Tevfik Fikret Batılılaşma ve Batı sanat akımlarının gelişmesinde öncülük etmiş bir şairdir. Şiir alanında sosyal olayları, toplum sorunlarını, milli sorunları işlemiş şairlerden biridir. Serbest müstezat örnekleriyle de şiiri biçimsel bakımdan kırmış ve serbest şiire geçiş dönemini sağlamıştır. İç ve dış yenilikleriyle modern şiirimizin kurucusudur. Şiirlerinde romantizm, lirik ve didaktik özellikler ağır basar. Toplumu, insanı eğitir. Yöne verir. Düşündürür. Şiirlerinde bilimsel bir özellik de sezilir. Milleti ve aklı ön plana çıkarmıştır. Osmanlı monarşisine karşı çıkmıştır. "Şermin"de çocuk şiirlerini, gençlere çocuklara ataklık, çalışkanlık, dürüst-lük, vatan-millet sevgisi taşıyan şiirlerini toplamıştır. Rübab-ı Şikeste O'nun tüm şiirlerinin toplandığı oylumlu eseridir. Fikret, akılcı, bilimsel, diyalektik metodu kullandığı şiirleri ile gerek Cumhuriyet'ten önce gerekse sonrasında büyük tartışmalara, yankılanmalara neden olmuştur. Mehmet Kaplan'ın Tevfik Fikret ve Ahlâkı adlı yapıtında belirttiği gibi Fikret başlı başına bir eğitim, terbiye okuludur.

Bir gün Çankaya’da yemekli toplantıda sofrada bulunanlardan biri, Fikret'in büyük bir şair olmadığını söyler. Bunun üzerine Atatürk:

"Efendim, efendim, anlamadım, ne dediniz? Fikret büyük şair değil miydi?.. O, karanlıklar içinde bir nur gören ve halkı o nura doğru götürmeye çalışan Fikret, bu feryadı koparırken sizler neredeydiniz? Niçin içinizden biri O'nun gibi feryad etmedi. Ben Fikret'e yetişemedim, O'nun sohbetinden istifade edemedim.

Kendimi bedbaht sayarım.

Fakat O'nun bütün eserlerini okudum. Birçoğu da ezberimdedir. O hem büyük şair hem de büyük insandır." Başka yerde de Atatürk, "ben inkılap ruhunu O'ndan aldım. Susunuz, susunuz, siz Fikret'i kavrayacak insanlar değilsiniz. O kimdir bilir misiniz?

O'nu iyi tanıyanlar, O'nu iyi tanıyacaklar, benim bugün ne yapmak istediğimi kavrayacak kimselerdir. O bizden çok ilerisini gören bir insandı. Ne yazık ki, biz O'na yetişemedik."

Fikret'in "Millet Şarkısı" adlı muazzam şiiri, II. Meşrutiyet (1908)'in ilanından sonra elden ele dolaşıp okunan şiirlerdendir.

Bu şiir daha önceleri de gizli gizli okunurmuş. Bir ara İstiklâl Marşı olarak kabulü düşünülen bu şiirde Fikret, millet olgusunu, ümmete ve Osmanlı'ya karşı ön plana çıkarır. Ulusal devletin, millet bilincinin, millet mayasının temellerini atar:

Çiğnendi, yeter, varlığımız cehl ile kahre;

Doğrandı mübarek vatanın bağrı sebepsiz.

Birlikte bugün bulmalıyız derdine çare;

Can kardeşi, kan kardeşi, şan kardeşiyiz biz.

Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol;

Ey hak, yaşa; ey sevgili millet, yaşa.. Var ol!

Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası varsa,

Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;

Göz yumma güneşten, ne kadar nuru kararsa

Sönmez ebedi, her gecenin gündüzü vardır.

...Haksızlığın envâını gördük bu-mu kanun?

En gamlı sefaletlere düştük... Bu-mu devlet?

Devletse de, kânunsa da, artık yeter olsun;

Artık yeter olsun bu denî zulm ü cehalet...

