Geçtiğimiz hafta Kırşehir’in duayen gazetecilerinden ve “Kırşehir Çiğdem” Gazetesinin kurucusu Şevket Güner ağabeyimizin Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı 7033 sayılı yasa ile Nevşehir’e ikinci üniversite kurulacağı yazısını ve haklı olarak bazı serzenişlerini okudum. Duayen gazeteci Şevket Güner ağabeyimizin isyan ettiği, serzenişte bulunduğu konuların hemen, hemen hepsini defalarca yazarak gündeme getirip isyan ettiğim, birileri Kırşehir’i, Kırşehir’in geleceğini düşünmüyor, büyük düşünmüyor, Rabbena hep bana, hep benim tarlama diyerek kendilerini düşünüyorlar dediğim olmuştur.

Geçtiğimiz hafta Kırşehir’in duayen gazetecilerinden ve “Kırşehir Çiğdem” Gazetesinin kurucusu Şevket Güner ağabeyimizin Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı 7033 sayılı yasa ile Nevşehir’e ikinci üniversite kurulacağı yazısını ve haklı olarak bazı serzenişlerini okudum.
Duayen gazeteci Şevket Güner ağabeyimizin isyan ettiği, serzenişte bulunduğu konuların hemen, hemen hepsini defalarca yazarak gündeme getirip isyan ettiğim, birileri Kırşehir’i, Kırşehir’in geleceğini düşünmüyor, büyük düşünmüyor, Rabbena hep bana, hep benim tarlama diyerek kendilerini düşünüyorlar dediğim olmuştur. İşte Şevket Güner de bu konuları bir daha gündeme getirmiş.
Kırşehir’de birileri şahsi menfaatlerini Kırşehir’in menfaatlerinin üzerinde tutuyor, bir alana bir tesis yapılmak istendiği zaman ortaya çıkan uyanık tayfaları hemen kulis çalışmalarına başlıyor, üç bin lira veya beş bin lira daha fazla para kazanmak uğruna Ankara’yı yol ediyor, imza kampanyası başlatıyor ve Kırşehir’in kaderiyle oynamak pahasına amacına ulaşıyorlar.
Akıllara durgunluk veren bu anlayış nedeniyle yüz otuz bin insanın yaşadığı Kırşehir’in gelişmesi engelleniyor, Kırşehir göç veriyor, işsizlik olabildiğince artıyor, esnafın durumu içler acısı duruma düşürülüyor. Bu nankörlüktür, Kırşehir’e ihanettir diyerek bu anlayış içerisinde hareket edilmesinin büyük talihsizlik olduğunu belirten yazılar yazdım. Ama biz yaza duralım birileri bizleri “sizlere bizlere ne oluyor, sizler memleketin kurtarıcısı mısınız, sizler kimsiniz, bu yazıları yazmak üzerinize vazife mi ?” gibi eleştirilerde bulundular, bıyık altından güldüler.
Oysa bizleri eleştirenler bıyık altından gülenler bilmiyorlar ki bizler onlar gibi menfaat ve çıkar sevdalısı değil, Kırşehir sevdalısıyız, Kırşehir için varız, Kırşehir gelişsin, göç alsın, organize sanayi bölgesinde fabrikalar çoğalsın, işsizlik yaşanmasın, esnafımızın işleri iyi gitsin, sağlanacak olan siyasi birliktelik ile Kırşehir’e hava alanı, demir yolları, hızlı tren gelsin istiyor ve kendi cebimize çalışmıyoruz Kırşehir’in sorunlarını gündeme getirmek suçsa biz bu suçu işliyoruz. Sonuç alamasak ta yolunda çaba harcamayı onurlu bir görev biliyoruz. Aramızda ki fark burada yatmakta olup o kişiler bu farkı anlayamamaktadırlar.
Yanı başımızda bulunan Kayseri, Konya, Kırıkkale, Aksaray gibi iller sağladıkları birliktelikle, kalkınmayı, gelişmeyi hedef almışlar, menfaatlerini değil şehirlerini düşünmüşler sonucunda gelişmişler, kalkınmışlar biz ise hala Kırşehir’den bir şey olmaz, Kırşehir Ankara, Kayseri arasına sıkıştığından gelişmez, fabrika kurulmaz, aklı olan buraya yatırım yapmaz gibi standart sözleri söyleyip duruyoruz. Adı geçen iller yatırımcıya gönüllerini, kapılarını, arsalarını açmışlar, il sınırında davul zurna karşılamışlar, fabrikaların temellerinin atıldığı gün bayram yapmışlar, Türkiye’ yi dört bucak dolaşarak yatırımcıların ayağına gitmişler, bedava arsa dahil her tülü kolaylığı göstermişler ve neticede gelişen, büyüyen şehirler arasına girmeyi başarmışlar.
