“Oğul oğul!. .

“Oğul oğul!..
Oğluna siper ettin kendini;
Oğul, oğul için canından oldun.
Kuzular güdüp büyüttüğüm,
Tarlalarda uyuttuğum,
Yetimim!
Yetim geleceğin uğruna,
El harmanında çapalar yaptığım.
Yetim kuzum, yavrum!
Yetimler de ölür müymüş?
Sıra benim idi yiğidim.
O yol benim idi.
Sana hiç yakıştı mı ölüm?’’
Leyla Ananın, Kırşehir Lunapark’ta, 17 Temmuz Pazartesi günü, bile bile gelen ölümün ardından, oğlu Vahap’a yaktığı ağıda yürekler dayanmıyor.
Nasıl dayansın?
Bin bir güçlükle büyüttüğü yetim oğlu Vahap, göz göre göre, bir ihmal sonucu durduk yere, ölmüştü.
Altı yaşındaki oğlu Yunus’u lunaparka götürerek, oyun trenine bindiren baba, trenin arka vagonunun piminin çıkması sonucu, trende bulunan Yunus’u düşerken kendi bedenini siper eder, evladını kurtarır kurtarmasına, ancak bu kez, kendisi canından olur. Oğul Yunus ve trende bulunan iki kişi de yaralanır.
Geriye gözü yaşlı, iğnelerle ayakta durmaya çalışan, adeta şoka girmiş bir eş, evlatlarını tek başına büyüten bir anne ve iki de yetim oğul kalır.
Oysa Vahap, daha bu yıl hukuk fakültesinde başlayacak olan oğlu Yusuf’u nasıl okutacağının hayallerini kuruyordu.
Çok sevdiği küçük oğlu Yunus’un elinden tutup, birlikte daha ne oyunlar oynayacaklardı.
Vahap’ın hayata dair hayalleri durup dururken kendisiyle birlikte yitip gitti. Oğulları, babasız kaldı.
Evet, onların gerektiğinde seve seve canını verecek bir babaları yoktu artık. Onlar da, babaları Vahap gibi yetim büyüyecekler ne yazık ki.
Aynı Lunaparkta, birkaç hafta öncede can kaybı olmayan, benzer kazaların olduğu iddiaları dolaşıyor.
Bu olayda kimlerin ihmali var?
Lunaparklar çalıştırılırken denetim yapılması gerekmez mi?
Çocukların eğlenip hoşça vakit geçirmeleri için açılan eğlence merkezlerindeki oyuncakların bakımlı olmaları gerekmez mi?
Bakımlarının yapılmaması ihmal değil midir?
Bu eğlence merkezleri çalışma izinlerini hangi kurumlardan alırlar?
Yine denetimleri hangi kurumlarca yapılır?
Soruları şiddetle yanıtlarını bekliyor.
Çocukların parklardaki oyuncakların dışında alış-veriş merkezleri ve lunaparklardaki oyuncaklarla oynamayı çok sevdiklerini biliyorum.
Kırşehir’deki Lunapark faciasından sonra ailelerin çocuklarını bir daha böylesine ihmal yığını yerlere götürebileceklerini sanmıyorum.
Çocuklarımız ve bizler adeta tesadüfen yaşıyoruz. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.
Belki de, küçük bir ihmal yüzünden bir ocak söndü. Bir ailenin kaderi, kederle boğuşarak devam etmek zorunda kaldı. “Bu tip olaylarda neredeyse sokağa çıkmak tehlikelidir” diyecek kadar, korkmamız gerektiğini mi anlamalıyız?
Bu ve benzer olaylarda sorumluların hatalarını kabul edip düzeltmeleri ve de adalete hesap vermeleri gerekiyor.
Aksi halde kime neden güvenelim?
Sonra, Leyla Ana’nın yaktığı ağıt hepimizi tutuşturur.