1905 yılında yazılmış olan bu şiir, günümüzün olaylarına da ışık tutmaktadır. Dört bir yandan kuşatılmış ülke, son otuz yılda kırk bin evladını kaybetmiş bir millet! Acılar içinde. Asker, emniyet görevlisi, kadın-gelin, çoluk çocuk tam kırk bin evlât! Eşkıyaya destek veren ülkeler. Sanki Fikret bugünleri görüp de yazmış "Millet Şarkısı"nı. Burada millet sevgisi, hukuk devleti, hakkın korunması, vatan sevgisi... vardır.

Kimseden ümmidi feyz etmem dilenmem perrü bâl

Kendi cevvim kendi eflâkimde kendim tâirim

İnhina tavkı esaretten girandır boynuma

Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim!

Günümüz Türkçesiyle:

Ben, kimseden yardım kol kanat dilenmem,

Kendi ufuklarımda kendim uçarım.

Boyun eğmek esaret zincirinden daha ağır gelir bana.

Fikrim, vicdanım, irfanımla hür bir şairim.

Tepeden tırnağa dek.

Ulusal yönteme, akılcı bir kafaya sahipti.

İnsan düşüncesini dar kalıplardan sıyırıyordu.

"Toprak vatanım, nev-i beşer milletim insan

İnsan...olur ancak buna iz'anla inandım" şeklindeki değerlendirmeleri O'nun sonsuz bir hümanist olduğunu vurgular. Ama temel dayanağı ulusal temellerdi. Gericilikle kıyasıya mücadele etti. İttihat ve Terakki'nin bekleneni vermemesi üzerine onlara da meşhur Han-ı Yağma şiiriyle ağır eleştiriler yöneltti.

Şairler şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca, Tevfik Fikret için yazdığı şiirde şunları dile getiriyor:

Burası Türkiye'dir

Bir ağaç yükselir

Sallanır yaprakları gökyüzünde bir bir

Burası Türkiye’dir

Ağaçlarının kökü ta içerdedir

Burası üst üste ülkelercedir

Bir ırmak gelir

Yılların durmuşluğundan arınır kazmalarda kurumuş kir

Burası üst üste ülkelercedir

Irmaklarının kökü ta içerdedir.

Burası tekin değildir

Bir ezan dinelir

Koparır bileklerini karanlıklardan demir demir

Burası tekin değildir

Ozanlarının kökü ta içerdedir.

(Ağrı Dağı Bildirisi, Horoz, 1977, s. 3)

Şair, şairin diyalektik felsefeyi şiirde nasıl yansıttığını vurguluyor. Tarih-i Kadim'in bir bakıma şiirsel yorumudur. "Fikret, her kuvvetli adam gibi çevresinde etkiliydi. Bu etkileri özellikle fikir hayatımızda etkiliydi. Fikret toplayıcı bir adamdı. Fikret, bundan başka toplumsal kurtuluşun batıda olduğunu da en gür sesle anlatmaya çalışmıştı." Ruşen Eşref, Fikret'i nitelerken şunları yazar: "Fikret'in gayet sıkılgan bir insan olduğunu görürsünüz. Sözcükleri birer gözyaşı, cümleleri dinmek bilmeyen bir coşkudur. O'nu dinlerken, insanlığı daha uzaktan, daha açık görmek için yükselmiş ve karışıklıktan arınmış muhteşem bir varlıkla karşılaştığınızı sezer, O'nun bu coşkusuna hak verirsiniz. Hep insanlığın karanlık, çamurlu yollarında, dehlizlerinde sitemkâr dolaşır, hemcinsleri için kurtuluş diler. Âşiyan'a giden bilgilenmiş, hakikate biraz daha yaklaşmış olarak çıkardı.

