Sevgili Kırşehirliler, değerli okurlarım,

28 Mart tarihi bizim için çok özel bir günü ifade eder…

Bugün elinizde tuttuğunuz “Kırşehir Çiğdem” Gazetesini 28 Mart 1977 tarihinde yayın hayatına başlatmıştım.

Kırşehir’in sesi olan, Kırşehir ve Kırşehirlilere asla söz söyletmeyen, seviyeli, nitelikli, kaliteli, Atatürk ilke ve inkılaplarının sonsuz savunucusu, çok sesliliğe önem veren, her görüşün kendine yer bulduğu “Kırşehir Çiğdem”, Kırşehir basın tarihine adını dürüstlüğüyle, kalitesiyle, Kırşehir’e sahip çıkmasıyla, duyarlılığıyla, kalemini satmayan yazarlarıyla adını altın harflerle yazdırarak 46 yılı geride bıraktı...

Yarım asra yakın bir zaman neredeyse…

Bugün Kırşehir’de gazeteciyim diyen, yazan çizen niceleri “Kırşehir Çiğdem”in mutfağında yetişti. Nice çalışanımız “Kırşehir Çiğdem”de ekmek yedi ve bu gazeteden emekli oldu.

“Büyük Kırşehir’in, Büyük Gazetesi” olmakla onur duyduğumuz “Kırşehir Çiğdem” yıllardır Kırşehir’de lider gazete olmakla övündü, hala da lider olma özelliğini koruyor.

Gazeteciliğe adım attığımız ilk günden beri tek işimiz ve mesleğimiz gazetecilik oldu. Başkaca işlerle uğraşıp gazeteciliği hafife de almadık. Tek gayemiz seviyeli ve kaliteli bir Kırşehir gazetesi yayınlamak, Kırşehir’e hakkıyla hizmet etmekti.

Ulusal medyadaki tekelleşme, medya adına yaşanan kirli oyunlar ne acı ki Kurtuluş Savaşı’nda Ata’sının izinde olmuş, “Anadolu Basını” dediğimiz yerel basına kadar ulaştı maalesef.

Bu şerefli mesleğe yıllarını vermiş, ekmeğini yalnızca gazetecilikten kazanan gerçek gazetecilerin işlevini ne yazık ki ulusal medyada olduğu gibi Kırşehir’de de gazetecilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan, adıyla bir haber ve yorum dahi yazamayan, Kırşehir’in sorunlarından bihaber olanlar yerine getirmeye başladı. Bunlardan utanç duyuyoruz!

“Kırşehir Çiğdem”i yayınlamaya başlarken benim onurlu babam Mustafa Onbaşı demişti ki “Oğlum! Önce Kırşehir’i seveceksiniz. Kırşehir’e sahip çıkacaksınız. Memleketinize asla söz söyletmeyeceksiniz. Tarafsız olacaksınız. Tüm siyasetçilere eşit yaklaşacaksınız. İşinizde titiz olacaksınız. Mesleğinizi hiçbir zaman küçültmeyeceksiniz. Namuslu ve şereflice çalışacaksınız. İşte o zaman başaracaksınız…”

Evet, babamızın bu sözleri dün olduğu gibi bugün de bizim değişmez ilkemizdir.

Bugün mesleğinde emekli olmuş, yıllarını bu mesleğe vermiş, bizleri yetiştirip Kırşehir basınına kazandıran, ustamız, ağabeyimiz Dursun Yastıman’ı da bu vesileyle saygı, sevgi ve şükranla anıyor, kendisine sağlık ve mutluluklar diliyorum. Zira Kırşehir basını üstad Cevat Hakkı Tarım’dan sonra yetiştirdiği ve kıymetini bilemediği Dursun Yastıman Kırşehir için, Kırşehirliler için ömrünü verdi.

Tıpkı bu üstadlarımız gibi kalemini satmayan, dürüst gazetecilik yapan, tek işi bu olan bir gazeteci olmaya çalıştık. Kırşehir’de şimdi ne iş yaptığı belirsiz medyacı müsveddelerine bakınca doğrusu mesleğim adına utanç duyuyorum.

Sizin de bunların kim olduğunu hemen anlayacağınız bu düzenbazlarla, üç kuruşluk menfaat için gerçekleri gördükleri halde yazıp çizemeyenlerle Kırşehir nereye gider; nasıl kalkınıp gelişir ki!

Kırşehir halkı bütün bunları çok iyi biliyor, bizleri takdir ederken, onları adam yerine bile koymuyor ne yazık ki!

