Bir toplumun büyümesi, gelişmesi ve kalkınması bilimsel gelişmelere bağlıdır. Bilime ve ilime ileri düzeyde önem veren toplumlar daha doğru ve daha çabuk kalkınırlar.

Bir toplumun büyümesi, gelişmesi ve kalkınması bilimsel gelişmelere bağlıdır. Bilime ve ilime ileri düzeyde önem veren toplumlar daha doğru ve daha çabuk kalkınırlar. Bilim, öğretimin daha ilk yıllarından başlayarak, eğitimin ilerleyen her kademesinde eğitimciler tarafından eğitim ve öğretim kurumlarında öğretilir. Bu nedenle bir toplumun geleceğinin şekillenmesinde en büyük sorumluluk elbette ki öğretmenlerin üzerindedir.
Topluma yön verecek, yol gösterecek ve ışık tutacak olan gelecek nesillerin gençlerini, kadınlarını, kızlarını, her tür meslek erbaplarını yetiştirme bakımından öğretmenlerin önemi büyüktür. Bunun için öğretmenler toplumun saygın bireyleridirler.
Ömrünü mesleğine adamış, işini bilerek ve severek yapan fedakar eğitimcilerimiz için en değerli varlık öğrencileridir. Yaşamlarını devam ettirdikleri toplum içerisinde düşünen, soran, sorgulayan bireyler yetiştirmek öğretmenlerimizin yegâne amaçlarıdır. İşte bunun içindir ki öğretmenlik kutsal bir meslek olarak yerini almıştır. Öğretmen, ufacık ve yeni zihinleri yoğurarak kendini ifade edip düşünebilen, anlayan ve anlatan birey ve bireyler meydana getirir.
Bu gün ülkemizde öğretmenlerin karşı karşıya kaldıkları pek çok sorunları elbette vardır. Bunların en önemlisi, ülkeyi yönetenlerin doğru dürüst bir eğitim politikalarının olmaması ve günü birlik değişikliğe uğrayan belirsiz bir sistem ile öğretim yapma gayreti içinde bulunmalarıdır.
Üst seviyede verimlilik beklediğimiz öğretmenin geçim sıkıntısı olmamalı, yaşam koşulları en üst seviyede olmalı, sosyal hakları iyileştirilmeli ki! Öğretmenin verimliliğinin yüksek seviyede olması sağlanabilmelidir. Öğretmenler sadece 24 Kasım günlerinde değil, her gün hatırlanmalı, onlara her zaman hak ettikleri gerekli değer verilmelidir.
Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu gezilerinde kalkınma ve gelişmenin önemini daima dile getirerek eğitimin önemini vurgulamaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında milletin büyük çoğunluğu okuryazar değildi. Oysa Mustafa Kemal Atatürk gelişmek ve kalkınmak için halkın okuryazar olmasının şart olduğunu biliyordu. Bunun için de okullara ve öğretmenlere ihtiyaç vardı. Bu nedenle Atatürk, yeni okulların açılmasıyla kalkınmada en büyük adımın atılacağına inanıyordu.
Atatürk’e, bu çabalarından dolayı, Bakanlar Kurulu 11 Kasım 1928’de Millet Mektepleri Başöğretmenliği unvanını verdi. Atatürk de 24 Kasım 1928’de Başöğretmenlik unvanını kabul etti.
Atatürk’ün, başöğretmenliği kabul ettiği 24 Kasım günü, 1981 yılından beri yurdumuzda Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
Hem Anadolu topraklarının her bir köşesinde ve hem de Kırşehir’de, Kırşehir’in ilçe, kasaba ve köylerinde ilhamını Mustafa kemal Atatürk’ten alan ve genç zihinlere ışık kaynağı olan, sevgi ile, aşk ve şevk ile insan yetiştirmek için emeğini esirgemeyen öğretmenlerimizin gününü kutluyor, saygı ile, sevgi ile selamlıyorum.