Azerbaycan'ın bu ünlü şairi, 1925 yılında Şeki'de doğmuştur. Dokuz yaşındayken ailesi Bakü'ye göç etti.

            Azerbaycan-Bakü Devlet Üniversitesi filoloji bölümünü bitirdi. Samed Vurgun hakkında yazdığı tezle edebiyat doktoru oldu. Aynı Üniversitede Profesör oldu. Aynı zamanda milletvekilliği yaptı. Halk cephesine girdi Türkiye'de varlık ve Türk Edebiyatı dergilerinde yayımlanan şiir ve yazılarıyla tanındı. Yel Kaya'dan Ne Aparır? başlıklı yazısı ile ününü artırdı. Şairin aynı zamanda İkinci Ses, Yağıştan sonra, Artığ Adam, Vicdan gibi tiyatro eserleri de vardır. Benim Garibim adlı şiir kitabı tüm Türk illerinde tanınmaktadır. Şaire Türk ülkelerinin ortak sesi diyebiliriz.

            Şiir kitapları: Menim Dostlarım, Bahar, Dostluğ Nağmesi, Ebedi Heykel, Çınar, Sade Adamlar, Aylı Geceler, Ceyran, Şairin Kitaphanası, İnsan ve Zaman, Bir Ürekde Dört Fesil, Kökler-Budağlar, Bir Baharın Garanguşu...(Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi,C.10,S.4076)

            Bahtiyar Vahapzâde'nin şiirlerinde vatan-millet sevgisi, bağımsızlık ruhu, doğa ve insan, dil ve kültür konuları yoğunlukla işlenir. Özellikle Türk Medeniyeti, Türk Dili, Azerbaycan Kültürü onun ruhunu dokumuştur. Bu bakımdan ''milli vicdanın sesi, kültür ve dilimizin mimarı'' diyebiliriz. O, Kültürün, Kafkas Dillerinin anıtlaşmış adamıdır. Yürüyen bir kültür adamıdır. Şiirlerinde derin bir tasavvuf-gizemcilik görülür. Buna en güzel örnek ''İkilik'' adlı şiiridir. Okuyalım: Gözünle gördüğün men, ayrı mendir/Asıl ''men'' gözüne  görünmeyendir./Özümde bezmişem öz ses köyümden/Düzünü ahtarsan, Görendüğümden/Uçayam/Bir fikrin dönmez guluyam/Menim gâh sağımda, gâh da solumda/Bir göze görünmez men var-Men oyam...

            Eğer boylanmırsa sözüm, özümden /Başga men eyleşip menim yerimde.

            Bir nadan sözüne susaramsa men/Demek gizlenmişem öz sebrimde

                                   Ölen men değilem, öldüğüm zaman

                                   Ölümden sonra yaşayan menem

            Gayret mi, Ağıl Mı/Gayret mi akıl mı/şiirinde aklın kullanılmasının erdemlerinden bahseder: Vaktın havasına baş eğen ağıl/Hava Bürosudur, o, ağıl değil/Sabahı bugünden belleyen ağıl Biligdir, arzuya eşge yol değil...

            ''Ağıl'', ''ağıl'' deyen boş nağılların/Dalında hemişe gorhu gizlener./Dünyada açılan bütün yolların/Evveli gayretdir, ahîri zafer.Bize Gayret gerek,bize od gerek,/Ölüme gitmeye iste'dad gerek..

                                                                       /Eylül,1985/

            Sovyetler Birliği'nin yaşadığı  bir dönemde yazılan bu şiirle, kendi sözüyle tüm ''savadlı'' yani eğitim görmüş aydınları  içten içe bağımsızlık mücadelesine  çağırmaktadır. Aklınızı kullanın, diyerek Kültür Bakanlığı'nca davet edildiği   İstanbul'da ''Türk  Edebiyatı Vakfı'nda yaptığı konuşmada  özetle  şunları söylemişti:(1987)

            ''...Bizde Yazarlar Birliği var. Orada yalnız yazarlar toplanır. Şairler, tenkidçiler, edebiyatşinaslar toplanır. Yazarlar Birliği'nin yaratıcı evleri vardır.Bunlar, uzak, sakin yerlerde olur. Yazarlara iki gözlü ev verilir. Bakü'de, Kırım'da böyle evler var. Yazar, orada bir, iki ay çalışır. Yazarların kâtipleri de var. Ayda bir şiir, nesir üzerine  toplantılar olur. Kim ne yazmışsa gelir okur. Kabul olursa dergilerde neşrediler. En böyük dergimiz Azerbaycan dergisidir. Gençlerin dergisi Ulduz var. Yazarlar Birliği'nin Ermeni dilinde de dergisi var.

