Günümüzdeki parti liderlerine bakınca, nasıl hatırlamazsın İsmet İnönü’yü, Osman Bölükbaşı’yı, Süleyman Demirel’i, Bülent Ecevit’i ve diğerlerini… Şimdi ana muhalefet partisi lideri olarak Kemal Kılıçdaroğlu mu iktidar olacak? Ya MHP? Adım adım barajın altına gidiyor bir kuru inat uğruna… Daha hâlâ parti içi demokrasiyi kabullenmemiş ve özümseyememişler. Türkeş’ten sonra partinin başına getirilen Devlet Bahçeli mi iktidar partisi olacak? İki partinin liderleri değişmedikten sonra ikisinin geleceği, geldiği yer burası… İki parti de, liderleri de kamuoyuna güven telkin edemiyor.

Günümüzdeki parti liderlerine bakınca, nasıl hatırlamazsın İsmet İnönü’yü, Osman Bölükbaşı’yı, Süleyman Demirel’i, Bülent Ecevit’i ve diğerlerini…
Şimdi ana muhalefet partisi lideri olarak Kemal Kılıçdaroğlu mu iktidar olacak?
Ya MHP?
Adım adım barajın altına gidiyor bir kuru inat uğruna…
Daha hâlâ parti içi demokrasiyi kabullenmemiş ve özümseyememişler.
Türkeş’ten sonra partinin başına getirilen Devlet Bahçeli mi iktidar partisi olacak?
İki partinin liderleri değişmedikten sonra ikisinin geleceği, geldiği yer burası…
İki parti de, liderleri de kamuoyuna güven telkin edemiyor.
Lider dediğin İnönü gibi olur.
Lider dediğin gibi Demirel gibi olur.
Lider dediğin Bölükbaşı gibi olur.
Lider dediğin Ecevit gibi olur.
İstifa etmesini de bilirlerdi. İstifa etmek demokrasilerde bir erdemliliktir.
Şimdi lider dedik de, aklımıza Kırşehirli hemşehrimiz Osman Bölükbaşı geldi.
Lider dediğin Bölükbaşı gibi olur. Meydanları inletir, Meclis’i dar ederdi, kaçacak delik ararlardı, o günkü iktidar partisi ve onun lideri.
Öyleyse yazımızı Osman Bölükbaşı ile sürdürelim.
Türkiye’de siyaset hayatı 1946 yılında çok partili döneme geçtikten sonra toplumumuz renkli simalara tanık oldu.
Bir asra yakın Türk siyaset sahnesinde pek çok kahraman barındırdı, ama hiçbirisi bir dürüstlük abidesi, namuslu ve şerefli siyaset mücadelesi vermiş ve kendi hür iradesiyle politikaya veda etmiş Kırşehirli Osman Bölükbaşı gibi olamamıştır.
Kırşehir’in yetiştirdiği efsane politikacı Osman Bölükbaşı, yarım asır yaptığı politikadaki hızına kimse ulaşamamıştır. Onun bu büyük erişilmez hızını kimse yakalayamamış, Düzce meydanında 8 saat aralıksız konuşma rekoru kırmış, iktidar olan Demokrat Parti’yi sokağa çıkarmaz etmiş.
Şimdi var mı böyle bir muhalefet lideri?
Bugün genç kuşağın ismen ve cismen pek tanımadığı bu ünlü politikacı, benim değerli hemşehrim Osman Bölükbaşı, arkasında şan, şöhret dolu bir isimle derin silinmez izler bıraktı.
“Şöhret, onun hak edene verilmeli” derler. Kırşehir’in ve Türk siyasetinin yetiştirdiği büyük Türk milliyetçisi, büyük dava adamı, Anadolu’nun yeleli aslanı Osman Bölükbaşı bu şöhreti fazlasıyla hak etmiştir.
50 yaşın üzerindeki insanlarımız Osman Bölükbaşı’nın adını duyunca önce tebessüm ederler, bu tebessüm Osman Bölükbaşı’nın siyasi renkli kişiliğinden ve dürüstlüğünden kaynaklanır. Bölükbaşı kendine özgü bir politikacıydı. Buna eskiler “nev-i şahsına münhasır” derler.
Evet, Kırşehirli dürüst adam Osman Bölükbaşı böyle bir adamdı.
Adam gibi adamdı.
Osman Bölükbaşı, vefatından önce Kırşehir’e gelmiş ve burada 15 gün kalmıştı. On beş gün her akşam birlikte olduk. Ona neler sordum, ondan neler öğrendim…
Yani bir anlamda Osman Bölükbaşı, ölümünden önce geldiği Kırşehir’de Kırşehirlilerle, dostlarıyla Kırşehir toprağıyla, doğduğu Hasanlar köyüyle helalleşmişti.
Bölükbaşı, siyasi hayatımızda, “Millet Partisi” adıyla özdeşleşmişti. Çünkü Bölükbaşı, bu partinin kurucusu ve genel başkanlığını yapmıştı.
