Durup dururken, Türk devletinin kuruluş senedi olan Lozan Anlaşması'yla ilgili bir dizi aslı astarı olmayan laflar söylenilmeye başlandı. Kırşehir sokaklarında insanların kafası karışık söylenilen bu sözler hayretle izlenilmekte ve sözde aydınlardan, tarihçilerden açıklamalar beklenilmektedir.

Durup dururken, Türk devletinin kuruluş senedi olan Lozan Anlaşması'yla ilgili bir dizi aslı astarı olmayan laflar söylenilmeye başlandı.
Kırşehir sokaklarında insanların kafası karışık söylenilen bu sözler hayretle izlenilmekte ve sözde aydınlardan, tarihçilerden açıklamalar beklenilmektedir.
Bence bu konuda asıl konuşması gereken üniversitelerin ilgili bölümleridir. Hatta üniversiteler ilim yuvası olması nedeniyle de;
Atatürk,
Cumhuriyet,
Lozan,
Kıbrıs konusunda,
Ermeni soykırımı iddiaları, konularında konuşması açıklamalar yapması ve toplumu aydınlatması gerekmektedir.
Ancak kuruyup yapraklarını dökmüş ağaçlardan ses geliyor da, konuşması gereken üniversitelerden maalesef ses gelmiyor. Hal böyle olunca da toplumu bilgilendirmesi gerekenlerin konuşmamasını anlamakta ta güçlük çekiliyor.
Bugün Lozan’ı gündeme getirenler kafaları karıştırarak, Lozan 2023 yılında bitecek diyebilmektedirler. Oysa bu millete bu sözler öyle sanıldığı gibi çok fazla da inandırıcı gelmiyor. Çünkü Lozan anlaşmasının kan ve gözyaşı dolu yılların ardından hangi şartlarda imzalandığını Türk milleti gayet iyi bilmektedir.
Onun içindir ki!
Bu anlaşma Türkiye Cumhuriyeti var oldukça devam edecektir.
Bu anlaşma Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını cihana kabul ettirdiği anlaşmadır.
Bu anlaşma Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının simgesidir.
Bu anlaşma birlik ve beraberliğimizin tapusudur.
Çok fazla söze gerek yok, tartışmalar yersiz, kimseye de fayda getirmez zira tarih bunu böyle yazar.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan barış anlaşması Türkiye Cumhuriyetinin tapusudur… tapusu.