            Kitap sergisinde gördüm ki, Türk kardeşlerimiz çok büyük işler yapıyorlar. Çok büyük kitaplar yazmışlar. Divan-ı Lügatit Türk'ü tercüme eden arkadaşlara  derin teşekkürlerimi  sunarım. Türk kardeşlerim Fuzûli hakkında da çok derin tetkikat yapmışlar. Agâh Sırrı Levend, Orhan Şaik Gökyay, Abdulkadir Karahan, Abdulbaki Gölpınarlı, Mehmet Kaplan... Dede Korkut Kitabı çok böyük hizmet. Buna  Azerbaycan'da İğneyle yol kazmak derler.

Burada menim kalbim doydu. Çok fahreyledim. Çok iftihar ayledim ki çok böyük eserler var. Çocuk edebiyatı üzerine çok yahşi eserler gördüm. Millet, kendi kökünden kopmaya ,şükür Allah'a ki biz kopmadık. Bütün kalbimle diyerem. Bizim alfabemiz değişti ama dilimiz değişmedi. Nihad Sami Banarlı'nın  ''Türkçe'nin sırları'nı okudum. Defalarca ağladım. Bu kitap değil, ilim değil, nağmedir. Türkü'dür. Türkçenin güzelliğini, nağmelerini, musikisini veriyor.

            ''Hakkıdır Hakka tapan milletin istiklâl'' bütün milleti ayağa kaldırdı. Âkif'in büyüklüğü buradan gelir. Şairin büyüklüğü vatana, âdet ve an'aneye bağlılığı ile ölçülmelidir. Onun mehebeti de nifreti de malumdur. Mehebbeti ve nifreti  olmayan şair, şair olamaz toprağı vatana çevirmek için onun uğrunda kan dökmek lâzım ,Men vahşi vatanperverem. Benim bütün imanım da, dinim de, varlığım da  vatana olan mehebbetim, düşmanlarıma olan nifretimdir.''

            Fuzûli ile ilgili bir soru üzerine de Vahapzâde şu cevabı veriyor:

''Fuzûli'de vatan-millet kavramları yoktur. Sevgiden, aşktan bahsetmiştir. Ben, bunun üzerinde çok düşündüm. Fuzûli'de vatan hissi yok  ama Fuzûli'yi çok seviyorum. Sevdiği kızın adı Nergis'tir. Men deyirem ki iyi ki, Fuzuli'ye kızı vermemişler. Yoksa Fuzûli bu kadar güzel şiirler yazamazdı. Kendi Mecnun olmayan Mecnun'u yazamaz.''

            Bahtiyar Vahapzâde'nin insan ve vatan odaklı bir şiirini analım:

                        Ezizim veten yahşi/Geymeye keten yahşi

                        Gezmeye gurbet öke/Ölmeye veten yahşi

                        Gülme öz köküne sana yazıktır/Ot kökü üstünde biter demişler

                        Köhne damgasını vurup atana/Özgeden özüne sen ata tutma

                        Oy dağlar ulu dağlar/Çeşmeli sulu dağlar

                        Burda bir garip ölmüş/Göğ kişner, bulut ağlar.

            Kul Ozan, Bahtiyar Vahapzâde'ye adadığı bir şiirinde diyor ki, Dilimi anlamaz bizden olmayan,/Şekerden şerbetten tatlıdır dilim.

                        Orkun sularından coşup kaynayan

                        Ab-ı hayattan tatlıdır dilim.

                                   Dilim, milletimin ekmeği, aşı,

                                   Serinin sevdası. Sırrı, sırdaşı,

                                               Vezinle dikilir kabrinin taşı

                                   Âbide âbide katlıdır dilim.

                                                                                              Türk Edebiyatı,

                                                                                              Ekim,1988-

Bahtiyar Vahapzâde gerek bilim adamlığı, gerekse şairliği, sanatçılığı nedeniyle Türk illerinin parlayan yıldızıdır.