Biz, kendimizi O'na bakarak tanırdık." İnsanın karakteri işine, sanatına yansır. Bu sağlam karakter, sağlam, kalıcı, yön verici, aydınlatıcı şiirler yaratmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, bir sözünde: "Hürriyet fikirlerimin kaynağı Nâmık Kemal, milliyetçi fikirlerimin kaynağı Ziya Gökalp ve devrimci fikirlerimin babası da Tevfik Fikret'tir" demektedir.

Doğrudur, yenileşme, ilerleme vadisinde Fikret açtığı çığırla Mustafa Kemal geleneğini beslemiştir. Ziya Gökalp'in "Türkçülüğün Esasları" adlı sosyolojik, iktisadi muazzam eserinde Atatürk aydınlanmasını bulmak mümkündür. Nâmık Kemal'in hürriyet, eşitlik, demokrasi vatan sevgisi dolu şiirlerinin etki gücünü ise tartışmaya gerek yoktur.

Mustafa Kemal bir toplantıda, Türk Milletini, Türk gençliğini en çok etkileyen şairin kim olduğunu tartışmaya açar. Gençlerden "Ziya Gökalp", "Nâmık Kemal", "Şinasi", "Ziya Paşa" gibi cevaplar alır. En son dayanamaz:

"FİKRET BE ÇOCUKLAR, FİKRET BE ÇOCUKLAR, O BİZDEN ÇOK İLERİSİNİ GÖREBİLEN BİR İNSANDI.

YAZIK Kİ, O'NA HALA YETİŞEMEDİK."

Fikir, düşünce hayatı, sanat, edebiyat dalga dalga yeni kuşakları kapsar, atmosferine alır. Türk milletini en çok kuşatan düşünür, şair Fikret'tir. Fikret, "kırıl, fakat eğilme!", der. Bir başka düşünür Nizamüddin Mahmut, "hürriyet diz çöküp yaşamaktansa dik durup ölmeyi tercih etmektir" demektedir.

Fikret gençliğin ışıldağıdır. "Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma, ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar, sanma!"

O, daima gençliğe, topluma umut, cesaret, yaşama sevinci aşıladı. Halûk'un Vedaı'nda şunları söyler. Anlam olarak:

"Durduğun yerde kalma; sıçra, atıl. Bir ışık kervanı bul, ona katıl. Düşünce evrenini gez, dolaş. Sanat, bilim, cesaret, umut ne bulursan yanına al. Çünkü hepsi bu yurda gereklidir. Özellikle bol bol ışık kucakla getir. DÜŞMEK, ETRAFI GÖRMEMEKTENDİR."

"Millet Şarkısı" şiirinin İstiklâl Marşı olması konusunda da 12 Mart 1921'e giden yolda epey tartışma olmuştur. Şair 1915'in 19 Ağustos'unda ölmüştür. Ama demek ki bunu önerenler de olmuştur.

Fikret'in şiirleri için Nadir Nadi: "Fikret'in gökyüzü kadar temiz, gök yüzü kadar özgür kişiliğinin açık belgesidir bu şiirler" demekten kendini alamamıştır. Yaşamış olduğu Mutlakıyet, Meşrutiyet ve İttihat ve Terakki döneminin acılarını, ıstıraplarını yoğun ve boyutlu bir dille yansıtır. Zaten iyi sanatçı, dönemini yansıtandır. Han-ı Yağma şiiri günümüzdeki soygun, talan, vurgun... düzenini de yansıtır.

Köy Enstitüleri'nin mimarlarından, şair, düşünür, yazar, edebiyat tarihçisi, aydınlanmacı kurucu ve öncü Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, Fikret'i değerlendirirken çok önemli noktalara parmak basar:

"...Fikret, çağdaşlarına ve onların düşünüşlerine kesin cephe aldı. Bu sebeple çağdaşları da O'na karşı durumlarını ayarlamaya mecbur oldular. Kudretli ruh, etrafını kendine kayıtsız bırakmaz. Fikret, onun için, yakın, fakat az dostu, buna karşı da çetin ve sert düşmanları olan bir adamdı. Zaten bir insan kalabalığına rehberlik edebilecek vasıfta olanlar, düşmansız olamazlar. Şerefleri kim vurduya getirme, haysiyetlere ve namuslara manevi hançer üşüştürme, bizdeki kadar maharetle yapılamaz. Atılmasına bir türlü muvaffak olamadığımız bu gelenek, Fikret'in de ayaklarına bir katran dalgası gibi saldırdı. O'na haksız olarak dinsiz, imansız dediler. O'na milliyetsizlik karasını sürmeye kalktılar. Türk vatanı üstünde yaşayan toplumu, milleti tanıyordu. Türk bayrağına baktığı zaman onun için ölmekten ve onu yaşatmaktan başka bir şey düşünmeyen, evlâdına bu uğurda hayatını vermeyi vasiyet eden ve o ölürken bu yolda can verişini takdis etmezse:

Dünyada en alçak baba ben olurdum diyen Fikret nasıl milliyetsiz olurdu?"

Millet Şarkısı, Vatan Şarkısı, vatan ve millet kaynaşmasının idealist şiirleridir. Kudret-i Külliye'ye inanan odur. Bir örümcek götürür Hak'ka beni diyen odur.

Böyle şair inançsız olabilir mi?

Fikret'in aşağıdaki sözleri insan ruhunu aydınlatır. Yön verir. Uyarır, doğruyu gösterir. Her meydanda, her belediye binası önünde, her öğretmenin not defterinde, her milletvekilinin bürosunda çerçevelenip asılacak öğütlerdir:

1- Kıran da olsa, kırıl, düş, fakat eğilme sakın!

2- Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır;

Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır!

3- Kızlarını okutmayan bir millet, oğullarını manevi öksüzlüğe mahkûm etmiş demektir; hüsranına ağlasın!

4- Koşan elbet varır, düşen kalkar;

Kara taştan su damla damla akar,

Birikir sonra bir gümüş göl olur,

Arayan, hakkı, en sonunda bulur...

5- Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma;

Ne varsa doğrudadır; doğruluk şaşar sanma!

6- Haktadır, haktır en büyük kuvvet.

7- Hak bellediğin yola yalnız da olsan gideceksin!

8- Haksızlık eden başları bir gün... elbet koparırlar!

9- İnsanlığı pâmâl eden alçaklığı yık, ez;

Billah yaşamak, yerde sürüklenmeye değmez.

10- Yaşamak dini, benim dinimdir.

Tevfik Fikret için yüzlerce makale, deneme, anektot, biyografi, kitap yazılmıştır. Ben bu yazıyı hazırlarken özel arşivimde şu kaynaklara başvurdum:

1) Fikret'in Değeri ve Önemi, Oktay Akbal, Cumhuriyet, 18.8.1994.

2) Düş, Ama Eğilme, Sakın, yazarı belirsiz, Aydınlık, 24.8.1997.

3) Tevfik Fikret Yine Gündemde, Behzat Ay, Cumhuriyet, 25.8.1998.

4) Mustafa Ekmekçi, Hakları Yenenler, Cumhuriyet, 25.12.1985.

5) Tevfik Fikret'te Felsefe ve Eğitim Sevgisi-1, Cumhuriyet, 6.3.2001.

6) Tevfik Fikret-Atatürk Özdeşliği, Aziz Naci Doğan, Cumhuriyet, 19.8.2004.

7) Mütefekkir Şair Fikret'in Fikir Hayatımıza Etkisi, Cumhuriyet, 20.8.2005.

8) Coşkun Ongun - Z. Nilüfer Koçer, Orhan Karaveli, Işıltılı Yürek Tevfik Fikret, Kitap-Cumhuriyet, 24.8.2005.

9) Mehmet Bayrak, Tevfik Fikret, 1986.

10) Tevfik Fikret, Yaşar Nabi,1967.

11) Rauf Mutluay, Bende Yaşayanlar, 1977.

12) Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret-devir, şahsiyet - eser,1971.

13) Hasan Ali Yücel, Hürriyet Gene Hürriyet, C.II, 1966.