Aslında Bölükbaşı, siyaset hayatına Demokrat Parti ile atılmış, daha sonra o kadroyla yollarını ayırmıştı. Nedenlerini çok iyi biliyorum. Ama ilerideki bir yazımda belirteceğim. Ama bir şey söyleyeyim Celâl Bayar başta olmak üzere Demokrat Parti’nin tüm kadroları CHP’den ayrılıp Demokrat Parti’yi kurmuşlardı. Bu durumu bilen ve kabullenmeyen Osman Bölükbaşı “muvaza partisi” diyerek kendi partisini kurmuştu.
Bölükbaşı, 50 yıllık siyaset hayatında meydan mitinglerinin “En çok izleyici toplayan” politikacısı olmuştu.
TBMM kürsüsünde de yüksek hitabet kabiliyetiyle büyüklüğünü kimseye kaptırmamıştı. Hatipti, akıcı konuşur, herkesi kendisine bağlardı.
Bölükbaşı, karakter itibariyle de müzmin bir muhalefet lideriydi. Yaşantısı araştırıldığında görülecektir ki siyasi hayatı boyunca hiç dalkavukluk yapmamış, yapanlarla da ilişkisi olmamıştır. Çalanların, yalancıların inadına üzerine gitmiş, onların kirli çamaşırlarını sokağa dökmüştür.
Ah Bölükbaşı ah…
Bugünkü Meclis’te sen olmalıydın!
Ama en büyük özelliği vatan demiş, bayrak demiş, demokrasi demiş, Türklüğün, Türk milliyetçiliğinin yılmaz savunucusu olmuş, Atatürk için “O Allah’ın bir lütfu” demiş.
Politika yaptığı yıllarda CHP Genel Başkanı İsmet Paşa ile de yıldızı pek uyuşmasa da mazisi eskilere dayanan ebedi bir dostluğu olduğunu söylerdi.
Bölükbaşı, 1940’lı yıllarda CHP ile 1950’li yıllarda Demokrat Parti ile amansız bir mücadeleye girmişti. 1960’lı yıllarda ise kendine ve partisine ihanet eden partisinden aday gösterip milletvekili seçtirdikleri ile uğraşmıştı. Hatta bazılarına yeminler ettirmişti. Çiçekdağı’nda, Kırşehir meydanında “Başka partiye geçersem avradım boş olsun!” diyenler daha sonra istifa edip dün eleştirdikleri, hatta küfür ettikleri partiye geçmişlerdi.
Ardı arkası kesilmeyen istifalar Osman Bölükbaşı’yı ruhen çökertmişti.
Kendisini siyasete soktuğu parlamentoya taşıdığı bazı milletvekillerinin ayrılması üzerine isyan noktasına gelmişti, ama daha sonra bu istifalara çok anlamlı bir cümle içine hapsederek “Benim bağrım Karacaahmet Mezarlığı’na döndü” diyerek ifade ettiğini görüyoruz.
Bölükbaşı, 1946 yılında başlattığı siyaset yolculuğunu 1973 seçimleri sırasında noktaladı, çünkü artık tahammülü kalmamıştı.
“Köhne vücudumun, haysiyetime yük olduğunu gördüğüm anda bombayı kendi göbeğimde, kendi elimle patlarım” demişti.
Şimdi var mı böyle lider, böyle bir dürüst politikacı?
Koltuğa yapışmışlar, o koltukları bırakamıyorlar!
İşte Bahçeli…
İşte Kılıçdaroğlu…
Lekeli Deniz Baykal hâlâ koltuk peşinde. Bugün yaşadığımız ve başımıza gelenlerin başında Baykal gelmiyor mu?
Bölükbaşı’nın bazı anlamlı sözlerini de sizlerle paylaşmak istiyorum:
Demokrat Parti Konya Milletvekili Murat Ali Ülgen, Bölükbaşı’ya lâf atmış Meclis kürsüsünde konuşurken, “Erkeksen gel.”
Bölükbaşı’nın cevabı hazır: “Erkekliğimin zekatını versem sen de erkek olursun.”
Bölükbaşı, “Katıra sormuşlar baban kim diye? Dayımdır demiş.”
Bölükbaşı, “Köpek her eve gider, yeter ki kemik atılsın” demiş.
Yine Bölükbaşı’nın anlamlı bir sözü:
“Zengini hayırsız evlat, politikacıyı kuru inat, memuru da süslü avrat batırır.”
Sözünde durmayan milletvekilleri için de şöyle demiş:
“Onların bakiresi genelevinden emekli.”
Ey Bölükbaşı, dürüst yaşadın, namusunla, şerefinle tertemiz bu dünyadan göçtün gittin. Hiç kimse sana çaldın, çırptın, köşe oldun, yolsuzluk ve haksızlık yaptın diyemedi. Yakınlarını zengin etti diyebilirler mi?
İşte Türkiye; Kırşehir’in bağrından çıkan senin gibi dürüst, senin gibi ilkeli, senin gibi dik, sözünün eri siyasetçi arıyor, parti liderleri arıyor.
Neredesin ey Bölükbaşı?