Bugün Kırşehir’de herkes ilân ve reklâmını “Kırşehir Çiğdem”e veriyorsa, herkes “Kırşehir Çiğdem”i okuyorsa, dürüst gazetecilik yaptığımız içindir.

Kurulduğu günden bu yana onlarca basın ödülü alan gazetemiz “Kırşehir Çiğdem” geçen yıl “Yılın En İyi Gazetesi” ödülüne layık görüldü. Şahsıma “Duayen Gazeteci” onur ödülünün yanı sıra İstanbul’daki Ahi Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı tarafından, çok sayıda Kırşehirli hemşehrimizin de iştirak ederek beni onurlandırdıkları şed kuşatma töreninde “Ahi” unvanı da layık görüldü. Bu onur bizlere yeter.

Bugün internet çağında her şeyin ayağa düştüğü, sözde çağı yakalayıp gazetecilik yaptıklarını sananlar deyim yerindeyse hakkını vermeden, yorulmadan, heyecansız bir şekilde, kopyala-yapıştır mantığı ile, asıl başka iş ve mesleklerle uğraşırken utanmadan medya mensubu pozuyla hem kendilerine ihanet, hem de gazetecilik mesleğini ayağa düşürdüklerini bile bile “gazeteciyim” diyebilmektedirler.

Ben bu mesleğe 11 yaşında başladım. Deyim yerindeyse ömrümü gazeteciliğe adadım. Bugün aradan geçen 46 yıla bakınca, Kırşehir’de sürekli sarı basın kartına sahip olmama rağmen, hala “gazeteciyim” diyemezken, dün eline bir fotoğraf makinesi ya da kamera alan, iki satır haber yazmaktan aciz kişilerin ortalıkta “gazeteciyim!” diyerek cirit atmalarını da mesleğim adına utanarak izlemekten başka elimden bir şey gelmiyor ne yazık ki…

Bastır parayı, istediğini yazdır, işinin gelmediğine hakaret et, tehdit ve şantaj savur!

İstediklerini yapmaz ve geri çevirirsen vay haline vay!

Böyle bir gazetecilik anlayışını kim, nasıl kabul edebilir ki?

Ülkemizin ve Kırşehirimizin çıkarı yerine kendi kişisel çıkarını önde tutan kişilere gazeteci denir mi?

Denmez ama, Kırşehir’de ne yazık ki deniyor!

Hatta benim bu kutsal mesleğimi onursuzlaştıranlar, ne yazık ki Kırşehir’de el üstünde tutulmaya devam ediyorlar. Bunları çok iyi tanımalarına rağmen hala onlara destek verenlere de diyecek bir şey bulamıyorum elbette!

Yarım asra yaklaşan gazetecilik hayatımızda önümüze çıkan ya da çıkarılan her türlü engellere göğüs gererek bugünlere geldik. Gazetemize el uzatan da, dil uzatan da oldu.

Kimileri başkaca iş ve meslekle uğraşırken aslında pek de beceremedikleri ve anlamadıkları gazeteciliği adeta köşe dönme ve tehdit aracı olarak kullanırken, "Kırşehir Çiğdem" inadına “Kırşehir” dedi, “Kırşehirliler” dedi, Kırşehir'in küçülmesinden, nüfusunun düşmesinden, sorunlarının çözülmemesinden, siyasetçilerin vaadlerini yerine getirmemesinden, milletvekili sayısının 2'ye düşmesinden duyduğu rahatsızlıkları dile getirdi.

Başkaları siyasilerin ve il yöneticilerinin sırtını sıvazladı, yağ çekti, abidikgubidik yaptı, ihale aldı, rant kaptı, kalemlerini sattı, köşe döndü. "Kırşehir Çiğdem" ise gerçekleri yazdı, gerektiğinde hiç çekinmeden eleştirdi, yerden yere vurdu, maddi anlamda sarsıldı ise de yıkılmadı, ayakta kaldı.

Büyüklerimiz, duayenlerimiz onları gördükçe "biz gazeteci değiliz!" diyorlar. Ama onlar hala boş buldukları meydanda utanmadan, yüzleri kızarmadan “gazeteciyiz” diye ayak altında dolaşmaya devam ediyorlar...

Evet sevgili okurlarım, ömrümü verdiğim “Kırşehir Çiğdem” Gazetesi 47 yaşına girdi.

Yayınlandığı günden bu yana bizi takip eden, bizi destekleyen, bütün kadirbilir Kırşehirlilere, il yöneticilerimize, sivil toplum kuruluşları temsilcilerine, mesleğini eğilip bükülmeden dürüstçe yapan, kalemini satmayan, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak yürüten meslektaşlarımıza selâm olsun…

Nice yıllara “Kırşehir Çiğdem”…