tanıtım yapan, dolandırıcının yargı süresi ve ifadelerine sansür konması, aklıyla arası uz olmayan mağdurların ağzı açık, tosunun büyüğü gibi olaylara bakması pek de hayra alamet değil. 
    Türkiye’de dolandırıcılığın ve hırsızlığın cezası hafif olduğu için midir yoksa Jet Fadılı örnek alarak yargılanmayı çok sevdiği vatanlarından uzak yerlerde ülke hasreti çekmemek için mi Türkiye’yi seçiyorlar bilinmeyen bir konu. 
    Devlet garantili iş yapan müteahhitlerin hiç bir sıkıntısı açığa vurulmazken, son gelen ve de gelecek olan zamların ardından halkın kapalı yeri kalmayacağa benziyor.
    Kırşehir gibi küçük illerde insanlar bir şekilde hayatını anasından, babasından alacağı ufak tefek desteklerde bir şekilde sürdürebilir. Ama büyük illerde bunu yapmak çok zor. 
    Her zammın ardından iğneden ipliğe her şeyin pahalanacağı ortada. İşte geçen hafta elektrik ve doğalgaza gelen zamların faturası hepimize ağır gelecek.