Bizler de Kırşehir’de diğer illerin tam aksine gelen yatırımcıyı kaçırıyoruz, fabrikasını, düzenini kurmuş iş adamına sahip olmuyoruz, gerekli kolaylıkları gösteremiyoruz, iyi iş adamı olsaydı Kırşehir’de ne işi vardı gider sanayileşmiş şehirlere yatırım yapardı gibi akıl vari konuşuyor çok bilmişlik taslıyoruz. Yatırımcıyı kazanmak yerine kaybediyoruz.
Halbuki önümüzde üreten, satan, ihraç eden, kar eden, yaklaşık dört bin çalışanıyla Petlas lastik fabrikası var. Petlas çalışıyorsa kurulacak diğer fabrikalar neden çalışmasın. Kırşehir son otuz hatta otuz beş yıldır eğitimde Türkiye’nin en başarılı marka iliyse diğer alanlarda neden başarılı olamasın. İstendiği taktirde her şey olur, Yeter ki isteyelim. Ama Kırşehir’in kalkınmasını istemek bir tarafa bizler Kırşehir’de halen şehirli köylü, Türk Kürt, sağcı solcu gibi ayrım yaparak çağ dışı konularla uğraşıyoruz. İnsana insan olduğu için değer vermiyor, memlekete hizmet edenlere sahip çıkmıyoruz. Nereli olursa olsun, kim olursa olsun Kırşehir için taşı taş üstüne koyana şükran duyar, alnından öperiz. Bir an önce bu anlayışlardan kurtularak Kırşehir için neler yapmalıyız onun çaresine bakmalıyız.
Nevşehir genel nüfus olarak Kırşehir’den büyük, merkez nüfus olarak Kırşehir’den küçük olmasına rağmen ikinci üniversiteye kavuşuyor, turizm alanında günden güne büyüyor, ekonomisine canlılık kazandırıyor. Halbuki Nevşehir’in sahip olduğu değerler kadar Kırşehir’in de değerleri var hem de fazlasıyla ama Kırşehir’de birliktelik yok, samimiyet yok, içtenlik yok ve en önemlisi Kırşehir’in şehir olarak büyüdüğü, geliştiği takdirde Kırşehir’de yaşayan tüm insanların kazanacağı, rahat edeceği şehir olacağının bilincinde olan insan sayısı çok az.
Yıllardır yazdık, çizdik üniversite yanlış alana kurulmamalı dedik ve hiç olmayacak bir alana kuruldu. Yine kamu hizmet binaları geniş alanlara dağıtılmalı, şehir dışarılarına yapılmalıdır dedik tuttuk adliyeyi dar bir alana şehrin ortasına yaptık. Şimdide vilayet konağını şehir dışına yapacağımız yerde eski yerine dar alana yapmak için uğraşıyoruz. Eğer vatandaşın işlerinin çok olduğu kurumlar şehir dışlarına yapılmış olsa Kırşehir’in gelişmesine vesile olur, etrafına yapılacak iş yerleri ile esnaf kazanır, esnafın en büyük sıkıntısı olan kira bedeli düşer, dolmuşçu esnafı kazanır. Ama biz halen daracık bir merkezde havanda su dövüyoruz, elli, yüz lira fazla kira bedeli almak için imza topluyoruz malımız değerlensin diye siyasi kulisler yapıyoruz.
Bu nedenle Nevşehir’e kurulacak olan ikinci üniversite aklımızı başımıza getirmek, siyasi birliktelik ve bütünlük olmak üzere Kırşehir’in yararına olan her türlü birlikteliği sağlamamız, Kırşehir’i düşünmemiz, Kırşehir için çalışmaz, gelişmemiz, büyümemiz bakımından bizlere çok şeyler anlatmaktadır.
Şahıslar mı kazanmalı, Kırşehir mi kazanmalı? Bunu iyi idrak etmeliyiz. Aksi taktirde ilerimiz hiç iyi olmaz.